ANKARA - TBMM Grubu'nda konuşan Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Türkiye Cumhuriyeti tarihinde İlk Meclis’te de görüş ve fikir farklılıklarının olduğunun altını çizerek, buna rağmen, fes takan, kalpak ve sarık giyenlerin yan yana olduğunu belirtti ve sözlerini şöyle sürdürdü:

"Şeyhi oradadır, tarikat ehli oradadır, sanatçısı oradadır, edebiyatçısı oradadır, askeri oradadır, âlimi oradadır, memuru, işçisi, çiftçisi, esnafı, eşrafı, hocası hepsi bir aradadır. Liberali, toprak ağası, Bolşevik meraklısı, muhafazakarı, milliyetçisi hep birlikte Türkiye’nin bekası için çırpınmıştır. İlk Meclis’te hazır bulunan saygıdeğer mebusların sosyal, ekonomik, ideolojik ve sınıfsal özellikleri ne olursa olsun, hepsi vatanseverdir ve kurtuluşa inanmış faziletli isimlerdir."

"Başbakan Erdoğan yeni bir şey arıyorsa, yeni düşü kuruyorsa önce eskimiş, pörsümüş, tavsamış, kararmış, suyu çıkmış vicdanını ve anlayışını gözden geçirmelidir" diyen MHP Lideri Bahçeli, eski diyerek vazgeçecekleri, yeni diyerek de bir maceraya atılıp geçmişin üzerine sünger çekecek hal ve düşüncelerinin olmadığını söyledi. Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:

"Biz yenilgilerin külünden Anka Kuşu gibi doğan, Recep Tayyip Erdoğan gibilerini elinin tersiyle itmeyi başarmış, başarmaya azmetmiş büyük Türk milletiyiz. Mazisini tersleyerek, yeni sakızı çiğneyerek, dileklerinden ve derinlere tutunmuş kültürünü kötüleyerek var olmuş bir milleti bize kimse gösteremeyecektir. Yeni Türkiye diyenler önce kendi kirlerini temizlemelidir. Türkiye Cumhuriyet’i, Osmanlı’dan bir kopuş veya makas değişikliği değil, bilakis dünü tamamlayan, zorunluluktan mecra değiştirmiş, yeniliği asla geçmeyecek, hukukun üstünlüğüne göre teşkilatlanmış milli ve üniter bir devlet modelidir. İstiklal mücadelesi veriyorum, Yeni Türkiye’yi kuruyorum sözleri hem tarihe, hem millete, hem de geleceğimize en acımasız saldırı ve hazımsızlıktır. Buna da bizim izin vermemiz mümkün değildir."

"TÜRKİYE İYİ YOLDA VELHASIL İYİ HALDE DEĞİLDİR"


Ülkenin tehlikeli tartışmalarla kilitlendiğini vurgulayan MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli sözlerini şöylü sürdürdü: 

"Çok cepheli sürdürülen itiş-kakışlar, artık bunaldığımız çekişmeler değer ve anlam kayıplarına yol açmaktadır. Konuşmamın bu aşamasında diyebilirim ki, Türkiye’miz iyi yolda, iyi durumda, velhasıl iyi halde değildir. Sanki el birliği yapılmışçasına, sanki söz birliği sağlanmışçasına, sanki ittifak edilmişçesine dirliğimiz hedef alınmakta, birliğimiz yaralanmaktadır. Akıl, izan, insaf ve sağduyudan yoksun kuru bir kalabalık milletimizin huzurundan çalmaktadır. Hakikaten de istikrar mumla aranmaktadır. Ne tarafa baksak sorun yumağıdır. Ne yöne dönsek anlaşmazlıklar diz boyudur. Türkiye samimiyet fukarası, ahlak yoksunu, milli mefkûre yabancısı bir iktidarın tahakkümü, tacizi ve taarruzu altındadır. Bu gidişat hayra alamet değildir. Bugünkü ülke manzarası iç açıcı olmadığı gibi, yakın vadede de birçok sıkıntı ve açmazın belireceğini göstermektedir."

"CUMHURBAŞKANI DEĞİL, AKP'YE GENEL BAŞKAN SEÇİLECEKTİR"

Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin Türkiye gündemini rekor düzeyde meşgul ettiğini vurgulayan Bahçeli, şöyle devam etti:

