Ordu Ticaret ve Sanayi Odası Meclis Salonu'nda gerçekleştirilen toplantıya, partililerin yanı sıra CHP Genel Başkan Yardımcısı ve 27'nci Dönem Ordu milletvekili adayı Seyit Torun, CHP eski milletvekili İdris Yıldız, OTSO Meclis Başkanı Levent Yıldırım, Ziraat odaları başkan ve temsilcileri ile çok sayıda STK temsilcileri katıldı.

"FINDIK İTHAL EDERSEK ŞAŞIRMAYIN"

Türkiye'de herkesin birbirine 'Ne olacak bu memleketin hali?' diye sorduğunu dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ben size 10 yıl önce bir konuşma yapıp deseydim ki, arkadaşlar yakın bir zamanda Türkiye saman ithal edecek deseydim, heralde bu Genel Başkan kafayı yemiş. Saman mı ithal edilir derdiniz, ama bugün geldiğimiz nokta budur" dedi. Türkiye'nin bir çok tarımsal üründe üretim yerine ithal ürünleri tercih ettiğini belirten Kılıçdaroğlu, "Yakın bir zamanda eğer fındık ithal edersek hiç şaşırmayın" dedi ve şu ifadeleri kullandı:

"Birşey daha söylüyorum. Tarım dünyanın bütün ülkelerinde stratejik bir sektördür. Arabanız, ayakkabınız olmayabilir ama yemek yemek zorundayız. O nedenle tarım dünyanın bütün ülkelerinde stratejik sektördür. Soru şu, madem ki tarım bu kadar önemli bir sektördür. Türkiye kendi kendine yeten bur ülkeydi. Ne oldu da bugün buğday ithal ediyor? Arpa ithal ediyor, yulaf ithal ediyor, et ithal ediyor, fasulye ithal ediyor, mercimek ithal ediyor, canlı hayvan ithal ediyor, ne oldu? Yakın bir zamanda eğer fındık ithal edersek hiç şaşırmayın, söylemesi benden." 

"TÜRK TARIMI ÜZERİNDE OYUN OYNANIYOR"

Ana Muhalefet Partisi'nin lideri olarak kendisinin 3 hamle ötesini görmek zorunda olduğunu belirten Kılıçdaroğlu, "Türkiye üzerinde oynanan oyunları görmek ve halkıma anlatmak zorundayım. Türkiye'nin tarımı üzerinde büyük bir oyun oynanıyor. Kim? Egemen güçler. Diyorlar ki, Türkiye tarımdan çıksın. Ne gerek var ki, tarımla uğraşıyor. Başka işlerle uğraşsın. 81 milyonu kim doyuracak bunun kavgası veriliyor egemen güçlerde. Biz kendi kendimize doyuramadığımıza göre birileri bizi doyuracak. Bu kavga veriliyor. Geçmişin önemli kuruluşları büyük ölçüde devre dışı bırakıldı. Bir dönem Fiskobirlik vardı, bir dönem Çaykur vardı, bir dönme Tariş vardı. Bunları düşündüğünüz zaman bu eski güçlü kurumlar neden güçsüz hale getiriliyor? Üreticinin eli ne zaman güçlü olur, ne zaman zayıf olur. Ürettiği ürünü uzun süre tutamaz bir raf ömrü var ama bir araba üretirseniz satılmazsa depoda dursun. Hatta bir süre daha durursa antika olur, çok daha pahalıya satarsınız. Fındık üreticisi öyle değil, buğday üreticisi öyle değil, çay üreticisi öyle değil. Belli bir zaman içinde malı sattı sattı, satmadıysa gitti. Bu süreci çiftçi lehine değiştirmek için çiftçinin elini güçlendirmek için 1930'larda kurulan ne kadar kurum varsa dediği gibi Fiskobirlik'ten tutun, Çaykur'dan tutun Toprak Mahsülleri Ofisi'ne kadar giderek zayıflatıldı" ifadelerini kullandı. 

