ORDU - Milliyetçi Hareket Partisi'nde Genel Başkan Devlet Bahçeli ve beraberindeki ekibin tüm çabalarına rağmen toplanan tüzük kurultayının ardından, MHP Ordu eski Milletvekili ve MHP Delegesi Rıdvan Yalçın o gün yaşananları kaleme aldı, adeta Kurultay Günlüğü yazdı.

Kendisine ait Facebook hesabında kaleme aldığı yazıyla o gün yaşananları anlatan MHP'li Yalçın, "7 aylık çetin bir mücadelenin final günüydü 19 Haziran" diyerek başladığı satırlarını, "Evet, bugün bir tarih yazılmıştır ve göreceksiniz artık ne MHP'de, ne diğer partilerde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak" diyerek sonlandırdı.

İşte MHP Ordu eski Milletvekili Rıdvan Yalçın'ın yazdığı o yazı:

Ülkücü hareket engellenemez! 19 Haziran .

Bu slogan beni hep irite etmiştir. Rasyonel bulmadığım gibi, biraz da modası geçmiş bulurdum. Ta ki, Olağanüstü Kurultay sürecine kadar. Bugüne en çok yakışan slogan buydu ve sözleşmiş gibi hep bir ağızdan söylendi. 

7 aylık çetin bir mücadelenin final günüydü 19 Haziran.
Yazın sıcak günlerinden bir pazardı. Mübarek bir Ramazan günüydü. Kurultay'ın yapılmasında engel kalmamıştı ve zaten salon ancak delegeler ve adaylara nezaret eden kadroların sığacağı büyüklükteydi. Katılım sınırlı kalır ve bu da normaldir diye düşünmekteydim açıkcası.

Saat 10:30 gibi intikal ettik ki, salona ulaşmak için en az 4 km. yol yürümek zorunda kalarak üstelik. İtiraf etmek gerekirse son derece başarısız bir organize idi. Nitekim Çağrı Heyeti adına özür dilendiği gibi, helallik de istendi. Aslında karmaşanın sebebi Kurultay'a katılacak delegelerin şeffaf şekilde kamuoyuna takdimi gibi önemli ve haklı bir sebebe dayanıyordu. Hem hazirun listesine imza atmak ve hem bizzat noter önünde matbu belge imzalamak elbette bir yığılma ve kargaşaya sebep olmaktaydı. Bu sebeplerle delegelerin salondaki yerlerine alınması gecikince, bazı odaklar ve özellikle iktidar medyasının kalemşörleri bıyık altından gülümsemeler gönderiyorken sağa sola hepimiz biliyorduk ki, yeterli sayı fazlasıyla vardı. Aslında katılım 800'ü aştığı halde, noter onayı alabilen sayı biraz belki bu nedenle düşük kaldı. Salonun içi dışı tabiri caizse ana baba günüydü. Yanda ekran kurulan spor salonu ağzına kadar doluyken, etrafta binlerce ülkücü hareket halindeydi. İlk defa bu kadar çok kadın gördüm bir kongrede. Yaşlı-genç, kravatlı-şalvarlı herkes, herkes oradaydı. Bir Türkiye özetiydi gördüğüm. 

Bu mazlum fedakar ve muhtemelen geceyi yolda geçirmiş ve çoğu belki sahur bile yapamadan niyetlenmiş insanları görünce, bu vebali taşıyanlar adına titredim ter içindeyken. Hepsi farkındaydı tarihi bir ana tanıklık ettiklerinin, hepsi daha şimdiden yıllar sonra o gün ben de oradaydım diye gururla anlatacakları bu büyük günün her saniyesini hafızalarına kaydediyorlardı adeta. Öylesine kitlenmişlerdi ki hedefe, umutluydular, mutluydular, heyecanlıydılar, ama bir o kadar da kararlıydılar. İşte onun için Divan Başkanlığı'na iki liste çıkınca yükselen tepki, anında karşılık buldu ve o salondaki en çok hak eden kişi, Musavat Dervişoğlu tek aday olarak ve oybirliği ile Divan Başkanı seçildi, hakkını da verdi Allah için. Bütün önergeler kabul edildi, lakin hiçbiri rahmetli Ali Güngör'e yapılan iade-i itibar kadar değerli değildi.

Tüzük değiştiğine göre madem Genel Başkan 10 Temmuz'da seçimli kurultay istiyor, kırmayalım muhterem büyüğümüzü denildi. İlginçliklerde vardı murultayda. Bütün önergeler oybirliği ile kabul edilmesine rağmen, Sayın Oğan ve Sayın  Aydın malum bir önerge dışındaki önergelerden haberlerinin olmadığını açıklamışlar. Herkesin eli yüreğinde aman ittifak bozuluyor mu diye bir endişe, bir endişe. Oysa ortada ittifak değil, işbirliği var ve bu hep böyleydi. Bu insanlar birbirinin rakibi ve bunu sergilemeleri için önce tüzüğün değişmesi gerekiyordu, hepsi bu. Onun için endişeye mahal yok, lakin diğer adayların yaptığı strateji hataları daha şimdiden Sayın Meral Akşener'in fiilen Genel Başkan olarak algılanmasına sebep oldu. Bu algı gerçekliğe de oldukça yakın hadızatında. Kabul etmek gerekir ki, bütün imkan ve gücüyle Genel Merkez'in korsan dediği, yasa dışı ilan ettiği kurultaya delegenin üçte ikisi ve binlerce insan katılmışsa, bir dönem bitmiş, bir dönem başlamış demektir. Yok aslında o kadar delege gitmemişti, yok ilçede kurultay yaptınız gibi sözleri inanın ciddiye alan bile yok. Kabul edin ki, aşireti kendini terketmiş ağa gibisiniz ve umarım daha fazla kendinize de, partiye ve yeşeren umutlara zarar vermeden herkesin sizi koymaya hazır olduğu saygın yere talip olmaktan başka çare olmadığını görürsünüz. 

Evet bugün bir tarih yazılmıştır. Türk siyasi hayatına damga vuran bu büyük günün en büyük mimarı elbette nefsini aşmış delegelerimizdir. Her övgüye layık olduklarını ispatlamış bu kardeşlerimizin asil duruşları, hepimiz için gurur verici olmuştur.

Evet, bugün bir tarih yazılmıştır ve göreceksiniz artık ne MHP'de, ne diğer partilerde hiçbir şey eskisi gibi olmayacak. Bugün açılan yol, işte bu denli büyük, bu denli kutsal ve bu denli ürpertiricidir de. Görelim bakalım, Mevla neyler, neylerse güzel eyler...
Editör: TE Bilisim