ANKARA - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve Hükümeti'nin tarihe karşı ön yargılı baktıklarını ve tarih cahili olduklarını öne sürerek, bunun son örneğinin 23 Nisan'da yayımladığı 1915 olaylarına ilişkin mesajı olduğunu belirtti. 
"HANGİ YETKİYLE KARŞILIKSIZ TAVİZLER VERİYOR?"

Erdoğan'ın mesajının baştan sona gayri milli bir bakışla yazıldığını, adil ve vicdani duruştan, din ve etnik köken gözetmeden o dönemde yaşanmış acıları anlamaktan bahsettiğini dile getirerek, şunları söyledi: 

"Sayın Başbakan, biz kendi acılarımızın yasını hala tutarken, oluk oluk akan Müslüman Türk kanının sorumlularına ne yüzle, ne hakla, hangi yetkiyle karşılıksız tavizler veriyor, taziyede bulunuyorsun? Başbakan acılar hiyerarşisi kurulmasının, acıların birbiriyle mukayese edilmesinin ve yarıştırılmasının acının öznesi için bir anlam ifade etmeyeceğine atıf yapmıştır. Doğrudur, acıları yarıştırmak, acılar arasında kategorik ayrımlar yapmak bir aşamaya kadar insani ve İslami değildir. Fakat Ermeni çetelerinin katlettiği 518 bin 105 Müslüman Türk'ü ne yapacağız, nereye koyacağız? 'Oldu bir kere, ne yapalım, ölenle ölünmez' diyerek, şehadetlere sırt mı çevireceğiz? Haksız yere, suçsuz yere ölen her kim olursa olsun üzülmek doğal olarak insanlık gereğidir. Ancak sözde soykırım tezlerini silah gibi kullanan, uluslararası camiada aleyhimize yıllardır lobi çalışması yapan hangi Ermeni'nin, hangi Ermenistan devlet yöneticisinin Müslüman Türk milletinin yaşadığı acıları paylaştıkları duyulmuştur? İstanbul’da hepimiz Ermeni’yiz demek haktır da Erivan’da hepimiz Türk’üz demek niçin imkansız ve hayal ötesidir? Sözde soykırım savunucusu Ermeni diasporasına gelince çağdaş, PKK'ya gelince özgürlük sevdalısı" dedi.

"BAHÇELİ'DEN BAŞBAKAN ERDOĞAN'A PKK TEPKİSİ"

Devlet Bahçeli, Türkiye’nin iç huzuru, iç barışı ve kardeşlik ortamının sürekli irtifa kaybettiğini, tahrik kampanyalarının milli ve üniter devlet yapısını hedef aldığını savundu. 

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın, terör örgütünün dağ kadrosunun güçlenmesine açıkça çanak tuttuğunu, el altından destek verdiğini öne süren Bahçeli, ülke güvenliği için zorunlu olan kalekol ve karakol inşaatlarının, kan ve karışıklık müdavimi bölücü kalabalıklar tarafından çoktandır ablukaya alındığını anlattı. Bahçeli, "Devletin düştüğü şu acınası duruma bakınız. PKK’lılar vatanımızın bir bölümünde alan hakimiyeti kurmak için her çirkefliği yapmaktadır fakat buna karşı koyacak ve engelleyecek hükümet iradesinden ortalıkta iz dahi yoktur" diye konuştu. 

Terör örgütü militanlarının Diyarbakır-Bingöl yolunda iki askeri kaçırmasına karşı Başbakan Erdoğan ve hükümet üyelerinin sessiz kaldığını söyleyen Bahçeli, şöyle devam etti: 

