TÜİK'in açıkladığı 2014 ilk çeyreğine ait büyüme rakamlarını vererek konuşmasına başlayan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Türkiye ekonomisinin bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 4.3 oranında bir büyüdüğünü söyledi. Erdoğan, "Türkiye'nin milli geliri 2002'de 230 milyar dolardı, 2013 yıl sonunda bu rakamı 820 milyar dolara çıkardık. Yani 11 yılda ekonomi 3,5 kat büyüme kaydetti." dedi. 
Ekonominin üzerinde 17 ve 25 Aralık operasyonlarının etkisi olduğunu söyleyen Erdoğan, "Bir seçim sürecini yaşıyorduk. Bu olumsuz faktörlere rağmen, sanayicimiz, iş adamlarımız, girişimcilerimiz, ihracatçılarımız, esnaf, çiftçi, işçilerimiz morallerini bozmadılar, istikrara inandılar, Hükümet'e güvendiler ve Türkiye'yi büyütmeye devam ettiler" diyerek, 17 ve 25 Aralık operasyonlarının başarılı olması durumunda bu rakamlara ulaşılamayacağını söyledi.  

İşte Başbakan Erdoğan'ın Grup Konuşması'ndanh satır araları:

"YASSIADA BENZERİ MAHKEMELERDE YARGILAYACAKLARDI"

"25 Aralık için hazırlanan sonra panik halinde imha edilen bir iddianame var. Bu iddianame, emniyet içindeki bir grup tarafından bir fezleke olarak hazırlanıyor. Hakim ve savcıların imzalarıyla usulsüz dinlemeler yapılıyor. Çok sayıda iş adamı, özellikle de küresel ölçekte projeleri üstlenmiş iş adamları son derece keyfi iddialarla bu fezlekeye alınıyor. Şahsım bu fezlekede suç örgütü lideri olarak tanımlanıyor. Fezlekenin bir çok yerinde dönemin Başbakanı ifadesi geçiyor. Bakanlar Kurulu'ndaki tüm arkadaşlarım ayrıca yakın çalışma arkadaşlarım örgüt üyesi olarak gösteriliyor. Eğer 25 Aralık'ta kirli emellerini gerçekleştirip bu darbeyi yapabilselerdi, örgüt lideri dedikleri şahsımdan başlayıp bakan arkadaşlarımı, çalışma arkadaşlarımı, çok sayıda iş adamını tutuklayacak Yassıada benzeri mahkemelerde dönemin Başbakanı diyerek yargılayacaklardı. Bunun hazırlıkları yapılmıştı. Bazı iş adamlarını bu iddianamenin içine almak için gerçekten çok şaşırtıcı, çok ürpertici kriterler kullandılar. Bir iş adamına bakıyorlar, oğlu bu parelel yapının okullarından birinde okuyor. Fezlekeye almayalım, böyle diyorlar. Sonra bir de gazete aboneliğine bakalım diyorlar, o malum gazetelerden bir tanesinin abonesi değil. O zaman fezlekeye alalım diyorlar. Hukuku işte bu kadar acınası bir duruma düşürüyorlar."

"OKUL, GAZETE HUKUK KRİTERİ OLARAK KULLANILIYOR" 

"Anayasa değil, yasalar değil, şüphelinin çocuklarının okuduğu okul, abone olduğu ya da olmadığı gazete, ya da gazeteler bir hukuk kriteri olarak kullanıyor. 17 ve 25 Aralık'ta başarısız olunca, karşılarında dimdik duran bir Hükümet bulunca bu belgeleri imha etmek istediler. Tüm bu belgeler şimdi ortayı çıkarıldı. Emniyet'in bilgisayarından bu belgeler kurtarıldı. Ayrıca bu belgeleri hazırlayanların, darbe girişimini teyit eden ifadeleri de alındı. Bu aşamadan itibaren hukuk yoluyla, tüm bu ve buna benzer girişimlerin hesabı soracak. Hiç kimsenin, Türkiye'nin istiklaline, istikbaline, özellikle de Türkiye'nin kardeşliğine ve Türkiye ekonomisine tuzak kurma haddi yoktur, hakkı da yoktur. Bakın bu darbe girişimi gerçekleşmiş olsaydı, biz bugün bu büyüme rakamlarını göremeyecek sevincini yaşayamayacaktık. Hükümet'i devrilmiş, yeniden koalisyonlara mahkum edilmiş, geleceği tamamıyle belirsiz bir ülkede belki de bugün çok derin bir kriz ve kaosu yaşıyor olacaktık."     

