ORDU - Yıl 1973. 14 Ekim 1973 seçimleri sırasında yaşlı bir kadın, "Karaoğlan nirede ha evlatlar, Karaoğlan'ı görmek istiyom" şeklinde seslenmiş ve bu sesleniş O'na 'Karaoğlan' lakabının takıldığı yıl olmuştu. Ecevit için bu yıllardan sonra da, "Umudumuz Karaoğlan" sloganları atılmaya başlanmıştı.

Türkiye'nin 'Karaoğlan'ı bundan 9 yıl önce hayata gözlerini yumdu. Mustafa Bülent Ecevit, 28 Mayıs 1925 yılında İstanbul'da dünyaya geldi. Türk gazeteci, şair, yazar ve siyasetçi aynı zamanda Türk siyasi hayatına damgasını vuran Türkiye eski başbakanlarındandır. 1974 ile 2002 yılları arasında 5 kez Türkiye başbakanlığı yapan Bülent Ecevit, düşünceleri ve uygulamalarıyla, 20. yüzyıl Türk siyasal yaşamının en önemli isimlerden biri olmuştur. 1972 ile 1980 arasında Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanlığı'nda, 1987 ile 2004 arasında da Demokratik Sol Parti Genel Başkanlığı'nda bulunmuştur. 1961 ile 1965 arasında VIII., IX. ve X. İsmet İnönü hükûmetlerinde Çalışma Bakanı olarak yer almıştır. Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde 11. ve 12. Dönem Ankara, 13., 14., 15., 16. ve 19. Dönem Zonguldak, 20. ve 21. Dönem İstanbul milletvekili olarak görev yapmış olan Ecevit, 1961'de Kurucu Meclis Cumhuriyet Halk Partisi Temsilciliği yapmıştır.

"KIBRIS FATİHİ"

Temmuz 1974'te, Bülent Ecevit başbakanken, Yunanistan'daki askeri cuntanın desteklediği EOKA yanlısı Rumlar Kıbrıs'ta Makarios'a karşı darbe yaptı. Darbe nedeniyle Ada'da yaşayan Türkler'in yaşamlarının tehlikeye girmesi nedeniyle ordu alarma geçirildi. Londra'ya giden Ecevit, Türkiye gibi Kıbrıs anlaşmalarına garantör devlet olarak imza koymuş Britanya Hükûmeti'nin yetkilileriyle görüştüyse de, Kıbrıs'taki duruma bir ortak çözüm bulunamamıştı. Ecevit'in başında olduğu hükûmet askerî müdahale kararı aldı. 20 Temmuz'da başlayan Kıbrıs Barış Harekatı'nı, 14 Ağustos'ta II. Barış Harekatı izlemiş, Kıbrıs Harekâtı’ndan sonra Ecevit, "Kıbrıs fatihi" olarak anılmaya başlanmıştı.

Hayatı boyunca birçok başarısız suikast girişimine maruz kaldı. Bunlardan biri ABD'de, diğerleri ise Türkiye'de gerçekleşti. Ecevit, 70'li yıllarda koalisyon hükümetlerinin kurulmasından itibaren çeşitli saldırılara uğradı. Bunlardan en önemlileri 23 Temmuz 1976'da New York'ta ve 29 Mayıs 1977'de o yıllarda sivil uçuşların yapıldığı Çiğli Havaalanı'nda gerçekleşti. 1976'da Kıbrıs Harekatı sonrasında ABD'ye yapılan bir gezi sırasındaki saldırı, Ecevit'in korumasını yapan FBI ajanı tarafından önlendi. Çiğli Havaalanı'ndaki girişimde dönemin İstanbul Belediye Başkanı Ahmet İsvan'ın kardeşi Mehmet İsvan yaralandı. Suikastte kullanılan silahın Özel Harp Dairesi'nde bulunduğu iddiaları sonraki yıllarda çeşitli tanıklıklarla çokça tartışıldı. 

