Hiç; ama hiç böyle tahmin etmezdim. Kimin aklından geçerdi ki? Sen ailenle kalk git tatile. O tatil, son tatil olsun!

Hakikaten kim derdi ki; gün gelecek. Nedim Bey eşi ve çocuklarıyla birlikte, Bolu'daki o ünlü kayak merkezi Kartalkaya'ya tatile gidecek.

Ve bu tatil hem Nedim Bey'in, hem eşinin, hem de gencecik, hayatının baharında iki çocuğunun bu hayattaki son tatilleri olacak. 

O tatilde neler yaşadılar? Ne yediler? Ne içtiler? Nasıl eğlendiler? Neler yaptılar? Biz bunları bilemiyoruz tabi, ama ailece gittiklerine göre eminim güle oynaya, bol eğlence, bol kahkaha ve bolca da adrenalin dolu zaman geçirmişlerdir. 

Ta ki; o kara geceye, o büyük faciaya kadar.

Peşinen kendisine, eşine ve çocuklarına Allah'tan rahmet ve sonsuz mağfiret, yakından tanıdığım kederli aile bireylerine, sevenlerine, dost ve yakınlarına en içten duygularımla sabır ve başsağlığı diliyorum. 

Dr.Nedim Türkmen ismini, Sözcü Gazetesi geçmişinden de, Sözcü Tv geçmişinden de, hatta Orduspor Kulübü geçmişinden dahi çok çok önceden tanıyan birisiyim. Yaklaşık, 20-22 yıl kadar öncesinden bahsediyorum. 

Açık söylemek gerekirse, bir zamanların Doğan Medya Grubu'ndaki Hürriyet Gazetesi ve Doğan Haber Ajansı dönemlerimde kendisiyle zaman zaman pek anlaşamadığımız, yıldızımızın da bir türlü barışamadığı anlarımız olmuştur. Ancak ben kendisini hem kişiliği, hem beyefendiliği, hem kendine has uslübu ve o naim ses tonuyla, hem mesleki kariyeriyle, hem de Ordulu kimliğiyle gerçekten yürekten seven biriydim. Düşünün Sözcü Gazetesi'nde köşe yazarlığına başladığında, Sözcü Tv, CNN Türk, Habertürk gibi haber kanallarında ekrana çıktığında dahi kendi kendime hiç benimle ilgisi alakası olmasa bile gurur duyardım. 

Ordulu bir isimdi nihayetinde ve ben bilirdim ki, ister İstanbul veya Ankara'da, ister Türkiye'nin bir başka vilayetinde, ister Dünya'nın herhangi bir ülkesinde tesadüfen de karşılaşsak, yine o kendine has mizacı ve ses tonlamasıyla "Erol Bey naber, nasılsın" der ve elini tokalaşmak için uzatırdı. Benim kendisine ilişkin samimi temennilerim bu yönde.

Gelelim o kara geceye, o büyük faciaya...

Bolu'daki o kara gecenin, o katliamın, o 76 kişinin ölümünün sorumlusu kim?

Mülkiye Müfettişleri sahada. Bolu Cumhuriyet Başsavcısı, Adalet Bakanlığı'nın görevlendirdiği 6 Cumhuriyet savcısı daha sahada. Yangının çıkış sebebiyle ilgili alanında uzman 5 kişilik bilirkişi heyeti sahada. Kabine üyeleri, bakanlar sahada.

Sorumlu kim? 
İhmal var mı? 
Kusur var mı? 
Eksik var mı? 
İlk sebep olan kim?
Görev ihmalinde bulunan var mı?
Otelin güvenliğinde eksik gedik var mı?
Bunlardan sorumlu olanlar yargılanacak mı? 
Ceza alacaklar mı?   
Bekleyip göreceğiz.

Sonuç, yangın çıktı, önlenemedi. 

Söndürülemedi, yayılması engellenemedi. 21 Ocak günü saat 21:53 itibarı ile 12 katlı otelde 238 kayıtlı misafir vardı. 76'sı öldü. 41'i yaralandı. Eğer can kaybı sayısı artmazsa 238 kişiden 121'i de kabusu, dehşeti yaşadı, ölümden kıl payı kurtuldu. 76 kişiden 52'sinin kimliği tespit edildi. 45 naaş ailelerin teslim edildi. 24 kişi feci şekilde yanarak can verdiği için kimlikleri dahi tespit edilemedi. İş, Adli Tıp Kurumu ve DNA sonuçlarına kaldı.

Sonuç, işte sonuç bu.

Bu saate kadar 76 can gitmiş. 41 kişi yaralanmış, 121 kişi kabus yaşamış, kıl payı ölümden dönmüş. Olan olmuş, biten bitmiş. Demek ki, bir eksik, bir kusur, bir ihmaller zinciri vardı ki, bu kadar insanın yanı sıra bunun 10 katı insanın daha canından can gitti.

En başta alınması gereken tedbirler alınmamış. Böylesi büyük bir facianın var olabileceği ihtimali akıllardan bile geçirilmemiş. Anlaşılan o ki, otel sahiplerinin eli de cebine gitmemiş.

İşte sonuç bu.

Dr.Nedim Türkmen, eşi Ayşe Neva Türkmen, çocukları Ala Dora Türkmen ve Yüce Ata Türkmen'le birlikte 72 can daha gitmiş. 

En başta belirtmiştim.

Nedim Abi. Nedim Bey. Evet, tekrar ediyorum. Zaman zaman pek anlaşamadığımız, yıldızımızın da bir türlü barışamadığı dönemlerimiz oldu. Ancak iş icabıydı. İnsanlık başka. Samimiyet başka. Gönülden, kalpten geçen işte burada, bu satırlarda.  

Televizyonlara, gazetelere çıktığında kendi kendime, sessizce, içten içe gurur duyduğum Nedim Abi. 

Nedim Bey...

Eşin ve iki çocuğunda Allah'a emanet ol. Cenaze törenin İstanbul'da olduğundan ve süre kısıtlılığı nedeniyle katılamacağım. Belki bilmeyenler olabilir, ama hakkım geçmiştir. Küçük de olsa, az da olsa, minicik de olsa hakkım vardır. Hiç birşey yapmadıysam, elimden aldığın bardakla en az 4-5 kez su, çay, kahve içmişliğin vardır. Her ne kadar hak varsa bu dünyada, hep helal, hepsi hoş olsun.

Çok üzüldüm. Üzüldük. Böyle olmamalıydı, böyle nihayetlenmemeliydi. Ancak, Takdir-i ilahi diyelim.

Tekrar hayatını kaybeden Türkmen Ailesi bireylerine Allah'tan rahmet, geride bıraktığı kederli aile bireyleri, dost ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.  

Mekanın... Mekanınız... 76 canın hepsinin mekanı cennet olsun...