ORDU - İstanbul Sabiha Gökçen Havaalanı'ndan özel uçak 'Ana' ile Samsun Çarşamba Havaalanı'na gelen Erdoğan'a eşi Emine Erdoğan, kızı Sümeyye Erdoğan, Gümrük ve Ticaret Bakanı Hayati Yazıcı, Ak Parti İzmir Milletvekili ve Genel Başkan Başdanışmanı Binali Yıldırım ve Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş da eşlik etti. Samsun'dan Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Ak Parti Grup Başkanvekili ve Giresun Milletvekili Nurettin Canikli, Ordu milletvekilleri Mustafa Hamarat, İhsan Şener, Fatih Han Ünal, Ankara Milletvekili Cevdet Erdön, Antalya Milletvekili Hüseyin Samani, Giresun Milletvekili Mehmet Geldi, Ak Parti MKYK Üyesi Mazhar Bağlı'nın da katılımıyla helikopterle Ordu 19 Eylül Stadyumu'na gelen Erdoğan'ı Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu, Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, İl Başkanı Hüseyin Akyol, eski bakanlardan 21, 21, 23. Dönem Ordu milletvekili Mehmet Hilmi Güler, 21, 22, 23. Dönem Ordu milletvekili Eyüp Fatsa, 23. Dönem Ordu milletvekili Ayhan Yılmaz ve Hamit Taşçı ile diğer ilgililer karşıladı. 

"30 MART İÇİN ORDULULARA TEŞEKKÜRLE BAŞLADI"

Erdoğan'dan önce kürsüye gelen Ak Parti İl Başkanı Hüseyin Akyol ve Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz birer konuşma yaptı. Daha sonra kürsüye aynı zamanda Ordulu olan Ak Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan Kurtulmuş geldi. Kurtulmuş'un da konuşmasının ardından sahneye Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, eşi Emine Erdoğan'la birlikte çıkarak Cumhuriyet Meydanı'nda toplanan partilileri selamladı. Erdoğan'ın Ordu Mitingi'ndeki ilk sözleri, "Ordu. Seni gönülden selamlıyorum Ordu. Seni hasretle, muhabbetle selamlıyorum Ordu. Bugün yine çok farklısın, bugün yine tarih yazıyorsun Ordu. Rabbim sizlerden razı olsun. Rabbim uhuvetimizi, muhabbetimizi daim eylesin. Rabbim, şu mübarek Ramazan ayında kardeşliğimizi muhafaza eylesin, dualarımızı kabul eylesin" oldu.

İşte Erdoğan'ın mitinginde yaptığı konuşmanın tamamı: 

"ORDU KARADENİZ GİBİ KÜKREDİ"

"Kardeşlerim, 8 ay önce Ordu'ya geldik. Ordu muhteşemdi. 4 ay önce, 24 Mart'ta Ordu'ya geldik. Ordu yine muhteşemdi. O gün ne dedik? Maşallah Ordu, Karadeniz gibi kükrüyor dedik. Ordu, tıpkı dereleri gibi gürül gürül çağlıyor dedik. Ordu, tarih yazmaya hazırlanıyor dedik. 30 Mart'ta Ordu kükredi mi? 30 Mart'ta Ordu çağladı mı? 30 Mart'ta Ordu tarih yazdı mı? Allah sizlerden razı olsun. Yüzde 54 oy oranıyla Ordu büyükşehir belediye başkanlığına adayımızı taşıdığınız için Rabbim hepinizden razı olsun. Büyükşehir Ordu büyük karar verdi. Ordu, 20'de 20 yaptı. Fire yok! Firesiz, maşallah. İnşallah biz de bugüne kadar Ordu'ya mahçup olmadık. Bu yeni süreçte de mahçup olmayacağız, hiç endişe etmeyin. Ordu'da yine çok çalışacağız. Ordu'da kapı kapı dolaşacağız. Bakın 2011 seçimlerinde, hatırlayın Ordu bize yüzde 60 oy oranıyla destek vermişti. Yüzde 60. Şimdi Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde ben inanıyorum ki, Ordu bu yüzde 60'ın da üzerine çıkacak." 

