İYİ Parti Grup Başkanvekili Ordulu Müsavat Dervişoğlu, TBMM'de son günlerde yaşanan ekonomik dalgalanmalara ilişkin açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu, piyasaların durduğunu, esnafın dükkanını siftahsız kapattığını, mutfakta tencerenin kaynamadığını, gençlerin iş bulmaktan ümidini kestiğini ve yatırımcıların önünü göremediğini öne sürerek, tüm bunlar olurken iktidarın gerçekleri ve memleketin halini görmek istemediğini iddia etti.

Dervişoğlu, "Sayın Cumhurbaşkanı, konuşmaya başladığınızda bir zamanlar 'bayrak gibidir' dediğiniz paramız pul oluyor. Lütfen artık susunuz. Siz konuştukça döviz lobisi, rantçılar bayram ediyor, 'dış güçler' dediğiniz para babaları servetlerine servet katıyor. Sizin göreviniz, sıkıştıkça yarattığınız canavarlara, düşmanlara değil, milletimize hizmet etmektir. Milletimiz size yetkiyi bunun için verdi. Bu güveni artık daha fazla suiistimal etmeyiniz." diye konuştu.

Türk milletinin hiçbir zaman bu kadar yalnız bırakılmadığını iddia eden Dervişoğlu, "En kötü zamanlarda bile devletin işleyen bir mekanizması, krize çözüm arayan bir aklı, piyasalar için mesai yapan kadroları vardı. Bugün hiçbiri yok, sadece sizin iki dudağınız var Sayın Cumhurbaşkanı. Bir ülke, bir millet, bu keyfiliği daha ne kadar taşıyabilir?" sorusunu yöneltti.

Yeni bin yılda ve yeni dünya düzeninde savaşların daha çok ekonomi üzerinden verildiğine dikkati çeken Dervişoğlu, Türkiye'ye karşı planların ve taarruzların da hep ekonomi cephesinden yapıldığını, bunun yeni bir durum olmadığını anlattı.

Dervişoğlu, "İktidarın görevi paramızı güçlü kılmak, üretimi devam ettirecek ekonomik önlemleri almak, Türk ekonomisini dış etkilere karşı dayanıklı hale getirmektir. Oysa bugün Türkiye'yi yöneten, daha doğru bir deyişle yönettiğini zanneden AK Parti iktidarı ve ortaklarının işi gücü slogan atmak, 19 yıllık vaatlerini 19 yılın sonunda tekrarlamak, milletimizin aklıyla alay etmektir. Türkiye, böylesi bir sorumsuzluğa daha fazla dayanamaz. Milletin ve bizim beklentimiz odur ki sandık gelmeli ve millet kendi geleceği ile ilgili kararı yine kendisi vermelidir. Türkiye'nin, ne bu iktidarı ne de onun ucube sistemini taşıyacak gücü kalmamıştır." değerlendirmesinde bulundu.

İYİ Parti Grup Başkanvekili Dervişoğlu, Türkiye Cumhuriyeti'nin, kurulduğundan beri ekonomik savaş verdiğini, bu savaşın yeni olmadığını dile getirerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Siz milletçe verdiğimiz kalkınma mücadelesinde, milletimizin 20 yılını çaldınız. Lafa geldi mi 'ekonomide milli kurtuluş savaşı' diyorsunuz. Peki ne yaptınız? İnadınızla 128 milyar doları iç ederek Türkiye'yi bu savaşta cephanesiz bıraktınız. Milli kazanımlarımızı, özelleştirme kapsamında peşkeş çektiniz. Stratejik tesislerimizi yabancılara sattınız. Kurduğunuz düzenlerle israf bataklığı oluşturdunuz. Ülkenin kaynaklarını har vurup harman savurdunuz.

Ekonomik savaşlarda toprağı, tepeleri korumazsın. Ekonomik savaşta, göndere çektiğin bayrak Türk lirasıdır. Onu korursun. Çünkü o bayrak ne kadar yüksekteyse milletin refahı da o oranda yüksektir. Siz Türk lirasının değerini düşürerek milletimizi fakirleştirdiniz, aslında gönderdeki bayrağımızı indirdiniz. Hangi milli savaştan bahsediyorsunuz siz? Ülkeyi yabancılara teslim eden bizzat sizsiniz."

Cumhurbaşkanı Kararıyla Lütfi Elvan'ın Hazine ve Maliye Bakanlığı görevinden af talebinin kabulüne işaret eden Dervişoğlu, "Bu nasıl bir yönetim anlayışıdır ki sorumlu insanların şerefiyle istifa etmesine dahi izin vermiyor ve af dilenme ya da affedilme olarak tanımlanıyor?" diye sordu.

Dervişoğlu, yakın bir zaman içerisinde 3 Hazine ve Maliye Bakanı, 4 Merkez Bankası Başkanı, 3 Merkez Bankası Başkan Yardımcısı ve 2 Varlık Fonu Genel Müdürü değişikliği yapıldığını kaydederek, sözlerini şöyle tamamladı:

"Yaşanan bu değişiklikler göstermektedir ki hükümetin ekonomi yönetimi aklını kaybetmiştir. Her alanda attığı hesapsız ve maceraperest adımlarla ülkemizin başına bela olan bu iktidar, şimdi de ekonomi ilminin ve sosyolojik hayatın gerçekleriyle bağdaşmayan yeni bir model dayatması yapmaya kararlıdır. Anlaşılan odur ki bu iktidar gitmeden, bu büyük millet huzur bulamayacaktır. Bakan ve bürokrat değişiklikleri, gece yarısı kararnameleri çözüm değildir. Gerçek çözüm hemen seçimdir."

Editör: TE Bilisim