"GEZİ OLAYLARI YİNE GÜNDEMİNDE"

"Haftalarca Türkiye ve Dünya kamuoyuna Gezi Olayları'nın sebebi ağaçtır, parktır diye propaganda yaptılar. Gezi Olayları'nın sebebi hemen ertesi günden itibaren hiçbir zaman ağaç olmadı, park olmadı, çevre hassasiyeti olmadı. Orada başka hesaplar görülmek isteniyordu. Hatta içlerinden birinin hala anlamıyormusunuz, bu işin sebebi ne ağaçtır, ne çevredir diyordu. Orada; büyüyen Türkiye'de ciddi bir kaos oluşturmak, büyüyen Türkiye'yi yeniden eski günlerine döndürmek gayesi taşınıyordu. Aynısını 17 ve 25 Aralık'ta yaptılar. Türkiye içinde ve dışında bunun bir yolsuzluk operasyonu olduğu algısını yaymaya gayret ettiler. Bu operasyonların yolsuzlukla uzaktan yakından ilgisi, alakası yoktu. Amaç Hükümet'i yıpratmak, hatta bunun da ötesine geçip Hükümet'i devirmek, seçilmiş Hükümet'i mahkemelerde yargılamak ve mahkum etmekti. Gerek Gezi Olayları'nda, gerek 17 ve 25 Aralık operasyonlarında Türkiye çok ciddi bir tehlike atlattı. Çok büyük bir badireyi aştı. Hatta hiç mübalağa etmeden söylüyorum. Türkiye uçurumun kenarından döndü." 

"ÖFKELENMEYECEĞİZ DE NE YAPACAĞIZ"

"İnanın, eğer Gezi Olayları'nın 25 Aralık darbe girişiminin arkasındaki asıl niyeti görmemiş olsaydık, şu anda 77 milyon bugünkünden çok farklı bir Türkiye'de, o eski Türkiye'de yaşıyor olacaktık. Bu alçakça saldırılar karşısında öfkeli olmayacağız de ne yapacağız? Bu haince girişimler karşısında dimdik durmayacak, sert, onurlu, omurgalı bir duruş sergilemeyeceğiz de, bunu ne zaman yapacağız? Merhum Menderes, mekanı cennet olsun, son derece nazik, ince, on derece duyarlı bir insandı. Millete yaptığı o kadar hizmetin karşılığında birilerinin gelip de kendisini tutuklayacağına, düzmece mahkemelere çıkaracağına, sonra da idam edeceğine hiç inanmamıştı. Canını verdi ama bize de ibretlik bir miras, ibretlik bir ders bıraktı. Sanmayın ki, bu vandallar karşısında yumuşak olursanız, geri adım atarlar. Sanmayın ki, bu Türkiye düşmanları karşısında müsamakar olursanız bunlar amaçlarından vazgeçerler. Bizim hürriyetimizi, Türkiye'nin de istikbalini karartmak için yola çıkmış hiç kimseye eyvallah etmeyiz, hoşgörü göstermeyiz, öfkemizi de onlardan asla sakınmayız."           

"Ne diyorlar? Başbakan çok sert. Başbakan çok öfkeli. Sen benim hürriyetime, benim ülkemin istiklaline kastedeceksin. Bu milletin sofrasındaki ekmeğe gözünü dikeceksin, ben yumuşak başlı olacağım öyle mi? Bunu mu istiyorsun? Sen darbe senaryoları yazacaksın, hazırladığın iddianamelere dönemin Başbakanı ifadesini koyacaksın, ben buna göz yumacağım öyle mi? Bakın şuraya dikkatlerinizi çekiyorum. Gezi Olayları'nda başarısız oldular, 17-25 Aralık darbe girişikmlerinde başarısız oldular. Şimdi terör meselesi üzerinden yeni bir senaryoyu devreye alma hazırlığı içindeler. Doğu ve Güneydoğu'da, bazı il ve ilçelerde sergilenen şımarıklığın artık sınırları zorlar bir noktaya geldiğini görüyoruz."
Editör: TE Bilisim