İSTANBUL - Halk Tv'den yayınlanan "Rahmi Aygün'le Öğleden Sonra" programına telefonla bağlanarak açıklamalarda bulunan Yurt Partisi Genel Başkanı Sadettin Tantan zehir zemberek açıklamalar yaptı. Terör örgütü PKK'nın bugünkü malvarlığının yaklaşık 100 milyar dolara ulaştığını söyleyen Tantan, doğu ve güneydoğuda hatta Türkiye'nin her tarafından PKK'nın hem organize suç, hemde terör faaliyetleri olduğunu söyledi. 

İşte Tantan'ın o çok çarpıcı açıklamaları!

"EN TEHLİKELİ TERÖR ÖRGÜTÜ PKK"

"Sadece PKK'yı dikkate almayalım. DHKPC'sinden cemaatlere kadar hepsi, herkes elemanlarını genişletiyor. Türkiye tamamen kendi içerisinde bir takım menfaatler uğruna ayrıştırılıyor ama bugün en tehlikelisi Türkiye'yi bölgede tehdit eden ve bizim aleyhimize kullanılan örgüt PKK." 

"GÖREVLERİNİ YAPMIYORLAR, ŞİKAYET EDİYORLAR"

"İşin acı tarafı siyasi iktidar sahipleri ilk defa PKK'nın çocuklarını kaçırdığı annelerin, belediye ve BDP binasını bastıklarını ifade ediyor. Bu rezil birşey. Bunların söylenmesi kadar çirkin birşey olamaz. Ülkede siyaseti elinde tutan güçlerin görevi nedir? Ülkenin birinci derecede, halkının, bireyin birinci derecede güvenliğini sağlamaktır. Böyle bir bahanenin arkasına saklanabilir mi siyasetçiler? Bunu söylüyorlar utanmadan. Kendi yapmaları gereken görevi yapmıyorlar ve şikayet içerisindeler." 

"BÖLGEDEKİ VALİ VE KAYMAKAMLAR SUÇ İŞLİYOR"

"Bugünkü mevcut yasalara göre polis ve jandarma eğer PKK'yla karşı karşıya gelmiş, elini süremiyorsa, dokunamıyorsa, buna eylem emrini vermeyen vali ve kaymakamlar da suç işliyorlar demektir. Bunu açık ve net ifade ediyorum. Bugünkü yasalara göre eğer vali ve kaymakamlar çocukları kaçırılan aileleri BDP'nin önünde orada günlerce ağlayarak bekletiyorsa, orada bir çare bulamıyorsa, onunla ilgili eylemsel bir emir veremiyorsa, kendisi bunu takip etmiyorsa suç işliyor demektir. O'nu suç işlemekten Başbakan'ın emri kurtaramaz, bakanlığın emri de kurtaramaz."    

"ÇÖZÜM SÜRECİ DENEN BİR ALDATMA SÜRECİ"

"Çözüm Süreci denen bir aldatma süreci olduğunu bütün dünya alem biliyor. Yani Çözüm süreci aslında, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin bu ülkeye yapmış olduğu, yıllardan beri yapmış olduğu ülkeyi ayrıştırmanın ortaya çıkmaması için zorla kabul edilen bir proje. Yani Çözüm Süreci dediğin zaman PKK'nın bu bölgede siyasallaştırılmasının ana sebeplerinden birisi Doğu Akdeniz'deki yeraltı zenginliğinin, karbon ve hidrokarbon zenginliğinin çok uluslu petrol şirketleri tarafından kullanılması ve Türkiye'nin buradan vazgeçme talepleri. Özellikle Körfez'le, Irak petrollerinin güvenlik bir şekilde Akdeniz'e akması. Ülkelerin kendi şirketleri arasında da kavga var. Dikkat ederseniz kuzeyinizdeki Rusya'nın bu konudaki tavrını dikkatle izlediğimizde, otomatik olarak petrol boru hatlarının güvenliği bakımından, Avrupa'ya sevkine, orada satışı bakımından da sürekli güzergah değiştirme söyleminde kalıyor." 

"TÜRKİYE KANDİL'E EL KOYMALI"