"Başbakan Erdoğan daha birkaç gün önce Kayseri’de, 'ulusal güvenliğimizi tehdit eden kim olursa olsun, babamız dahi olsa acımayız' demiştir. Milli güvenlik denilince aklına dini cemaatler mi gelmektedir? Başbakan Erdoğan gerçek paralel yapılanmayı, gerçek hainleri, gerçek bölücü odakları gündemine ve ağzına ne zaman alacaktır? Başbakan PKK’nın gizli hayranı, gizli mensubu, gizli militanı gibi hareket etmektedir. Türkiye’nin bir bölgesinde yaşanan bölücü kalkışmalar, terör faaliyetleri hükümet eliyle saklanmaya uğraşılmaktadır. Asıl gaye Türkiye’nin bölünüp parçalanarak dört parçalı Kürdistan’ın kaşla göz arasında kurulmasıdır. Cumhurbaşkanı Sayın Gül’ün MİT Yasası'nda yapılan değişikliği onaylamasıyla ihanet pazarlıkları yasal güvenceye kavuşturulmuştur. Şayet bu sakıncalı kanun düzenlemesi Anayasa Mahkemesi’nden dönmezse, İmralı canisiyle yürütülen müzakereler ahlaki olmasa da meşruiyet kazanacaktır. Bu, Türkiye’nin milli güvenliğine en açık darbedir. Bu, Türk milletinin varlığına benzeri görülmemiş yasa makyajlı operasyondur. Şimdi de sırayı başka talepler almıştır. İmralı canisi PKK’nın Meclis uzantıları kanalıyla, 'her an derinlikli çözüm imkanları da, çatışma olasılıkları da var' diyerek, Başbakan’a yeni bir ayar vermiş, bazı yasal değişiklikler için elini çabuk tutması mesajı göndermiştir. Anlaşılan İmralı, Başbakan’ın müşavirlik hizmeti aldığı ve meşveret ettiği bir adaya dönmüştür. Şu rezilliğe bakınız ki, canibaşı, TBMM’de neyin görüşülüp görüşülmeyeceğine akıl ve tavsiye vermeyi kendisinde hak görecek kadar şımarmış ve şımartılmıştır. Bu hadsizliğin, bu edepsizliğin, bu kendini bilmezliğin şeref yoksunluğuyla malul payesi ise kesinlikle Recep Tayyip Erdoğan’ın üzerinedir." 

Türkiye'nin aşama aşama parçalanmaya götürüldüğünü öne süren Bahçeli, BDP'nin de üzerine kalan kısmı harfiyen yerine getirmek için her yolu denediğini, her çirkinliği rehber olarak kullandığını söyledi. Devlet Bahçeli, "Kılıktan kılığa giren, isimden isime devamlı surette değişen, bir gün öyle bir gün böyle görünen, İmralı ve Kandil’in boğazına geçirdiği halatla sürüklenen ve silahların gölgesine sığınan BDP, şimdilerde yeniden deri değiştirmiş, Meclis grubu birkaç eksik dışında olduğu gibi HDP’ye katılmıştır" dedi. 

Türk siyasi tarihinde ilk defa Kürdistan ismini kullanan bir parti kurulduğunu ve Türkiye Kürdistan Demokrat Partisi'nin kuruluş işlemlerini tamamlayarak, İçişleri Bakanlığı'ndan onay aldığını anlatan Bahçeli, Türkiye'nin hem içte hem dışta bağımsız Kürdistan amacı güden bölücü partiler tarafından sarıldığını ifade etti. 

Devlet Bahçeli, çözüm sürecindeki gizli görüşmelerin ve Başbakan’ın tavizkar politikalarının Türkiye’yi önce özerkliğe, sonra federasyona, ardından da çok kanlı bir dağılma girdabına sürüklediğini öne sürerek, şöyle konuştu: 

"AKP’nin, BDP-HDP veya bir başka PKK artığı yetmezmiş gibi, Kürdistan adını kullanan Barzani temsilciliğine onay vermesi tek kelimeyle kepazelik, tek kelimeyle hıyanettir. Sayın Erdoğan, bu gelişmeler milli güvenliğimize tehdit değil midir? Kürdistan’la ilgili emellerinin, bu konuda uyumlu ve uygun adım yürümenin bedelini çok ağır şekilde ödeyeceğini hiç mi aklına getirmiyorsun? Sen ve yandaşların üniter bir devletten başka bir devlet çıkarma teşebbüsünün kolay olacağını mı zannediyorsunuz? 
Editör: TE Bilisim