Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Türkiye'nin Avrupa Birliği sürecinin, hiçbir ülkenin veya liderin şahsi yaklaşımlarına bağlanamayacak kadar değerli ve stratejik olduğunu belirterek, ''Bazı ülkeler ve dar vizyonlu siyasetçiler karşı çıkıyor diye biz, milletimizin daha modern, daha demokratik, daha özgür koşullarda yaşama hakkını elinden alamayız'' dedi.

Bakan Bağış, ''Hayatboyu Öğrenme ve Gençlik Programları''nın Conrad Oteli'nde düzenlenen tanıtım toplantısında yaptığı konuşmada, resmi adı Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları Merkezi Başkanlığı olan ama kamuoyunda ''Ulusal Ajans'' diye bilinen kurumun, bakanlıkların yeniden yapılandırılması kapsamında kurulan Avrupa Birliği Bakanlığı'nın ilgili kuruluşu haline geldiğini belirtti.

Avrupa Birliği Bakanlığı'nın hükümetin reform mutfağı olduğunu, bu anlayışla hareket ettiklerini ve tıkanan müzakere sürecine aldırmadan kendi takvimlerine uygun olarak reform çalışmalarına devam ettiklerini ifade eden Bağış, Ulusal Ajans'ın da bu reform çalışmalarını ve genel olarak Avrupa Birliği sürecinin millete yansıdığı noktada bulunduğunu vurguladı.

Bugün Anadolu'nun dört bir yanında Ulusal Ajans aracılığıyla hayata geçirilen projelerle bir yandan Türkiye'nin Avrupa Birliği standartlarını yakalama sürecinin hızlandığını anlatan Bağış, diğer taraftan toplumun her kesimine Avrupa ülkelerinin yolunun açıldığını ifade etti.

Ulusal Ajans tarafından yürütülen Hayatboyu Öğrenme ve Gençlik adlı iki ana çatı program yürütüldüğünü belirten Bağış, Hayatboyu Öğrenme'nin altında da eğitim kurumlarının yakından tanıdığı Erasmus, Comenius, Leonardo da Vinci ve Grundtvig programlarının yer aldığını söyledi.

Gençlik programının ise çeşitli alt eylemlerden meydana geldiğini anlatan Bağış, bu programlar çerçevesinde çoğu eğitim çağındaki gençler olan vatandaşların, bir haftadan bir yıla kadar değişen sürelerle Avrupa ülkelerine gittiğini, oralarda eğitim ve gençlik faaliyetleri gerçekleştirdiğini, bilgi ve becerilerini arttırmış olarak Türkiye'ye döndüğünü ifade etti.

Bağış, işsiz gençlerin, Avrupa'da bir yıla kadar süreyle eğitim, staj, gönüllü hizmeti gibi faaliyetler yaptıktan sonra daha kolay istihdam edilebildiğini belirterek, Ulusal Ajans'ın varlığının da bu değişim sürecinin sürükleyicisi olarak Türkiye'nin 780 bin kilometrekaresinde Avrupa Birliği'nin sunduğu fırsatların hayata geçirilmesi noktasında çok değerli bir işlev gördüğünü kaydetti.

''Bütçe yüzde 40 oranında arttırıldı''

Ulusal Ajans'ın, Avrupa Birliği sürecine kattığı gücü daha da arttırmak için bakanlığın ilk ve en öncelikli gündem maddelerinden birinin, Ulusal Ajans programları için Türkiye'ye ayrılan bütçenin arttırılması olduğunu anlatan Bağış, şu bilgileri verdi:

''Avrupa Komisyonu ile yürüttüğümüz çetin ve kararlı müzakereler sonucunda programların 2012-2013 yıllarına ait bütçelerini yüzde 40 oranında arttırmış bulunuyoruz. Bunun sonucu olarak, şu an yılda yaklaşık 43 bin olan yararlanıcı sayısının da bu yıl 50 bini aşacağını ve 55 bin rakamına ulaşabileceğini öngörüyoruz.

Bu programların bütçesinin tamamen Avrupa Birliği fonlarından geldiği gibi bir yanlış algılama da olmasın. Ulusal Ajans bütçesinin yarısına yakını (yüzde 40'ı) ulusal bütçeden sağlanıyor. Her yıl on binlerce vatandaşımızın Avrupa'ya gitmesine vesile olan, çiftçisinden berberine, işçisinden öğrencisine kadar bütün vatandaşlara Avrupa ve Avrupa standartlarının kapısını aralayan Ulusal Ajans'ımız, gerçekten gelecekte de milletimiz tarafından hayırla anılacak hizmetlere vesile oluyor.''

