ANKARA - Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, 301 maden işçisinin acılarının tazeliği nedeniyle bu zamana kadar sustuklarını belirterek, "Biz bu ülkede hiçbir gerilimin tarafı değiliz. Hiçbir gerilimin kaynağı değiliz. Şu anda medya yoluyla, sosyal medya yoluyla estirilen ırkçılığın, ayrımcılığın, şiddet çağrılarının içinde asla değiliz." dedi. Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:

"KAN TACİRLERİ KARŞISINDA SUSMAYACAĞIZ"

"301 şehidimizin acısı tazeyken sustuk. Yürekler yanarken sustuk. Şehitlerimiz üzerinden sokaklarda terör estirilirken sustuk. Kan kustuk, kızılcık şerbeti içtik dedik. Ama kimse kusura bakmasın, şımarıklık karşısında, had bilmezlik karşısında nefret suçları karşısında daha fazla susacak değiliz. Soma'yı bahane eden, vuran, kıran, tahrip eden, polise saldıran, yeni cinayetler işleyen kan tacirleri karşısında elbette susmayacağız." 

"ÖLMÜŞTÜR, GEÇMİŞTİR"

Gaz fişeği ile başından vurulduktan sonra 269 gün komada yaşam mücadelesi veren ve daha sonra hayatını kaybeden 15 yaşındaki Berkin Elvan hakkında da konuşan Başbakan Erdoğan, "Ölmüştür, geçmiştir" dedi. 

Erdoğan sözlerini şöyle sürdürdü:  

"Neymiş Berkin Elvan'ı anmak için okulda törenler düzenleyeceklermiş. Şu hale bak ya? Yani biz bu ülkede, kusura bakmayın her ölüm hadisesinde bir tören mi düzenleyeceğiz? O zaman bütün işleri bırakalım, törenlere bakalım. Ölmüştür geçmiştir ama Kılıçdaroğlu'na göre bu tabi ekmek almaya giderken ölen bir gencimiz veya çocuğumuz. Dürüst ol dürüst. Kimi aldatıyorsun? Gerçek ortada. Herşey ortada. Resimlerle, kayıtlarla herşey ortada ama o evladı, o yavruyu aldatanlar da ortada. Bakın dün ölüm yıldönümüymüş, ölüm yıldönümü de değil. Olayların olduğu yıldönümü. Bunu gerekçe tuttular. Ne yaptılar? Orayı adete terörize ettiler. Molotof kokteylleriyle, maskelerle, herşeyiyle, havai fişekler, bütün bunlarla saldırdılar." 

"POLİS ELİ KOLU BAĞLI MI DURACAK? NASIL SABREDİYORLAR?"

Görev araçlarının içerisinde atılan molotof kokteyllerinden yanarak yaralanan polisler olduğunu da söyleyen Başbakan Erdoğan, "Polis aracının içinde polislerimiz yanmaya başladı. Hiç gazetelerde bir haber duydunuz mu? Onu ananları hiç gördünüz mü? Bunlara karşı polis eli kolu bağlı mı duracak? Nasıl sabrediyorlar ben bunları anlayamıyorum." dediği konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bakın bir tane molotof kokteyli polis aracının içine düştü ve polis aracının içinde polislerimiz yanmaya başladı. Kendilerini zor dışarı attılar. Nitekim, kolları vücudunun bazı yerleri yandı şu anda onlar da Okmeydanı SSK Hastanesi'nde bakımdalar. Arkadan gelen diğer bir polis aracı, orada olaya müdahale etme noktasına gitti. Onları da yakıyorlar. Düşünebiliyor musunuz bütün bu araçların üzerine bu teröristler çıkarak orada o camları kırmaya, aracın camlarını kırmaya çalışıyorlar. Şimdi Allah aşkına yani bütün bunlara karşı polis eli kolu bağlı mı duracak? Birşey yapmayacak mı? Nasıl sabrediyorlar ben bunları anlayamıyorum. Ama hiçbir medya grubu hala kalkıp da burada yaralanan polislerin durumu ne olacak, geçenlerde bir kızımın Güneydoğu'da yine böyle bir polis aracının içerisinde yandı, hala yoğun bakımda yatıyor. Şuuru kapalıydı şu anda açık mı bilmiyorum. Kendini camı kırarak dışarıya zor attı bu kardeşimiz. Ama ondan hiç gazetelerde bir haber duydunuz mu? O'nu ananları hiç gördünüz mü, duydunuz mu? Bunları bu ülkede sorumluluk mevkinde olan bizler konuşmayacak da kim konuşacak? Biz terörize olmuş olanları mı konuşalım? Ellerinde molotof kokteylleriyle, havai fişekleriyle polisine, esnafına cam çerçeve saldıranları mı savunacağız, onları mı konuşacağız?" 

