ANKARA - CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisinin Grup Toplantısı'nda konuştu. Demokrasinin saydam bir rejimden geçtiğine dikkati çeken Kılıçdaroğlu, dün TBMM Genel Kurulu'nda, dört eski bakanla ilgili Meclis Soruşturma önergelerinin görüşmelerine değindi. Kılıçdaroğlu, 17 Aralık gününün, ülkenin nasıl soyulduğunun belgelerle ortaya çıktığı gün olduğunu savundu. 

"KAPIKULE'DE YAKALANAN TIR VE İRANLI İŞADAMI"

Ancak bu sürecin başlangıcını "17 Aralık" olarak görmemek gerektiğini kaydeden Kılıçdaroğlu, şunları söyledi: 

"Dün parlamentoda 17 Aralık sürecinin farklı bir noktasına şahit olduk. 17 Aralık, bir iktidarın bir ülkeyi nasıl soyduğuna tanık olduğumuz bir tarihtir. 17 Aralık'ı, 17 Aralık olarak görmemek lazım. Nasıl başladı acaba bu süreç? İktidar sanki 17 Aralık'ta hükümeti devirmek için düğmeye basıldı diye anlatıyor. Yok öyle bir şey. Şu gerçek bilinmeli. 12 Şubat 2007. Kapıkule'de bir TIR yakalanır. 202 kilogram eroin bulunur. Tabutlar yapılmış, altına yerleştirilmiş. X-Ray cihazında saptanamaz ama bir köpek, eğitimli bir polis köpeği olayı aydınlatıyor. Büyük rakam çıkınca olay araştırılıyor. Geriye doğru gidiliyor. Kapalı çarşıda döviz bürosuyla bağlantısı olduğu saptanıyor. Bu bürodan yüksek paraların kayıt dışı sirküle edildiği belirleniyor. Yargıya müracaat ediliyor ve 'kimdir bu insanlar, araştıralım' deniliyor. Dinleme kayıtlarına başlanıyor. 17 Aralık sürecinin başlangıcı budur. Bakanlar çıkıyor, bakanların çocukları, bazı bürokratlar çıkıyor, bunlar saptanıyor. Sonra 18 Nisan 2013'te olayı MİT de fark ediyor. Döviz bürosunu çalıştıran İranlı iş adamı" dedi. 

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, istihbarat teşkilatının da bu olayı farkettiğini ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a rapor verdiğini belirterek sözlerini şöyle sürdürdü:

"MİT olayı görüyor. Olayın Hükümet'e ulaştığını da görüyor. 18 Nisan 2013 tarihinde Recep Tayyip Erdoğan'ın önüne üç sayfalık rapor koyuyor. Bütün olaylar anlatılıyor. Raporun sonuç bölümünde, Zarraf'ın Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve ve İçişleri Bakanı Muammer Güler ile mevcut ilişkisinin ortaya çıkmasının Hükümet aleyhine kullanılabileceği değerlendirilmiş. Aralık ayına kadar tık yok ama olaylar izleniyor. Bu arada Rıza Zarraf da, MİT tarafından izlendiği kaygısıyla Muammer Güler'e telefon ediyor, 'MİT beni takip ediyor mu?' diye. O'nun verdiği meşhur cevap, 'Araştırdım, kimse seni takip etmiyor. Meraklanma gerekirse ben senin önüne yatarım' diyor. Şimdi ben bütün seçim boyunca, uyuyan vicdanlara seslendim. Bir ülkenin İçişleri Bakanı, rüşvet aldı diye bir başka adamın önüne yatmaz. Dün geldiğimiz süreç, bu sürecin başka noktasıydı. Olay patladı, kamuoyuna yansıdı. İktidar, kendisine darbe yapıldığı söylemini geliştirdi. Rüşveti siz aldınız, paraları siz götürdünüz, malı siz yediniz; darbeyi kim yaptı size?" 

Kemal Kılıçdaroğlu, Genel Kurul'da dün yapılan görüşmelerde bu kadar ayrıntıya girilmediğini, ancak soruşturma komisyonunda bunların tamamının görüşüleceğini ve kamuoyu ile paylaşılacağını ifade etti. 

"HALK ÖĞRENMESİN DİYE MECLİS TV'YE SANSÜR GETİRDİLER, SORUMLUSU CEMİL ÇİÇEK'TİR"

Genel Kurul'da dün yapılan görüşmelerin Meclis TV'den canlı yayınlanmamasına da tepki gösteren Kılıçdaroğlu, "Halk öğrenmesin diye Meclis TV'ye sansür getirdiler. Bunun sorumlusu, hiç kimse alınmasın ama TBMM'yi yöneten kişidir, yani Cemil Çiçek'tir. Parlamentoyu halka kapatmak diye kavram olabilir mi? İnternet üzerinden yayını da engellemeye çalışıyorsunuz. Arkadaşlar uyarıyorlar, 'internet üzerinde ağırlaşma var, insanlar ulaşamıyor' diye. Bakanlar konuştular. Ben isterdim ki, o bakanlar konuşunca bütün yurttaşlar seyretsin. Onlara da sansür getirdi. Ben buradan sesleniyorum: Firavunlara, hırsızlara, yolsuzluk yapanlara ortak olmayın. Vicdanınızın sesini dinleyin. Emin olun, dinlediğiniz gün demokrasi kazanacak, siz kazanacaksınız" diye konuştu. 

