Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Ordu ziyaretinde "Her şeyden önce hasbilik, hesabilik buna dikkat etmemiz lazım. Eğer bir aday hesabiyse kusura bakmasın biz onlarla yol yürümeyiz, ama hasbiyse onlarla yol yürürüz" dedi, siyasette 'hasbilik' ve 'hesabilik' tartışması başladı. 

Altaş Tv'de Funda Altaş'ın sunduğu Hukukçu ve Araştırmacı-Yazar Tevfik Karabulut ile Eğitimci ve Araştırmacı-Yazar Mehmet Ali Aydın'ın konuşmacı olarak katıldığı Fikir Meydanı'nda masaya siyasette yeni başlayan 'hasbilik' ve 'hesabilik' tartışması yatırıldı. 
  
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu noktadaki söylemlerine katıldığını dile getiren Eğitimci ve Araştırmacı-Yazar Mehmet Ali Aydın, siyasette bir fikir veya ideal uğruna yola çıkanların her türlü zorluk, engel ve çileye katlanmak zorunda olduğunu belirterek, herkesin kafasındaki o soruyu sordu: "Belediye başkanı olduğunuzda yaptığınız masraf en az 500-600 bin lira olacak. O parayı sizin belediyeden alacağınız maaşla karşılama şansınız var mı? O zaman hesabilik yapmadığınız zaman hasbilik yapma şansınız da yok."

"TÜRKİYE'DE SİYASETİN ÇOĞUNLUĞU HESABİLİĞE DAYANIYOR"

Türkiye'de siyasetin büyük bir çoğunluğunun hesabiliğe dayandığını belirten Aydın, açıklamalarını şöyle sürdürdü:

"Türkiye'de ne yazık ki, siyasetin hemen hemen büyük bir çoğunluğu hesabiliğe dayanıyor. Çünkü eğer hesabınızı iyi yapamazsanız, siyaset meydanına çıktığınız zaman bütün her şeyinizi kaybedebilirsiniz. İnsanların bu siyasetten nemalanmaması mümkün değil. Niye değil? Şunun için değil. Bir belediye başkan aday adayı olarak yola çıkıyorsunuz. Kendinizi tanıtmak, kamuoyuna kabul ettirebilmek için bir sürü masraf yapıyorsunuz. Yanınızda arkadaşlarınız dolaşıyor. Fotoğrafçınız var, reklamcınız var, medya iletişim uzmanlarınız var. Bunların masraflarını karşılayacaksınız. Seçim kampanyası boyunca yapacağınız reklamları da karşılayacaksınız. Ondan sonra belediye başkanı olduğunuzda yaptığınız masraf nereden bakarsanız bakın, en az 500-600 bin lira olacak. Şimdi o parayı sizin belediyeden alacağınız maaşla karşılama şansınız var mı? Onu karşıladınız, peki onun dışında çoluk çocuğunuzun geçimine harcayacağınız parayı kazanabilecek misiniz? Siyasetin sahası mayınlı, orası kirli. O zaman hesabilik yapmadığınız zaman hasbilik yapma şansınız da yok. O nedenle bizim önce siyasi mekanizmayı düzeltmemiz gerekiyor. Siyasi Partiler Kanunu'nu değiştirmemiz gerekiyor ki, birisi aday olduğunda cebinden para harcamasın, onun masrafları bir şekilde nasıl edilecekse amorti edilsin. Geldiği zaman kaybettiklerini, harcadıklarını kazanma telaşına düşmesin." 

"PARANIN SİYASET ÜZERİNDEKİ EGEMENLİĞİ KESİLİYOR"

Hukukçu ve Araştırmacı-Yazar Tevfik Karabulut da aynı konu ile ilgili olarak gelişmiş ülkelerde, Avrupa ve ABD'de bu konuların belli bir sisteme oturtulduğunu belirterek, "Bizde ki gibi böyle daha çok adayın üzerine yıkılan bir masraf şeyi yok. Yani sistem çalışıyor, mesela partilerde, partiye bağış var. Bir kişinin belli miktardan fazla bağış yapması yasak. Onların hepsi resmi girdi olarak kayda giriyor. Harcamalar, bağışlar tamamı şeffaf. Dolayısıyla kara paranın, kötü paranın siyaset üzerindeki egemenliğinin bu şekilde baştan önü kesiliyor" diye konuştu.  

Karabulut sözlerini şöyle sürdürdü:

"SERMAYENİN SİYASET ÜZERİNDEKİ EGEMENLİĞİNİN KIRILMASI LAZIM"

"Dolayısıyla kişi, seçilen kişi o yaptığı masrafı üzerine kar koyarak çıkarma peşinde koşma şeyini hissetmiyor. Yani ben buraya gelirken şu kadar masraf ettim bunu bir şekilde çıkarmam lazım. Nasıl çıkaracağım? İhalelerden çıkaracağım, mal alımlarından, hizmet alımlarından çıkaracağım. İşte eleman girişinden, şuradan buradan çıkaracağım vesaire vesaire gibi şeylere girmiyor iş. Herşey resmi olduğu için şeffaf olduğu için bunun önü kesilmiş gerekiyor. Türkiye'de acil Siyasi Partiler Kanunu'nun değişmesi mutlak şart. Bir de bu sermaye-siyaset ilişkilerinin mutlak bir düzene sokulması lazım. Sermayenin siyaset üzerindeki egemenliğinin kırılması lazım."

Editör: TE Bilisim