"Şimdi bütün bunlara baktığımızda, Türkiye'de siyasi iktidarın, iktidar ve muhalefetin birlikte yapması gereken şey, süratle Kandil'e el koyup, bu kişiyi ortadan kaldırması gerekir. Bugünkü Parlamento ve iktidar bunu yapabilme şansına sahip mi? Yapması lazım, hepimizin beklentisi o. Yani oradaki, Diyarbakır'daki, sadece Diyarbakır olarak bakmak, Doğu ve Güneydoğu'da hatta batıda çoğu illerde PKK'nın vergi topladığı, insanları sindirdiği, malına mülküne el koyduğu, hatta 13-16 yaşında çocuklardan bahsettiniz. Şimdi bu çocukları sadece Kandil'e götürmekte değil, Türkiye'nin her tarafında o çocukları kendi okullarında eğitiyor. Onları eleman kazanmak suretiyle, bir militan gibi yetiştiriyor. Kürtçülük propagandasıyla adeta Türkiye'den ayrı bir nesil gibi yetiştiriyor. Nasıl ki Suriye'de Türk çocuklarının oradaki farklı cihadi grupları Türk düşmanı olarak yetiştiriyor, kaçırıyorlar biz de bunları görmezden geliyoruz. Ne kadar gördüğümüz belli değil. Aynı şekilde Türkiye'de Doğu ve Güneydoğu'daki vatandaşlarımızı Türkiye aleyhtarı gibi bir beyin yıkaması ile yetiştiriyor. Türkiye'nin içinde de bu faaliyetler, eğitim kurumları var. Türkiye dışında da Kandil'de belli. Neden bununla mücadele edimiyorsun?" 

"PKK'NİN MALVARLIĞI 100 MİLYAR DOLAR"

"PKK'nın malvarlığı aşağı yukarı 100 milyar dolar. Büyük bir sermaye büyüklüğüne ulaştı. Çok zenginleştiler. Doğu ve Güneydoğu'da yıllardır PKK'ya geçit vermeyen vatandaşlarımızı PKK'ya mahkum ettirdiler, onları fakirleştirdiler, yoksul bıraktılar. Bir utanç meselesi. Belediyenin önünde gözü yaşlı annelerin günlerce, gece gündüz orada beklemeleri Türkiye'deki güvenlik algısı bakımından asla kabul edilemez ama iktidar sahipleri malesef bu konuda sessiz, suskun ve görmezden geliyor."
  
"TEK AMAÇLARI MALİ, SİYASİ VE HAKİMİYET GÜÇLERİNİ GENİŞLETMEK"

"Bütün cemaatler, Türkiye'deki bütün cemaatler, Doğu ve Güneydoğu'da kurulan siyasi partiler, vakıflar, dernekler, sivil toplum örgütü olarak adledilen yapılar açısından bakıldığında, her birinin verilen görevleri belli. Hepsi mali gücünü, siyasi gücünü, hakimiyet gücünü genişletmek için mücadele ediyor. Bütün hepsinin altında yatan şey güce ulaşmak. Bugün iktidarın da aynı şeyi var. Bugün iktidar, iktidarda kalabilmek için hem mali ve ekonomik gücünü kendi ve yandaşları açısından geliştirirken, hem de siyasi hakimiyetinin devam etmesi için her türlü yasal düzenlemeler yapıyor. İktidar sahipleri neden suç ve suçlarla mücadelede etkin batının kabul ettiği hukuki alt yapıları, kurumsal alt yapıları Türkiye'ye getirmiyor? Ve bütün organize suç bakımından bakıldığında, adeta suç işleyenleri suçsuz gören, suç işlemeyen vatandaşları suçlu gibi algılattıran bir yasal düzenlemelerle Türkiye meşgul ediyor. Baktığınız zaman Türkiye'de eğer kendi yandaşları suç işlerse suç işlememiş olarak gözüküyor, kendisine karşı olanlar en ufak bir suç işlese anında her türlü hukuksuz eylemde de sürekli bir şekilde telefonlarla, her türlü baskıyı da yaptığını görüyoruz. Bunlar da basına yansıyor."

"İNGİLTERE, ABD VE İSRAİL TÜRKİYE'Yİ IRAK'IN ÖTESİNE GEÇİRMİYOR"

"Doğu ve Güneydoğu'da, sadece Doğu ve Güneydoğu olarak değil özellikle Suriye üzerinden de oradaki örgütsel yapılarla Türkiye'ye dönerek bir harekete kalkışırsa, Türkiye çok büyük risklerle karşı karşıya kalabilir. Özellikle batının Suriye politikasının değiştiğinin görüyoruz. Çünkü oradaki çok uluslu şirketler, bu konuda kendi menfaatleri bakımından bu siyasi anlayışları bir anda değiştirebiliyorlar. Biz bunu tarihimizde de böyle okuduk. Yani 100 yıl önceki tarihimize de baktığımızda, bu bölgedeki petrol yataklarının hangi uluslararası şirketler tarafından el konulduğu, ülkelerin kendi arasında bile çekişmelerin olduğunu hepimiz biliyoruz. Özellikle bu bölge yeni dönem, İngiltere, Amerika, İsrail ve batı zihniyeti Türkiye'yi bir nokta bile Irak'ın ötesine geçirmiyor. Oradaki tehditin ortadan kaldırması için Türkiye'ye destek vermiyor. Hatta kendi silahlı kuvvetlerinin kullanılmasını bile, batıdan aldığı silahların kullanılmasını bile karşı geliyor. Bunu görmeyen, kör olan bir iktidar var."   
Editör: TE Bilisim