''Programlardan 250 bin kişi faydalandı''

Bakan Bağış, kurulduğu günden bu yana Ulusal Ajans'ın programlarından 250 bin kişinin faydalanmış olmasının esasen Türkiye'nin Avrupa Birliği üyeliğini sorgulayanlara verilebilecek en anlamlı cevaplardan biri olduğunu ifade eden Bağış, 2004 yılından bu yana 10 binden fazla projeye hibe desteği veren Ulusal Ajans'ın Türkiye'de proje kültürünün gelişmesine de önemli bir katkı sunduğunu söyledi.

2011 yılı itibariyle kurumun dağıttığı hibe miktarının, 77,5 milyon avro olduğunu belirten Bağış, programlara gösterilen talebin yüksekliği sebebiyle bu miktara ek olarak 2011 yılında yararlanıcılara ulusal kaynaklardan 6 milyon avroluk ek hibe dağıtımını gerçekleştirdiklerini anlattı.

Aynı yıl toplam proje başvurusunun 9 bin 501 olarak gerçekleştiğini, bireysel başvuruların ise 36 bini aştığını belirten Bağış, sözlerini şöyle sürdürdü:

''İmkan dahilindeki mali kaynağa bağlı olarak bu başvurulardan 2 bin 139 proje ve 15 bin civarında bireysel başvuruyu destekledik. Gerçekleştirdiğimiz bütçe artışlarıyla yıllık program bütçesinin 100 milyon avroya yaklaşacağını öngörüyoruz.

Amacımız, daha fazla sayıda vatandaşımızın bu fırsatlarından yararlanması, mesleki ve kişisel gelişimine katkı yapması, farklı kültürleri tanıması ve kültürümüzü tanıtmasıdır.''

Bağış, Türk üniversitelerinin uluslararası hareketliliğinin, Erasmus programı ile büyük oranda arttığını ve yılda 12 bini aşan bir öğrenci sayısına ulaşıldığını dile getirerek, ayrıca bugüne kadar yaklaşık 12 bin üniversite personelinin de yurt dışında ders verdiğini veya eğitim aldığını kaydetti.

Türkiye'ye gelen öğrenci sayısının da 20 bine yaklaştığını belirten Bağış, ''1987 yılında başlatılan öğrenci değişim programı Erasmus, 25 yılı geride bırakmış, tüm katılımcı ülkeler bazında son eğitim öğretim yılında, programa dahil olan öğrencilerin sayısı 250 bini geçmiştir'' dedi.

Bağış, Ulusal Ajans'ın, 2011 yılında Avrupa ülkelerine yazılım ihraç etmeye başladığını anlatarak, Avrupa'daki diğer ulusal ajanslardan gelen talepler çerçevesinde TURNA Elektronik Proje Yönetim Sistemi'nin artık Avrupa'ya ihraç edilmeye başlandığını söyledi.

''Çifte standartlarla karşı karşıya kalsak da''

Türkiye'nin AB sürecine de değinen Bağış, konuşmasını şöyle sürdürdü:

''Bugün her ne kadar müzakere sürecinde tıkanıklıklarla ve çifte standartla karşı karşıya kalsak da bugün burada bir araya gelme sebebimiz dahi, hükümetimizin bu sürece ne kadar sahip çıktığını gösteriyor. Biz, Avrupa'da Türkiye'yi istemeyenlere elbette hak ettikleri dilden cevap veriyoruz. Ama icraatlarımızla da bu çevrelerin ellerindeki kozları bir bir alıyoruz. Türkiye'ye karşı çifte standartlarla yaklaşanlar karşısında kesinlikle diklenmiyoruz ama milletimizden aldığımız güç ve Sayın Başbakanımızdan aldığımız talimatla dik duruyoruz.''

Bakan Bağış, Avrupa Birliği sürecinin, Türk dış politikasının temel ilkeleri açısından bakıldığında, bu ilkelerin hayata geçirilmesi noktasında dış politikanın lokomotifi olduğunu söyledi.

''Avrupa Birliği perspektifini Türkiye'den ve Türk dış politikasından çekip aldığınız takdirde, Türkiye treninin ilerlemesi söz konusu olamaz. Reform ve değişim perspektifi olmayan bir dış politika anlayışı geçmişte de görüldüğü gibi boşluğa düşmeye, ülkesini geriletmeye mahkumdur. AB perspektifi olmadan Türk dış politikasının hedeflerine ulaşması söz konusu olamaz.

Avrupa Birliği, muasır medeniyetler seviyesinin bugünkü koşullarda en doğru adreslerinin başında gelmektedir. Bu sürecin sonunda istisnasız her ülke demokratik standartlarını yükseltmiş, daha yüksek standartlarda bir refah ve kalkınma düzeyi yakalamış, dilini, kültürünü, bayrağını daha geniş bir coğrafyada etkin kılmıştır. Avrupa Birliği, ileri demokrasi demektir. Avrupa Birliği, daha adil bir düzen demektir. Avrupa Birliği, daha şeffaf, daha kalkınmış bir toplum demektir. Demokrasiyle ilgili her manşet, aslında hükümetimizin reform sürecindeki kararlılığın bir ifadesi olduğu gibi aynı zamanda Avrupa Birliği ile ilgili atılmış bir manşettir.''