"Anlaşılan önümüzdeki yaz mevsimi gerek iklim şartlarından gerekse de siyasi olaylardan dolayı oldukça sıcak ve yoğun geçecektir. Yüksek Seçim Kurulu’nun Kararına göre Cumhurbaşkanı Seçimi’nin ilk turu 10 Ağustos 2014 Pazar, ikincisi ise 24 Ağustos 2014 Pazar günü yapılacaktır. Şu an itibariyle Cumhurbaşkanlığı makamında oturan Sayın Abdullah Gül’ün görev süresi de 28 Ağustos 2014 günü dolacaktır. Teessüfle takip ediyoruz ki, Türkiye’de sanki Cumhurbaşkanı değil AKP’ye genel başkan seçilecektir. Zannedersiniz ki, önümüzdeki 10 Ağustos’ta AKP’nin kurultayı toplanacak, delegeler ismi önceden belli olan zatı seçecektir. Şu işe bakınız ki, Cumhurbaşkanı Seçimi’ne 110 gün kala sandıklar kurulmuş, oylar sayılmış, karar verilmiş, netice belli olmuştur. Yani 110 gün sonra bir formalite yerine getirilecek, yasal bir zorunluluğun icabı istenmese de yapılacaktır. Demokratik kültürün, demokratik kuralların, demokratik teamüllerin, demokratik usullerin hilafına ne varsa Türkiye’de dolaşıma girmiştir. Yine görüyoruz ki AKP, Cumhurbaşkanlığını tekeline almış, üzerine kapaklanmış, mızmızlanarak neredeyse kimseye yar etmem demeye getirmiştir. Önce şunu ifade etmek zorundayım ki, demokrasilerde hiçbir seçimin sonucu baştan belli değildir. Sandıktan kimin çıkıp çıkmayacağını, kimin seçilip seçilmeyeceğini kestirmek, kesin yargıya varmak bir defa demokrasinin ruhuna aykırıdır. Cumhurbaşkanı'na AKP’nin karanlık odaları değil, Türk milleti karar verecektir. 12'nci Cumhurbaşkanı'nın kim olduğuna dair son sözü; AKP'nin Başkanlık Divanı, MYK'sı, milletvekilleri veya bir başka organı değil, aziz milletimiz söyleyecektir. Siyasi kâhinlik, siyasi dalkavukluk ve saray soytarılığı yapanların milli iradeye saygısız davrandıklarını bilmeleri lazımdır. Cumhurbaşkanlığını çantada keklik gören ahmakların mahcubiyetten insan içine çıkamayacakları günler de inşallah yakındır."

"HAVUZ MEDYASI GÜL'Ü KARALAMAYA BAŞLADI"
 
MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Başbakan Erdoğan'ın kardeşim dediği, kader ortaklığı yaptığı, beraber parti kurduğu Cumhurbaşkanı Gül'e AKP kaynaklı etkili bir blokaj yapıldığını belirterek, "Sayın Gül'ü de havuz medyası, tetikçi sözcüleri ve yandaş kalemler marifetiyle alttan alta rencide etmeye ve karalamaya başlamıştır. Ayrıca -borcumuzu ödedik, aradan çekilsin, Erdoğan isterse Cumhurbaşkanı olur, Gül de buna saygı duyar-  beyanları açık bir şekilde Başbakan Erdoğan’ın lehine kulis faaliyeti yürütenlerin algı operasyonudur. Görülüyor ki, Başbakan Erdoğan kararını çoktan vermiştir. Sadece prosedür gereği etrafına ve partisinin yetkili kurullarına danışmaktadır. Sayın Gül’ün karşısına çıkmadan tüm taşların yerine oturmasını ve elinin güçlü olmasını arzulamaktadır. Başbakan kardeşine oyun oynamakta, ayağına çelme takmakta, önüne takoz koymakta, kenara çekmek ve minderde tuş etmek için son kozlarını gözden geçirmektedir." dedi.

"NEZAKETSİZ BİR TAVIR"

MHP Lideri Devlet Bahçeli sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hele ki, Başbakan'ın; terleyen, koşan aktif bir Cumhurbaşkanı'ndan bahsetmesi, seçilmesi halinde ise yetkilerini tam olarak kullanacağını ve halkın Cumhurbaşkanı olacağını iddia etmesi Sayın Gül'ü rencide eden ve başarısızlığını rumuzlu sözlerle yüzüne vuran nezaketsiz bir tavırdır. Demek ki, son yedi yıldır Çankaya’da pasif duran, koşmayan ve terlemeyen bir Cumhurbaşkanı vardır. Demek ki, son yedi yıldır, yetkilerini tam olarak kullanmaktan bihaber ve halkın Cumhurbaşkanı olmak gibi bir kaygısı bulunmayan bir kişi Çankaya’da oturmaktadır. Başbakan Erdoğan’ın maksatlı sözlerinden anlaşılan ve çıkan sonuç budur. Başbakan kişiliğinin alametleri arasında fazlaca yer eden Brütüslüğü dört ayaklı koltuk uğruna kadim arkadaşına da reva görmüştür. Sayın Abdullah Gül Cumhurbaşkanlığı için “kimse cebimde demesin” diyerek ikazda bulunsa da, Başbakan Cumhurbaşkanlığı havasına çoktan girmiştir. Başbakan kararını vermiştir vermesine ama, AKP’nin başına kimin geleceğini, üç dönem kuralının ne olacağını, dahası Başbakanlığa hangi ismin layık olduğunu henüz netleştirememiştir."
Editör: TE Bilisim