"CHP, MHP, DSP, SP, BBP'LİLER DE BİZE OY VERECEK, İNANIYORUM"

"Ordu'da sadece Ak Parti'ye gönül verenler bize oy vermeyecek, ben buna inanıyorum. CHP'ye gönül veren kardeşlerim de bize oy verecek, buna da inanıyorum. MHP'ye gönül veren kardeşlerim de bize oy verecek, buna da inanıyorum. DSP, Saadet Partisi'ne, Büyük Birlik Partisi'ne buralara oy veren kardeşlerim de bize oy verecek buna da inanıyorum. Ordu inşallah yeni Türkiye diyecek. Ordu'dan dayatmayla milletin önüne koyulan adaylara oy yok, ben bunu biliyorum. Şimdi soruyorum. Ordu, yeni Türkiye'ye evet mi Ordu? Büyük Türkiye'ye evet mi Ordu? Güçlü Türkiye'ye evet mi Ordu? 2023 hedeflerine evet mi Ordu? Eski Türkiye'nin kapılarını kapatıyor muyuz Ordu? Yeni Türkiye'nin kapılarını açıyor muyuz Ordu?"
 
"TÜRKİYE GENELİNDE BU İŞ BİTTİ"

"Milletin adayını Cumhurbaşkanlığına taşıyor muyuz Ordu? Kim o aday? Kim? Maşallah, Ordu'da evelallah bu iş bitmiştir. Ordu tamam inşallah diyor. Bakın, Türkiye genelinde zaten bu iş bitti. Türkiye genelinde 10 Ağustos'un rengi zaten belli. Yaptırdığımız araştırmalar, yoklamalar 10 Ağustos'ta kimin iş başına geleceğini zaten ifade ediyor. Bunu kendileri de biliyor. Kardeşlerim evet, sağolasınız. Çankaya milletindir, milletin olacak. Şimdi soruyorum? Bize yüzde 51 yeter mi? Biz milletimizden çok daha güçlü bir destek bekliyoruz. İnanıyorum ki CHP'li, MHP'li vesaire. Kardeşlerimizin partilerinin dayatma adaylarına güçlü bir tepki vermelerini bekliyoruz." 

"CHP, MHP İÇİNDEN BİR İSİM BULAMADI MI?"

"Allah aşkına soruyorum. CHP içinden bir tane Cumhurbaşkanı adayı olacak bir tane isim bulamadılar mı? Kılıçdaroğlu çıkıyor, Cumhurbaşkanı'nda aranan vasıflar diyor. Ya bu vasıflarda bir tane adamın yok muydu, niye çıkarmadın? Secaat arz ederken sirkatin söylüyor. Peki bu vasıflar sende yok mu? Sen niye çıkmıyorsun? Yok. Kendini tanımlıyon. Ben buyum diyor. Öbür tarafta MHP. Koskoca MHP teşkilatı içinde Cumhurbaşkanlığına aday olacak bir tek kişi çıkaramadılar mı? Evet çıkaramadılar. Çünkü bunlar talimatı seçmenlerden almazlar. Bunlar talimatı teşkilatından almazlar. Bunlar talimatı başka odaklardan, başka çevrelerden alırlar. Bunlara bir aday dayattılar. CHP, MHP yönetimi boyunlarını büktüler, bu adayı kabul ettiler. Şimdi ne diyor CHP genel müdürü? Tıpış tıpış gideceksiniz, bu adaya oy vereceksiniz diyor. Kendisi yanına da, Bahçeli'yi alarak tıpış tıpış gider, O adaya oy verir ama bu seçmene bu dayatmayı yapamaz. Seçmen bu dayatmaya rıza göstermez." 

