İSTANBUL - Özel sebeplerden dolayı birkaç gündür İstanbul'da olduğunu söyleyen Kültür ve Turizm eski Bakanı ve Bağımsız İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay, Başbakan ve Cumhurbaşkanı Adayı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçim kampanyasını dehşet içinde izlediğini belirterek, "Ben böyle topyüken milletin yarısını karşısına alacak şekilde tam duvara sırtını dayamış, bir kedi hırçınlığıyla milletin öbür yarısına bir saldırı hiç görmedim" diye konuştu.

"BÜTÜN TÜRKİYE YORGUN"

İşte Bağımsız İzmir Milletvekili Ertuğrul Günay'ın açıklamalarından satır araları: "Bütün Türkiye yorgun. Biz yıllarca daha barışan bir Türkiye, daha çalışan bir Türkiye, daha kaynaşan bir Türkiye, ayrımcılıkları yok eden bir Türkiye hayali kurduk ve doğrusu 2000'den sonra, 2010'a kadar da, 2011'e kadar da hatta bu hayali pekiştirecek olan bazı olaylar, bazı umut verici olaylar yaşadık. Elbette iş yapanın yanlış yapması kaçınılmaz. Eleştirilecek kişiler vardı ama genelde iyiye doğru gidiş olduğu kanısında toplumda yaygın bir kabul vardı. O yüzden de iktidar partisinin oyları 2002'de, 7'de, 11'de artarak geldi ama son kampanya da gösterdi ki, artık o seçmen kitlesi, İktidar'a destek veren seçmen kitlesi de artan seçmene rağmen desteğini arttırmıyor. Bir yorgunluk var, ki yerel yöneticilerin çoğunun başarısına rağmen. Yüzde 43'lere kadar çekildi 2014 30 Mart'ında bu destek." 

"TOPLUMU TOPARLAMASI GEREKEN ADAY ARKADAŞ, BU GERGİNLİĞİ KIŞKIRTIYOR"

"Şimdi de ben birkaç gündür İstanbul'dayım. Dinliyorum insanları. Herkeste bir yorgunluk var. Yani Türkiye kendi içinde ciddi tehlikeler, tehlike potansiyelleri taşıyan bir ülke. Bunları yeni yeni geride bırakıyorduk biz. Bölgemiz bir kan deryasına döndü. Bunun da bize yansımaları var. Üstelik bir Cumhurbaşkanı seçimi, güle oynaya, şenlikle Cumhur'un başını seçeceğiz nihayet. Şenlikli bir kampanya yapmak yerine inanılmaz biçimde gergin. En toplumu toparlaması gereken aday arkadaşımız, bu gerginliği kışkırtıyor. Bir yandan 76 milyonun adayı olmaktan söz ediyor, başkan olmaktan söz ediyor. Bir yandan HDP şöyle, CHP şöyle, MHP böyle falan diye sürekli onların tarihiyle, kültürüyle, siyasetiyle ilgili ağır şeyler söylüyor." 

"BAŞBAKAN, TÜRKİYE'Yİ KENDİ SİYASİ VE HUKUKİ KURTULUŞU İÇİN ATEŞ DERYASINA ÇEKİYOR"

"Benim sadece İktidar Partisi'ne karşı olanlarda değil, İktidar Partisi'nin yanında, yakınında olan çok tanıdığım var. Çok buruk, çok kırgın, çok mahsun, çok üzgün görüyorum yurttaşlarımı. Bu gidiş güzel bir gidiş değil. Sayın Başbakan yanlış bir yere doğru Türkiye'yi, kendi siyasi geleceği, kendi siyasi kurtuluşu için, siyasi ve hukuki kurtuluşu için daha açıkça söylemek gerekirse, Türkiye'yi bir ateş deryası içine çekiyor ki bundan bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olan, doğrusu herkes gibi bende çok kaygılıyım."

"SİYASİ PARTİLER BİRBİRİNİ AĞIR HASIM GÖRMEYE BAŞLADI"

"12 Eylül öncesinde ben siyasetin aktif içinde olan bir Türkiye Cumhuriyeti yurttaşıyım. Onun bir tuzak olduğunu yaşadık. İçinde ajanların olduğu, provakatörlerin olduğunu Türkiye'nin sağı ve solu öğrendi. Sağ ve sol gibi Türkiye toplumunun derinlerine işlemeyen ayrımcılık vardı o dönemde fakat şimdi herkes etnik kökenini öğrenir oldu, herkes inancını öğrenir oldu. Herkes inancıyla ilgili birbirini ya aşağılıyor, ya yukarıya çekmeye çalışıyor. Türkiye'de 40 tane etnik kökenin ismi söyleniyor. Türkiye'de siyasi partiler birbirini çok ağır hasım, özellikle İktidar eliyle çok ağır hasım göstermeye başladı. Herkes birbirinin tarihini kurcalamaya başladı. Bu doğru bir gidiş değil. Türkiye'nin son 30-40 yılını içinde delikanlılığını yaşamış biri olarak ben bu kadar siyasetin toplumu gerdiği, siyasetin toplumu düşmanlaştırdığı, siyasi rekabetin husumete, hasımlığa, düşmanlığa dönüştüğü bir dönemi hatırlamıyorum. Yani siyaset 12 Eylül öncesindeki bölünmelere birleştirici müdahaleler yapmaya çalışıyordu. Herkes o ayrımcılığın, o ayrılmanın çok yanlış, çok kötü olduğunu söylüyordu ama gücü yetmiyordu. Gücünün neden yetmediğini de sonra anladık biz. Türkiye'ye bir tuzak kurulmuş, Türkiye'de asayişi korusun diye umduğunuz insanlar aslında o tuzağın uygulayıcıları olmuşlar ama siyaset toplumu bu kadar bölmüyordu." 

"SEÇİM KAMPANYASINI DEHŞETLE İZLİYORUM"
"İNANILMAZ BİR BİÇİMDE BÖLÜCÜ, AYRDIMCI BİR DİL KULLANIYOR"
"BÖYLE SALDIRI GÖRMEDİM"

"Şimdi inanılmaz bir biçimde bölücü, ayrımcı bir dil kullanılıyor. Bir seçim kampanyası yaşanıyor, dehşetle izliyorum. Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyası. Siz sandıktan kaçla çıkarsanız çıkınız, 3 adaydan birisi. Seçildiği zaman biz O'na ceketimizi ilikleyip Sayın Cumhurbaşkanım demek durumundayız ama bunu haketmesi için de, bugün düşmanca terimler kullanmaması, o parti var ya, bu parti var ya, tarihleri şöyledir. Bunlar milletin düşmanıdır, bunlar dinin düşmanıdır, tarihin düşmanıdır gibi haksız nitelemeler yapmaması gerekir. Biz aynı geminin içindeyiz. Aynı tarihiz, aynı geleceğe doğru yürüyoruz diye tam tersine bu tabandaki bölünmeyi yukarıda birleştirmeye çalışması gerekirken, tam yukarıdan, en yukarıdan bu ayrımcılık yapılıyor. Bunu ilk defa görüyorum. Tarihte hiç kimseye haksızlık yapmayalım. Rahmetli Ecevit, rahmetli Erbakan, rahmetli Türkeş Allah selamet versin Sayın Demirel gergin siyaset yaptıkları dönemler oldu. Ama ben böyle topyüken milletin yarısını karşısına alacak şekilde tam duvara sırtını dayamış bir kedi hırçınlığıyla milletin öbür yarısına bir saldırı hiç görmedim."
Editör: TE Bilisim