Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kaşüstü Kampüsü Başhekimi Prof. Dr. Süleyman Türedi, yaptığı açıklamada, Türkiye'de COVİD-19 salgını sürecinde ilk vakanın görülmesinin ardından bir yıl geçtiğini anımsatarak Trabzon'un bu süreçte vakaların yüksek olduğu illerden birisi olduğunu söyledi.

Trabzon'un, COVİD-19 risk haritasında "çok yüksek risk" kategorisinde yer almasının bazı nedenleri olduğuna işaret eden Prof. Dr. Türedi, "Trabzon gerek lokalizasyon ve etki faktörü açısından Türkiye'nin birçok iliyle bağlantılı olduğu için ilk vakanın görüldüğü şehirlerden bir tanesi. İlk ve ikinci atak döneminde özellikle kişisel koruyucu ekipmanlar, maske, mesafe ve hijyene halkımızın riayet etmesi nedeniyle ikinci atağı aşırı kötü bir manzara ile atlatmadık. Dolayısıyla Trabzon içerisinde yayılım oranı, hastalığı geçiren kişi sayısı aslında diğer illerle kıyaslandığında o kadar yüksek değil." değerlendirmesinde bulundu.

Prof. Dr. Türedi, hastane servisleri ile ameliyathanelerin normal işleyişini sürdürdüğüne dikkati çekerek şöyle devam etti: "Sayılarda belirgin bir azalma var. Özellikle aşının etkisiyle beraber Trabzon'da bunun olumlu etkilerini görebilmekteyiz. Genel olarak şu anda sağlık sisteminin üstesinden gelebileceği bir yükle karşı karşıyayız. Bu açıdan bence normal sağlık hizmetini sürdürebildiğimiz müddetçe çok endişe edilecek bir seviye değil. Günlük yaklaşık 200-250 civarında vaka sayısının olduğu, ancak hastaneye yatış oranlarının çok daha düşük olduğu bir dönem yaşıyoruz. Kovid ile ayırmış olduğumuz yoğun bakım ve servislerde de kendini çevirebilir bir sayı var. Biz bunun çok daha yüksek rakamlarını tecrübe ettik. Elbette gönül daha düşük rakamlar istiyor. Ancak dediğimiz gibi Trabzon gerçekten farklı bir şehir. İller arası geçişin fazla olduğu bir şehir. Bundan dolayı vaka sayımız halen yüksek diyebiliriz."

PERSONELİMİZİ ÇOK İYİ ŞEKİLDE KORUDUK

Hastanede kişisel ekipmanların kullanmasıyla ilgili Sağlık Bakanlığının önergelerine bazı eklemeler yaptıklarını kaydeden Türedi, "Personelimizi çok iyi şekilde koruduk. Türkiye genelindeki enfekte oranının çok altında bulunuyoruz. Bu sürecin başlangıcında pandemi ile mücadelenin tecrübe edilmediği ilk üç ayda hiç enfekte personel vermedik. Aslında Kovid ile uğraşan en yoğun hastane olmasına rağmen o dönemde personelimiz enfekte olmadı." dedi.

Sağlık Bilimleri Üniversitesi Kanuni Eğitim ve Araştırma Hastanesi Kaşüstü Kampüsü yoğun bakım uzmanı Dr. Gonca Armutçu ise salgın döneminde her sağlık çalışanının çok zor bir süreç yaşadığını söyledi.

Hastalığın tanınması ve aşı çalışmalarıyla birlikte Türkiye'nin önemli ilerlemeler kaydettiğini belirten Armutçu, "Çok şükür pandeminin yılını doldurduğu bugünlerde artık nefes alabiliyoruz. Yoğun bakım yataklarımızda artık boşluklar görebiliyoruz. Yoğun bakım ve servis yatışlarımız azaldı. Şu anda bir nefes alma dönemindeyiz." ifadesini kullandı. Armutçu, salgının ilk dönemlerini asla unutamayacaklarını ve meslek hayatları açısından önemli bir tecrübe olarak kalacağını belirterek her sağlık çalışanında bu dönemin acı hatıralarının yer aldığını aktardı.

AŞI İLE HASTA SAYISINDA DÜŞÜŞLER OLDU

Salgın sürecinde şu anki günlere nazaran çok daha yoğun ve yorucu dönemler geçirdiğini dile getiren Dr. Armutçu şunları kaydetti:

"Yoğun bakım hiç boş kalmadan diğer hastaları alıyorduk, nefes alabilecek vaktimiz yoktu. Tüm gücümüzle savaştık. Bakanlığımız bu süreçte bence çok güzel bir yol aldı. Biz şu anda bunun rahatlığını yaşıyoruz. Aşı ile birlikte yoğun bakımda yatan hasta sayımızda ciddi düşüşler oldu. Özellikle Trabzon genelinde 65 yaş üzerinde aşı ortalamamız gayet iyi. Bu da direkt bize yansıdı diyebiliriz. Buna rağmen hiçbir şekilde rehavete kapılmamamız lazım. Bizler iki maske takarak dolaşıyoruz. Yoğun bakımdaki arkadaşlarımız yine aynı şekilde koruyucu ekipmanlarını kullanıyorlar. Evet aşı olduk ama bu hastalığın halen bilinen bir tedavisi yok. Halen yurt dışında ölüm oranları çok yüksek. Maske, mesafe ve hijyen çok önemli. Aşı olsak bile ilk günkü gibi tedbiri bırakmamamız gerekiyor."

Armutçu, aşı olunmasına rağmen tedbirlerden vazgeçilmemesi gerektiğini vurgulayarak, "Hastalığın bilinen tek tedavisi hastalığa yakalanmamak. Yakalandıktan sonra bizi ne kadar ağır tutacağını bilemiyoruz. Yakalandığımızda da Bakanlık ve hastanemiz olarak gereken tüm tedavileri yapıyoruz. Ama süreç hastalar için yorucu ve üzücü. Yoğun bakımda bizler dışında kimseleri olmuyor. Bu onları da çok üzüyor. Böyle bir şeyi yaşamak istemiyorlarsa tedbirlerini alacaklar." diye konuştu.

Editör: TE Bilisim