ANKARA - Tanrıkulu,Meclis'te CHP İstanbul Milletvekili Mahmut Tanal ile birlikte düzenlediği basın toplantısında, Diyarbakır, Şanlıurfa, Batman, Mardin ve Siirt'te çiftçilerin çeşitli eylemler yaptıklarını, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanı Mehdi Eker'in köyüne 5 kilometre uzaklıkta olan Diyarbakır-Batman Karayolu üzerindeki köprüyü trafiğe kapattıklarını söyledi. 

Bu eylemlerinin nedeninin, 9 Mart 2014 tarihinde Bakanlar Kurulu'nun aldığı bir karar ve bu kararın uygulanmasına ilişkin tebliğ olduğunu belirten Tanrıkulu, tebliğe göre, "çiftçilerin elektrik borçları varsa, devletten alacakları desteğe el konulduğunu" bildirdi. Tanrıkulu, bu tebliğ uyarınca çiftçilere mayıs ve haziran ayında ödenmesi gereken desteklemelere, Dicle Elektrik Dağıtım Şirketi'nce el konulduğunu belirtti. 

Tanrıkulu, bu tebliğin hiç bir hukuksal dayanağı olmadığını ifade ederek, "Bakanlar Kurulu özel şirketlerin tahsilatçılığını yapamaz, buna uygun tebliğ de çıkartamaz. Şaibeli olarak özelleştirildiğini bildiğimiz Dicle Elektrik Dağıtım Şirketi'nin bir alacağı varsa, bu alacağını icra hukuk prensiplerine göre takip eder, davasını açar ve tahsilatını yapar. Bakanlar Kurulu şirketlerin önüne geçip, şirketler adına bir parayı bloke edemez. Hukuku aykırı olan tebliğ derhal geri alınmalıdır" dedi. 

Çiftçilere hayali faturalar gönderildiğini iddia eden Tanrıkulu, gösterdiği belgede, "Çiftçi kayıt sistemine göre siz 100 dönüm pamuk ve buğday ekmişsiniz ve mutlaka bunu elektrik üretimi ile sulamışsınız. Dolayısıyla dönüm başına 300 lira elektrik tüketmişsiniz. Bir yılda ödemeniz gereken para 80 bin TL'dir ama ben bunu 16 bin TL'ye indiriyorum, gelin bunu ödeyin, yoksa desteklemeyi alamazsınız" denildiğini savundu. Çiftçinin "Ben böyle bir sulama yapmadım ve abonede değilim" dediğini belirten Tanrıkulu, bu hayali faturaların bölgedeki bütün çiftçilere gönderildiğini iddia etti. 

Tanrıkulu, GAP'ın yüzde 85'i bitmişken, sulama kanallarının ancak yüzde 18'sinin tamamlanabildiğini belirterek, "Sulama yoksa çiftçi nasıl sulayacak tarlasını? Sorun hükümetten kaynaklı bir sorun. Hükümet tahsildarlık yapmaktan vazgeçmelidir, çiftçinin yasal hakkı olan destekleme primi üzerindeki blokeyi kaldırmalıdır. Yoksa çiftçi eylemleri bütün bölgeye yayılacak ve başka toplumsal karışıkla karşı karşıya kalacağız" diye konuştu. 

CHP'li Tanal da bugünün Dünya Çevre Günü olduğunu anımsatarak, herkesin Dünya Çevre Günü'nü kutladı. 

Bölgede elektriklerin hem kışın hem de yazın kesildiğini belirten Tanal, bunun nedenini sorduklarında kabloların yetersiz kaldığının söylendiğini, ancak durumun böyle olmadığını bildiklerini söyledi. 

Çiftçilere gelen faturalardan örnekler gösteren Tanal, "32 dönümlük alanla ilgili gelen fatura 13 bin 80 TL, 126 dönümle ilgili gelen fatura 60 bin 92 TL" dedi. 

Şanlıurfa'nın sorunlarından da bahseden Tanal, ilde hastane sorunu olduğunu söyledi. Tanal, "Çocuk hastanesinde günde 70 çocuk, yılda 24 bin çocuk dünyaya geliyor. Bu nedenle her yatakta 2-3 çocuk birarada yatıyor. Doktor ve hemşire eksikliği de var" diye konuştu. 

CHP'li Tanal, sulamanın yapıldığı Atatürk Barajı'na, lağım suları ve katı atıkların arıtılmadan verildiğini öne sürerek, Şanlıurfa'da 16-17-18 yaşındaki kızların 15-20 bin TL karşılığında imam nikahıyla 60-65 yaşındaki insanlarla evlendirildiğini söyledi. 

Tanrıkulu, "dağa kaçırılan çocuklar ve sonrasında yaşanan süreçle" ilgili soru üzerine, bu sorunun bugünün sorunu olmadığını kaydetti. 

Örgütün çocuklar bakımından cazibe merkezi olduğunu belirten Tanrıkulu, örgütün 2009 yılında çocukları alması üzerine, sivil toplum kuruluşlarının yaptığı baskı sonucu, "çocukları kabul etmeyeceğini" söylediğini belirtti. Tanrıkulu, "Değil çocuk, büyüklerin dahi silahlı şiddet ortamında olmaması lazım. Silahlı şiddet meselelerin çözüm yöntemi olmaktan bütünüyle çıkarılmalıdır. Ulusal üstü sözleşmelere ve bizim mevzuatımıza göre, 18 yaşından küçükler çocuktur. Çocukların hiç bir şekilde çatışma ve silahlı ortam içinde bulunmaması lazım" dedi. 

Tanrıkulu, 2009'da Diyarbakır Baro Başkanı olarak yaptığı çağrıyı yinelediğini belirterek, "Bu çocuklar can güvenliği sağlanarak ailelerine teslim edilmelidir. Şartsız bir biçimde böyle olmalıdır" diye konuştu. Yöntemine itiraz ettikleri sürecin şeffaf ve açık olmadığını belirten Tanrıkulu, bu sürecin işlemesi gereken yerin Meclis olduğunu kaydetti. 

CHP'li Tanrıkulu, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a, "Bu çocuklar senin iktidar olduğun bu cumhuriyetin sınırları içinde 20 aydır dağa çıktılar. Yani siz halen dağı insanlara seçenek olarak gösteriyorsunuz. Demokratik bir ortam yaratamadığınız ve güvence veremediğiniz için lisede, kolejde çocuklar dağa çıkıyor, bunun birinci derecede sorumlusu Hükümettir. Sen hangi ülkenin Başbakanısın? Bu ülkenin Başbakanısın ve yürüttüğün bir süreç var. İnsanlar dağdan inecekse, bu çocuklar neden dağa çıkıyor? Neden önleyemiyorsun? (C planını, B planını devreye sokarım)" Buna kargalar bile güler ve de gülüyor insanlar gerçekten" diye seslendi.
Editör: TE Bilisim