Demokrasi, insan hakları, ekonomi ve sosyal meselelerle ilgili her bir gelişmenin, Avrupa Birliği süreciyle de doğrudan ilgili olduğunu vurgulayan Bağış, ''İşte onun için Türkiye'de Avrupa Birliği üyeliği konusu bir tercih veya tartışma sebebi olarak görülmemiş, aksine bunu bir devlet politikası olarak belirleyerek, üyelik için ne gerekiyorsa o yapılmıştır, yapılmaktadır'' dedi.

''Türkiye cazibe merkezi olmaya başladı''

Bakan Bağış, Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün, gelecek nesillere Türkiye'yi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine çıkarma hedefini miras bırakırken, açıkça bugünkü Avrupa Birliği'ni işaret ettiğini ifade ederek, ''Avrupa Birliği sürecinin Türkiye için bir devlet politikası niteliğinde olmasının altında Türkiye'nin dünyanın en çağdaş ülkeleri arasında yerini alması, milletimizin, hak ettiği bu evrensel standartlara bir an önce kavuşabilmesi yatmaktadır'' şeklinde konuştu.

Avrupa Birliği üyelik hedefi doğrultusunda gerçekleştirilen reformların Türkiye'yi daha güvenilir ve öngörülebilir bir ülke haline getirdiğini anlatan Bağış, Türkiye'nin bu sayede bir cazibe merkezi olmaya başladığını söyledi.

''Avrupa Birliği süreci milli bir meseledir''

Türkiye'nin bazı Avrupa Birliği üyesi ülkeler tarafından motivasyonunu kıracak haksız ve mesnetsiz birtakım yaklaşımlarla karşılaştığının gerçek olduğunu ifade eden Bağış, ''Ancak bu yaklaşımların bizim daha zengin, daha demokratik ve müreffeh bir Türkiye'de yaşamamızı engellemesine izin vermemeliyiz, veremeyiz'' dedi.

Bağış, Avrupa Birliği sürecinin Türkiye için her zaman milli bir mesele olduğunu vurgulayan Bağış, şöyle konuştu:

''Türkiye'nin Avrupa Birliği süreci bizim açımızdan hiçbir ülkenin veya liderin şahsi yaklaşımlarına bağlanamayacak kadar değerlidir, stratejiktir. Bazı ülkeler ve dar vizyonlu siyasetçiler karşı çıkıyor diye biz milletimizin daha modern, daha demokratik, daha özgür koşullarda yaşama hakkını elinden alamayız. Az önce de söylediğim gibi Türkiye'ye karşı çıkanlara inat, biz daha fazla reform diyecek, Allah'ın izniyle bu reformları tamamlayacağız'' diye konuştu.

Türkiye'nin reformlara odaklandığını dile getiren Bağış, ''Şu anda Avrupa Birliği Komisyonu'ndan telefon gelse ve engeller kalktı dense biz 12 ayda 10 faslı, 18 ayda ise 15 faslı açabilecek durumdayız'' dedi.

Bağış, müzakere süreci devam ederken, Türkiye'nin Avrupa Birliği üyesi birçok ülkeden ileri noktada olduğunun altını çizdi.

AA'nın eğitim programı anlatıldı

Toplantıda daha sonra Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları (Ulusal Ajans) Başkanı Musa Ceylan, Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları'na ilişkin katılımcılara bilgi verdi.

Geçmişte yapılan örnek projelerle ilgili bir sunum gerçekleştiren Ceylan, Anadolu Ajansı'nın 2 yıl süreyle İtalya'da hayata geçirdiği, 15 gazetecinin katıldığı ''Gazeteci Eğitim Programı''nı da anlattı.

Öte yandan, Conrad Oteli'nin mutfağında görev yapan ve 2006 yılında Avrupa Birliği Eğitim ve Gençlik Programları'ndan yararlanarak eğitim amaçlı yurt dışına giden aşçı Meir Baruh, bu süreçte yaşadığı tecrübeleri katılımcılarla paylaştı.

Bakan Bağış da bunun üzerine, Türkiye'nin Meir Baruh gibi vatandaşlara sahip olmasının, Avrupa Birliği sürecinde başarılı olacağının göstergesi olduğunu dile getirerek, Baruh'a Avrupa Birliği Bakanlığı rozetini taktı.

Haber Kaynağı : Haber7.com

Kaynak: h7