12 Eylül Darbesi'yle dönemin Genelkurmay Başkanı Kenan Evren'in komutasındaki silahlı kuvvetler ülkenin yönetimine el koydu. Eşi Rahşan Ecevit ile birlikte Hamzakoy'da (Gelibolu) yaklaşık bir ay gözetim altında tutulan Ecevit, diğer parti başkanlarıyla beraber siyasetten uzaklaştırıldı. 28 Ekim 1980'de siyasi parti çalışmaları durdurulunca, 30 Ekim 1980'de CHP Genel Başkanlığı'ndan istifa etti. Askeri yönetime karşı verdiği yoğun demokrasi mücadelesi ve çıkışları nedeniyle önce Nisan 1981'de yurtdışına çıkması yasaklandı. 1981'de çıkarmaya başladığı Arayış dergisinde yayımlanan bir yazısı nedeniyle Aralık 1981'den Şubat 1982'ye kadar cezaevinde kaldı, Arayış dergisi de 1982'de askerî rejim tarafından kapatıldı. Daha sonra yabancı basına siyasi demeç verdiği gerekçesiyle Nisan-Haziran 1982 arasında yine tutuklu kaldı. Ecevit, 7 Kasım 1982 halkoylamasında kabul edilen 1982 Anayasası'nın geçici 4. maddesi ile diğer bütün partilerin ileri gelenleriyle birlikte 10 yıl siyaset yasaklıları kapsamına alındı. 12 Eylül Döneminde eski CHP kadrolarından kopan Ecevit, 1983-85 arasında Demokratik Sol Parti'nin (DSP) kurulması çalışmalarını destekledi. 1985 yılında Bülent Ecevit'in siyasete girme yasağı devam ederken eşi Rahşan Ecevit'in başkanlığında DSP kuruldu. 13 Eylül 1987 yılında yapılan referandumla eski siyasilerin siyaset yasağı kaldırılınca Bülent Ecevit DSP'nin başına geçti. 

2000 yılındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde üniversite mezunu olmaması nedeniyle Cumhurbaşkanlığı'na aday olamadı. Koalisyon partilerinin bu hükmü değiştirme teklifini ve kendisine Cumhurbaşkanlığı teklifi getirmesini ise teşekkür ederek reddetti.

Süleyman Demirel'in ardından Cumhurbaşkanı olan Ahmet Necdet Sezer ile Bülent Ecevit Hükûmeti arasında zaman zaman bazı yasaların iade edilmesi nedeniyle gerginlik yaşandı. Bu gerginlik 19 Şubat 2001 tarihinde yapılan Milli Güvenlik Kurulu (MGK) toplantısında doruğa ulaştı. Cumhurbaşkanı Sezer ile yaşadığı tartışma nedeniyle Başbakan Ecevit, MGK toplantısını terk etti. Yaşanan bu kriz ekonomide zor günlerin başlangıcı oldu, tarihe 2001 Krizleri olarak damgasını vurdu. İlerleyen yaşı, bozulan sağlığı ve doktorlarının karşı çıkmasına rağmen, Danıştay Saldırısı'nda yaşamını kaybeden Yücel Özbilgin'in 19 Mayıs 2006'daki cenazesine katıldı. Törenin ardından beyin kanaması geçiren Ecevit, uzun süre Gülhane Askerî Tıp Akademisi'nde yoğun bakımda kaldı. Bülent Ecevit, bitkisel hayata girdikten 172 gün sonra 5 Kasım 2006 pazar günü Türkiye saatiyle 22:40'da dolaşım ve solunum yetmezliği sonucu vefat etti. 11 Kasım 2006'da yapılan cenaze törenine yurdun dört bir yanından ve başta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti olmak üzere pek çok ülkeden gelen büyük bir kalabalık katıldı. Cenaze törenine beş eski cumhurbaşkanı ve siyasetçiler de katıldı. Kocatepe Camii'nde kılınan cenaze namazının ardından Devlet Mezarlığı'nda toprağa verildi.

Bülent Ecevit, siyasi yaşamının yanı sıra yazarlık ve şairliği de birlikte yürütmüş ender siyasetçilerden birisidir. Sanskrit, Bengal ve İngilizce dillerinde çalışmalar yapmış olan Ecevit, Rabindranath Tagore, Ezra Pound, T. S. Eliot, ve Bernard Lewis'in yapıtlarını Türkçeye çevirmiş, kendi şiirlerini de kitap halinde yayımlamıştır.