"POLİSE KÜFREDEN MİLLETVEKİLLERİ GÖRDÜK"

Ana Muhalefet Partisi'nin bunları savunduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "Kusura bakmasınlar. Biz onların yanında yer alamayacağız. Biz gerçek anlamda mağdur, mazlum halkımızın yanında yer alacağız. İkide bir, işte dün de yine o malum bir milletvekili vardır bunların. Tunceli milletvekili, gene gitmiş Okmeydanı SSK Hastanesi'nde orayı nasıl terörize ederiz, onun gayreti içinde. Bir diğeri bakıyorsunuz İstanbul'dan kalkıyor, Manisa'ya gidiyor, O da orayı terörize etmenin derdi içinde. Geçen yıl gezi olaylarında Ankara'da Kızılay'da afedersin polise küfreden milletvekillerini gördük. Ne milletvekili ya? Benim milletvekilim, bir defa halkını tam manasıyla adil ve dürüst bir şekilde temsil edecek. Kendi polisine küfrederek, hakaret ederek değil. Ama bu Genel Başkan kalkıp siz ne yapıyorsunuz dediği yok. Kalkıp bunlara yönelik herhangi bir disiplin kurulunda bir uygulaması yok. Biz 301 şehidimizin acısı tazeyken yine söylüyorum sustuk. Yürekler yanarken biz sustuk. İşte bakın, aynen bu mantık, bu anlayış, şu anda yarın Almanya'ya yapacağım ziyaret öncesinde son derece manidan şekilde, orada da sokakların karıştırılmasına bazı mezhep mensuplarının tahrik edilmesine, büyükşehirlerde kendilerine göre hazır kıtaların terör estirmesine gayret ediyorlar Türkiye'de. Biz bunlara seyirci kalmayız. Bazıları da, Başbakanım Almanya'ya gitmezseniz iyi olur, gitmeyin. Kusura bakmasınlar, biz gideriz. Bize o aklı verenler onu kendilerine saklasınlar. Biz Türkiye'nin Başbakanı'ysak, benim orada 3 milyon vatandaşım varsa biz oraya gideriz. İnşallah yarın gideceğiz ve 15 bin kişilik o kapalı spor salonunda halkımızla bir olacağız."

"MAŞALAR TARAFINDAN SALDIRILAR DİRİ TUTULMAYA ÇALIŞILIYOR" 
"BU SALDIRILARDAN CHP'YE, MHP'YE, HDP'YE EKMEK ÇIKMAZ"

"Güçlenen Türkiye'den, güçlenen ekonomiden rahatsızlık duyanların içerideki maşalarını devreye aldıklarını söylüyoruz. Çözüm Süreci'nin, Milli Birlik ve Kradeşlik Projesi'nin, kandan beslenenleri rahatsız ettiğini söylüyoruz. Mısır'da olanları, Ukrayna'da olanları örnek gösteriyoruz. Bütün bunlar olurken, içeride ve dışarıda ne yazık ki maşalar tarafından taşeronlar tarafından çeşitli bahanelerle saldırılar diri tutulmaya çalışılıyor. Bu saldırıların şahsıma yönelik olduğunu düşünenler varsa, büyük bir yanılgı içindedirler. Bu saldırıların arkadaşlarıma, hükümetimize, partimize, sadece partimize oy verenlere yönelik olarak olduğuna inananlar varsa büyük bir yanılgının içindeler. Bütün bu saldırılar artık tartışmasız şekilde görüyoruz ki, bu milletin huzuruna, istiklaline, istikbaline yönelik saldırılardır. Bu saldırılar Türkiye Cumhuriyeti'ni, 77 milyonu hedef alan saldırılardır. Bu saldırılardan, bu sokak eylemlerinden ne CHP'ye, ne MHP'ye, ne HDP'ye ekmek çıkmaz. Bu saldırılardan siyasi ideolojik, örgütsel çıkar sağlamaya çalışan hiç kimse rant devşiremez. Biz çeşitli bahanelerin, çeşitli provakasyonların arkasına sığınılıp yapılan bu saldırılara karşı dimdik durmaya devam edeceğiz. Milletimin büyük çoğunluğu bu saldırıların muhtevasını gördü. 30 Mart'ta söyleyeceğini söyledi." 

"KAN DAMLAYAN EKRANLAR"

"Ancak bu saldırıların, sokak eylemlerinin masum olduğuna inanan kesimler varsa onların da gözlerini açmaları en büyük temennimiz. Hergün okudukları o kışkırtıcı gazetelerin arkasında kimlerin olduğuna lütfen baksınlar. Ekranlarından kan damlayan, öfke, nefret akan o televizyonların arkasında kimlerin olduğunu lütfen bir araştırsınlar. Sokakları tahrik etmeye çalışan o sahte twit hesaplarının nerelerden yönetildiğini nereden beslendiğini lütfen görsünler. Gerilimin tarafı olmayacak, gerilimin kaynağı hiç olmayacağız. Gerilim üretmek isteyenler karşısında da herkes bilsin ki, boynumuzu eğmeyeceğiz. Biz hep demokrasiden taraf olduk, bugün de demokrasiden tarafız. Biz her zaman hukukun üstünlüğünü savunduk, bugün de hukukun üstünlüğünü savunuyoruz. Biz Meclis'e inandık, biz sandığa, Milli İrade'ye inandık. Bizi kimin nasıl gösterdiğine, manşetlere nasıl çektiğine, hakkımızda nasıl algı operasyonları yaptığına bakmayız. Bakmıyoruz. Bizim ömüzüm neyse şeklimiz de odur." 

Başbakan Erdoğan sözlerini öyle tamamladı:

"Yalancının mumu, yatsıya kadar yanar. Türkiye'de basın özgürlüğü yok diyenleri bizzat nefret suçu işleyen gazeteciler yalanlıyor. Türkiye'de özgürlük yok diyenleri bizzat sokağa çıkıp cam çerçeve kıran şımarıklar yalanlıyor. Türkiye'de dikta rejimi var diyenleri bizzat özgürce attığı iftiralar, yaptıkları provakasyonlar yalanlıyor." 
Editör: TE Bilisim