"FINDIK ÜRETİCİSİ KENDİ BAHÇESİNDE İŞÇİ OLACAK"

Türkiye'nin egemen güçlere teslim olan bir siyasal anlayışı olduğunu ileri süren Kılıçdaroğlu sözlerini şöyle sürdürdü: "Yakında göreceksiniz, bu düzen böyle devam ederse bütün fındık üreticileri kendi bahçelerinde işçi konumuna gelecektir. Kendi halkınızın çıkarlarını koruyacaksınız, o çıkarları savunacaksınız ve gereğini yapacaksınız. Fındık konusunda şunu gayet net, açık söyleyebilirim. Fındık konusunda en tutarlı politikaları güden, en çok dillendiren, en sağlıklı çözümleri üreten tek bir parti var, o partinin adı Cumhuriyet Halk Partisi'dir. Kimse bundan farklı düşünmesin. Bize oy verirsiniz, vermezsiniz o ayrı birşey. Fındık için yürüyüşü yapan biz, mitingi yapan biz, getirip Parlamento'da dillendiren biz, hepsini yapıyoruz. Biz şimkdi haklı olarak sizden diyoruz ki, madem ki bu sorunu en iyi bilen biziz, artık sizlerde elinizi vicdanınıza koyup bir tercipte bulunun. Başka ne diyeyim ben size? Sorun var evet, çözüm var evet, çözecek var evet o zaman yan yana gelmeliyiz." 

"HOLLANDA'DAN NEYİMİZ EKSİK?"

Türkiye'de her gittiği yerde Konya ve Hollanda örneğini verdiğini söyleyen CHP Lideri, "Konya'dan küçük bir devlet düşünün, adı Hollanda. Yıllık tarım ürünü ihracatı 180 milyar doların üzerinde. Türkiye'nin 17-18 milyar dolar. Neyimiz eksik? Güneş deseniz daha fazla var, toprak deseniz daha fazlası var neyimiz eksik? Bir şeyimiz eksik. Artık uyanmalıyız. Artık gerçekleri görmeliyiz. Türkiye'de eksik olan namuslu siyaset, namuslu siyasete ihtiyacımız var" dedi. 

"SİYASETE GİREN ZENGİNLEŞMİŞSE MALI GÖTÜRMÜŞ DEMEKTİR"

Siyasetin para kazanma ve zenginleşme aracı olmadığını dile getiren Kılıçdaroğlu, "Halkı düşünen siyaset, siyaset köşeyi dönme aracı değil, cebi doldurma değil. Bir adam siyasete girip zenginleşiyorsa bilin ki, o adam kul hakkı yemiştir, nokta. Siyasette zenginleşmek mümkün değil. Nasıl zenginleşeceksiniz? Aldığınız aylık belli, gelen misafirler belli, ısmarladığınız yemek belli. Nasıl zenginleşeceksiniz? Eğer siyasete giren birisi siyaseten zenginleşmişse malı götürmüş demektir. Malı götüren adamın da bu memlekete faydası yoktur, hepinizin bunu bilmesi lazım" şeklinde konuştu.

"134 MADDELİK MUHTARLIK YASA TASARISI HAZIRLADIK"

Türkiye'de tüm sosyal yardımların muhtarlar üzerinden dağıtılması vurgusunu yapan Kılıçdaroğlu, "Neden? Muhtarların siyasi kimliği yoktur. Onlar bağımsız olarak girer seçime, vatandaş gider muhtarını seçer. Bir mahallede kim fakir, kim zengin onu en iyi muhtar bilir. Onun için sosyal yardımların gerçek ihtiyaç sahiplerine ulaşması için muhtarların üzerinden yapılması lazım" dedi. Muhtarlık seçimlerinin de birleşik oy pusulalarıyla seçilmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Bakın bunların tamamını, biz 134 maddelik Muhtarlık Yasası taslağı hazırladık, hepsi orada var. Daha fazlası da var" dedi.