"MEDYAYI ELEŞTİRDİ"

CHP'nin, "muhalefet yapmıyor, sesi bile çıkmıyor" diye eleştirildiğini anımsatan Kılıçdaroğlu, bu konuda başta TRT olmak üzere basını eleştirdi. TRT'nin, YSK'nın rakamları üzerinden, siyasi partilerle ilgili yayın sürelerini aktaran Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti: 

"Tarafsızlığa bakın: 22 Şubat-2 Mart arasında AKP 13 saat 32 dakika, CHP 45 dakika, MHP 42 dakika, BDP 2 dakika. 15 Mart-21 Mart arasında Adalet ve Kalkınma Partisi 17 saat 36 dakika, CHP 1 saat 1 dakika, MHP 1 saat. Tarafsızlığa bakın. 15 Mart-21 Mart tarihleri arasında Adalet ve Kalkınma Partisi 16 saat 26 dakika, CHP 9 dakika 30 saniye, MHP 19 dakika. Sansür ruhlarına işlemiş. Bunlar YSK'nın saptadığı sürelerdir. Şimdi bu TRT tarafsız mı iktidarın borazanlığını mı yapıyor? Gün gelecek hepsinin hesabını soracağız. Biz TRT'yi eleştirdik, sanki diğer alanlarda yok gibi. 17 Aralık süreci bize, bir de havuz medyasını öğretti. 630 milyon dolarlık paranın nasıl toplanacağı görüşülüyordu. Havuz medyasının başındaki isim rahatlıkla kamu bankasının genel müdürüne telefon edip 'alo Süleyman 2 milyon gönder' diyor. Biliyor ki, ben ne dersem AKP onun uygulayıcısı olacaktır. Sonra bu Süleyman ödüllendirildi. Daha büyük bir bankanın yönetim kurulu üyeliğine atandı. Bu milletin vicdanına sesleniyorum: Ayakkabı kutusu için milyonlarca parayı saklayan birisi, görevden alınmak yerine daha büyük bir bankanın yönetim kurulu üyeliğine atanıyorsa, sen acaba vicdanını ne zaman uyandıracaksın? Ben bunu merak ediyorum." 

Kılıçdaroğlu, havuz medyasında kalemini kıranların olduğunu, çıkar için, gelecek için, keselerini doldurmak için yazanların, kirada otururken onlarca daire sahibi olan kalemlerin bulunduğunu ileri sürerek, "Havuz medyasında çalışan dürüst insanlar da var. Tahammül edemedik diyorlar. T24'te bir arkadaşımız Star Gazetesi'nde yazı işleri müdürlüğü yapan biriyle röportaj yapmış şöyle diyor:

"Kara propaganda gazete ve TV'lerin rutini halin geldi. Bu nedenle yıllarca sahiplenip görev yaptığım gazetede sorumlu gazetecilik yapma imkanım kalmamıştır. Başbakan'ın Berkin Elvan'ın annesini yuhalatmasını bile duyduğumda kanım dondu. İş çevreleri göbek bağı ile iktidara bağlı. Medya da, yargı da bürokrasi de… Tayyip Erdoğan'ın hayallerindeki Türkiye'nin özeti de bu zaten. Şu an medyada Tayyip Erdoğan'ı destekleyen isimler iktidarın gerilemesi durumunda koro halinde Erdoğan'a küfür edecekler. Başbakan'ı kızdırmasın diye Cumhurbaşkanı Gül'ün bile sözleri sansürleniyor"

"REZA ZARRAB NE KADAR VERGİ VERDİ?"

Türkiye'nin vergi rekortmenlerinin açıklandığını vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Mart ayı vergi ayı listesine bakıyoruz. Bu iş adamları yok. Havuzcular da yok. TÜRGEV'ciler de yok. Bunlardan biri de Reza Zarrab. Ne diyordu Türkiye'nin cari açığını ben kapattım diyordu. Listede adı var mı? Ama güzel bir şey yaptım. Zarrab'ın ortak olduğu şirketlerin ne kadar vergi verdiğini çıkarttım. Nereden buldun demeyin, buldum. Royal Denizcilik 7 milyon, Royal Holding 360 lira, Volgan Gıda 1 milyon 300 bin, Safir Altın 1 milyon 900 bin lira, Kroyal Mobilya 0 vergi, Arca Otelcilik 0 vergi, Havacılık şirketi 0 vergi. Bunlar aslında vergi ödüyorlar ama vergi dairesinden ödeyeceklerinden haberleri yok. Vergiyi paralel vergi dairesine Erdoğan'a yatırıyorlar. Elden, nakit cash." 
Editör: TE Bilisim