Bütün Türkiye bu konuyu konuşuyor. 

Ekrem İmamoğlu'nun ' vali ' takıntısı nedir?

Önce Ordu'ya geldi. Ordu Valisi'ne hakaret etti. Sonra da çok açık bir şekilde görüntüleri olmasına rağmen, hatta kendilerini destekleyen medya kuruluşlarının da açık itiraflarına, montajsız görüntüleri yayınlamalarına rağmen bütün ülkenin gözünün içine baka baka yalan söyledi: 'Hakaret etmedim' dedi. 

Şimdi de İstanbul Valisi'ne taktı!

TRT Haber'e çıktı, 'Bütün bilboardlara israf yapmadığınıza dair afişleri siz mi astırdınız? Birkaç milyon tutar o' diye İstanbul Valisi'ne çıkıştı...

Birkaç gün önce 'kiraladığınız özel uçağın parası kimin cebinden çıktı?' diye gazeteciler sordu, kendisi kıyameti kopardı.

Sonra dönüldü dolaşıldı, aynı konuya gelindi. TRT Haber'de de program sunucusu, Gazeteci Fatih Er sordu: 'Ordu VIP, hakaret ettiniz mi etmediniz mi?' 

Dedi...

İmamoğlu, göz göre yine yalan söyledi: 'Etmedim. Ne söylediğimi de söyledim' dedi. Soruyu soran sunucuya da Karadeniz gezisini örnek göstererek 'Beni niye çıkarmadınız? Talimat mı öyleydi?' diyerek de tepki gösterdi. 

İnanın gerçek CHP'li olduğundan dahi şüphe ettiğim İBB Başkan Adayı Ekrem İmamoğlu'nun 'vali' takıntısını anlayabilmek mümkün değil!

Vali demek, 'bir ilde devleti temsil eden en yetkili yönetim görevlisi' demektir. Tanımı bu iken, nasıl oluyor da devletin en yetkili yönetim görevlisine bu şekilde sözler sarfedebiliyor?

Bizim mesleğimizi yapanlar, yani gazeteciler soruyu sordukları şahısların yüzüne, gözlerinin içine bakarak, mimiklerinden dahi esas ruh halinin ne olduğunu çok rahat anlayabilirler. İmamoğlu'nun yüzünde gerçekten bir kin, bir öfke, bir hırs, bir kibir, bir megolamanlık olduğu görülür. Böyle bir samimiyetsizlik, böyle bir sahte gülücükler, sahte ifadeler vs vs.

Bir dip not...

Ben bunu daha önce de Muharrem İnce'de görmüştüm...

***

VALİ TARAFSIZ MI OLMALI?

Bir de en çok bu konu konuşuluyor. 

Bir vali tarafsız mı olmalı?

Belki bununla ilgili kanunlar, yönetmelikler vs'ler olabalir. O konuda pek bir bilgi sahibi değilim. Ancak bir devleti yönetmeye talip olan parti, eğer tek başına iktidarsa bana göre bir vali asla tarafsız olamaz. Çünkü devleti yöneten iktadar valinin atamasını yapmıştır. Yani vali, devleti yöneten hükümetin bir nevi temsilci, çalışma-mesai arkadaşıdır. Türkiye genelinde de sadece 81 tanedir. 

Hal böyleyken bana göre bir vali, bulunduğu vilayette ancak ve ancak 'adil' olur veya olmaya çalışır. Çünkü adil olmak, tarafsız olmak, herkese eşit davranmak değil, herkese hak ettiğini vermektir.

Diyelim ki; tek başına bir iktidar değil de, koalisyon hükümeti devleti yönetiyor. İşte o zaman validen tarafsız olması beklenebilir. Çünkü koalisyon hükümeti tarafından ataması yapılmıştır. Bir değil, birden fazla görüşün devlet yönetimi temsilcidir. Bu halde hem tarafsız, hem de adil olması veya olmaya çalışması beklenmelidir.

***

GAZETECİ TARAFSIZ MI OLMALI?

Tıpkı vali örneğinde de olduğu gibi. Dünya'da veya Türkiye'de hiçbir, ama hiçbir gazeteci tarafsız değildir. Bazen 'adil olma' hakkını kullanabilir, ama asla tarafsız değildir. Çünkü gazetesinin patronu muhakkak bir taraftır. Dolayısıyla patronaj katı neye izin verirse ancak o yazılır, ancak o yayınlanır. Gazetecinin tarafsızlığı da bana göre safsatadan ibarettir...

Çünkü hiç kimsenin tarafından değilse, en azından kendi tarafındadır.    

***

ORDU VE İSTANBUL BENZEŞMESİ

Her zaman söylerim...

Ordu, küçük İstanbul diye. Bakın Türkiye'nin siyasi, ekonomik, güncel veya sportif hayatına. İstanbul'da ne olduysa, ne oluyorsa bu başlıklarda Ordu'da da her zaman benzer olaylar yaşanır. 

Çünkü nasıl ki, 15 milyonluk İstanbul'da tabiri yerindeyse yetmiş yedi buçuk millet yaşıyorsa, inanın 780 binlik Ordu'da da benzer gelişmeler, hadiseler, olaylar yaşanıyor :)

Kalın sağlıcakla...