"KIRAATHANE ELEŞTİRİSİ"

AK Parti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı da eleştiren Kılıçdaroğlu, "İktidarın ufku ne? Teknoloji konusunda bir ufku var mı? Nedir ufku? Kıraathane açacağız. Allah aşkına kıraathane bişey söyleyeceğim de, diyemiyorum. Kıraathane Türkiye'nin hangi sorunu çözer? Bana deyin ki, kıraathane açtık şu sorunu çözdük. İşsizlik sorununu mu çözecek? Çiftçinin sorununu mu çözecek? Sanayicinin sorununu mu çözecek? Kıraathaneye kim gider? Emekli vatandaşlar gider, bir de işsizler gider. Ne demektir bu? Ben işsizlik sayısını arttıracağım. Olmaz, fabrika kuracağım de, istihdam yaratacağım de. Hepimizin oturup düşünmesi lazım. Ufkumuzun büyük olması lazım" şeklinde konuştu. 

"TEKNOLOJİ LİSELERİ KURACAĞIZ"

Kılıçdaroğlu açıklamalarını şöyle sürdürdü: "Bakın biz her organize sanayi bölgesinde kesinlikle yatılı teknoloji liseleri kuracağız. Teknoloji liseleri. Hangi bölgeye gitsem, hangi OSB'ye gitsem ilk söylenen söz şu. Nitelikli ara eleman bulamıyoruz. Nasıl sağlayacağız? Teknoloji liseleri kurarak. Bu aynı zamanda iş garantili eğitim demektir. Bugüne kadar niye akıllarına gelmedi? Niye söylemiyorlar? Biz şunu diyoruz. Yeni bir bakanlık, İnsan Kaynakları Bakanlığı kuracağız. Okurken gördüğün alan çalışma yaşına geldiğinde bitmiş oluyor. O zaman bunun hemen İnsan Kaynakları Bakanlığı tarafından eğitilmesi ve insan kaynaklarına kazandırılması lazım. Türkiye'nin büyük bir değişime ve dönüşüme ihtiyacı var. Dünya'yı iyi okumaya ihtiyacı var."

"FINDIĞI DÜNYAYA BİZ SATIYORUZ"

"Fındık gibi elimizde bir altın var. Dünya'da bir numarayız. Bütün dünyaya satıyoruz. Herkesin gelip yalvar yakar fındık almasını beklersen, fiyatı onlar belirliyorlar, zararına da olsa götüpür satıyoruz. Esnaf kardeşim, esnafı kira stopajı belasından kurtaracağız. Esnaf Bakanlığı kuracağız. Dünya'nın bütün gelişmiş ülkelerinde esnaf vardır, ama var olan siyasal iktidar esnafı tamamen gözden çıkarmıştı. Neden? Zincir mağazalar var artık. Sizi zincir mağazalardan koruyacak kimse var mı? 7 bin zincir mağazayla hangi esnaf rekabet edebilir? Buyrun edin, kim rekabet edecek. Reklamı yapılıyor, kaç tane zincir mağazamız var biliyor musun diyorlar. Ordu'daki esnaf ne olacak? Delvet esnafı korur. Bizim Anayasa'mızda hüküm var. Devlet esnafı koruyucu tedbirler alır, ama esnafın haberi bile yok bundan. Size öğretmiyorlar. Anlatmıyorlar. Elinizi vicdanınıza koyarak gidin oyunuzu kullanın. Türkiye'nin bir silkinmeye ihtayacı var, bir değişime ihtiyacı var."

"MEMUR İLE BAKAN VE BAŞBAKAN ARASINDAKİ FARK"

"Devlette şube müdürü olmak için 4 yıllık üniversiteyi bitireceksiniz. Memurluk sınavını kazanacaksınız, yetmedi bir süre memur olarak çalışacaksınız. Sınava gireceksiniz, sınavı kazanırsanız şef oluyorsunuz, ama bakan ve başbakan olmak için 2 şeye ihtiyacınız var. Savcılıktan iyi hal kağıdı ve bir de ilkokul diploması, o kadar. Dünya'nın her tarafından siyasetle devlet arasında bu kadar net çizgiler vardır. Hükümetler devlet olmak için değil, devleti yönetmek için gelirler. Neye göre? Liyakata göre. Ben her şeyi biliyorum diyen bu ülkeyi felakete sürükler. O yüzden güçler ayrılığı vardır. İşimiz kolay değil, ama sorunlar çözümsüz değil. Bazen görürsünüz, sokaklarda yazar. Devleti yönetmek deneyim ister diye, hayır efendim devleti yönetmek önce akıl ister. Devleti yönetmek akıl işi, tek başına yönetmek bir kişinin aklı da değil. Ortak akıl diyoruz biz buna. Ne diyor atalarımız akıl akıldan üstündür diyor. Biz bunların tamanını unuttuk, geleneklerimizi unuttuk, töremizi unuttuk. O açıdan sizlere son sözlerim, sandığa gidin elinizi vicdanınıza koyun ve oyunuzu öyle kullanın."

"TÜRKİYE EKONOMİSİ TEFECELİRE TESLİM"

"Türkiye ekonomisi tefecilere teslim edilmiş durumda. Tefeciler ekonomik kararları büyük ölçüde alıyorlar, diyeceksiniz ki nasıl? Son 16 yılda yurt dışındaki bir avuç tefeciye ödenen para 151 milyar 34 milyon dolar. 151 milyar dolar faizi kim ödedi? Hepimiz ödedik. Kime ödedik? Londra'daki bir avuç tefeciye ödedik. Niye gidiyorlar Londra'ya? Niçin? Bize borç para verin diyorlar. Yakayı tefeciye kaptırdıysan olmaz. O da diyor ki, olur veririm. Tefeci ne der? Ölçüsü nedir? Faizdir. Faizi yükselt sana vereyim arkadaş. Yükseltmezsen vermem diyor. Efendim bize dış kumpas kuruluyor. Ne kumpası kardeşim? Parayı isteyen sensin, borçlanan sensin, gidip yalvaran yakaran sensin ne kumpası? Dolar yerinde duruyor, kaybeden ne? Türk lirası değer kaybediyor. Bu gerçeği de görmemiz lazım. Bu dışarıya ödenen faiz, 151 milyar dolar. Bir de içeriye ödenen var. 687 milyar 187 milyon Türk lirası. Eski parayla 687 katrilyon içerdeki tefecilere faiz ödendi. Bu tablo hayırlı bir tablo değildir. Osmanlı'nın batışını kimse unutmasın. Borçlanan Osmanlı'nın talimat aldığını kimse unutmasın. Deniyor ya, borç alan emir alır diye. Doğru borç alan emir alır. Niye gidiyorsun? Niye yalvarıp yakarıyorsun? 240 milyar dolar 1 yıl içinde ödenmek zorunda, nereden bulacaklar? Bakın hiç ekonomiden bahsedilmiyor, bizim dışımızda kimse de ekonomiyi anlatmıyor." 

"79 YILDA HARCANAN PARA İLE 14 YILDA HARCANAN PARAYI AÇIKLADI"

"1923-2002 79 yıl. Bütün Cumhuriyet hükümetlerinin 79 yılda gelen geçen bütün hükümetler 713 milyar dolar para harcadılar. Son 14 yılda harcanan para. 2003-2017 son 14 yılda harcanan para 2 trilyon 94 milyar dolar. Ne yapıldı Allah aşkına? Bir Karakaya Barajı mı yaptılar, Atatürk Barajı mı yaptılar? Köprü yaptık, bu para o köprü için harcanmadı. Yap işlet devret, kamyon geçiyor parasını ödüyor. Garanti vermiş devlet kamyon geçmezse ben ödeyeceğim demiş. Ne yaptılar bu parayı? Türkiye zengin ülke. 2 trilyon dolar yatırıma gitseydi fabrika kuracak bir karış yer bulamazdık. Bunu hep söylüyorum, ya bu 2 trilyon dolar değildir diyemiyorlar. Ben merak ediyorum, vatandaş olarak sizin de merak etmeniz lazım. Bir şeker fabrikası bile kurmadılar, o da yok. O zaman nereye gitti bu paralar?" 

Konuşmasını tamamlayan Kılıçdaroğlu, soru-cevap kısmına geçeceklerini belirterek, bu kısmın basına kapalı olacağını dile getirdi. 

Editör: TE Bilisim