"10 AĞUSTOS'TA AĞIR YENİLGİ ALACAKLAR, KOLTUKLARINDA OTURAMAYACAKLAR"

"Bakın göreceksiniz. 10 Ağustos'ta CHP ve MHP birkez daha ağır yenilgi alacaklar ama bu sefer yüzsüzlük yapıp o koltuklarında oturamayacaklar. CHP'nin hem yönetimi rahatsız, hem tabanı rahatsız. MHP'nin hem yönetimi rahatsız, hem tabanı rahatsız. Bun iki genel başkan her seçimde ne yapıyor? Partilerinin ilkelerini ayaklar altına alıyorlar. Partilerinin iradesini ayaklar altına alıyorlar. Dayatmalara boyun eğiyorlar. Pensilvanya gibi ihanet şebekelerinin dizinin dibinde oturuyorlar. Her türlü iftiraya, her türlü yalana, hakarete çanak tutuyorlar. Bütün bunları yaptıkları halde her seçimde kaybediyorlar. Ben ne dedim burada? Geldim size dedim ki. Kardeşlerim, 30 Mart'ta eğer Ak Parti birinci parti olmazsa, ben istifa edeceğim dedim. Dedim mi? Dedim. Peki dedim Kılıçdaroğlu birinci parti olamazsa istifa edecek mi? Bahçeli olamazsa istifa edecek mi?" 

"BU MİLLET PENSİLVANYA PARTİLERİNE SANDIKTA GEREKENİ SÖYLEYECEK"

"Kardeşlerim, bak her zaman vagon olduklarını biliyorlar ve bunların bu ülkede iktidar olmak gibi zaten bir dertleri yok. Hani halk arasında güzel bir ifade var. Makaram sarı bağlar, kız oynar, gelin ağlar. Bunların durumu bu. Şimdi bunlara gereken dersi 10 Ağustos'ta bu defa çok farklı bir şekilde vereceğiz. İnşallah 10 Ağustos'ta yeni Türkiye kuruluyor. Muhalefet kendini yenilemek zorunda. CHP ve MHP'nin tabanı inşallah dayatmalara boyun eğen partilerini yenileyecekler. Bunlar milleti her zaman koyun yerine koydular. Ne dediler? Bidon kafalı dediler. Ne dediler? Karnını kaşıyan adam dediler. Şu anda kendi seçmenlerini de koyun yerine koyuyorlar. Bu millet ne yapacağını çok iyi bilir. Bu millet sandıkta ne söyleyeceğini çok iyi bilir. İnşallah 10 Ağustos'ta bu Pensilvanya partilerine CHP'ye, MHP'ye, onların yanındaki irili ifaklı partilere milletim gerekeni sandıkta söyleyecektir." 

"IRKÇI GEZİ OLAYLARINA SAHİP ÇIKMANIN BEDELİNİ GÖRECEKSİNİZ"

"Kardeşlerim, bakın bir de HDP var. Bu HDP'nin adayı ne yapmış? Aday belirleme sürecinde CHP'yle görüşmüş. CHP'nin uygun aday çıkarması durumunda birlikte hareket edebileceklerini söylemiş. Bu CHP doğuda, güney doğuda on yıllar boyunca benim Kürt kardeşlerime zulüm etti ama bu HDP çıkıyor, o zalimle işbirliği arayışlarına giriyor. CHP ile ittifak yapamayınca da kedisi aday oluyor. Göreceksiniz, benim doğulu, güneydoğulu kardeşlerim de bu adaya gereken dersi vereceklerdir. HDP'nin adayı CHP ile ittifak arayışlarına girmenin, ırkçı Gezi olaylarına sahip çıkmanın bedelini göreceksiniz sandıkta ödeyecek. Şimdi rahatsız olmuşlar, bana saldırıyor, hakaret ediyorlar. Niye biliyormusunuz? Dedim ya, dedim ya tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bunları rahatsız ediyor. Niye? Biz tek Millet derken ne diyoruz? Bu ülkede, bu ülkede, Türküyle, Kürdüyle, Lazıyla, Çerkeziyle, Gürcüsüyle, Abhazasıyla, Boşnağıyla, Arnavutuyla, Romanıyla biz yaradılanı yaradandan ötürü seviyoruz. Tek millet, kardeşlerim sizin etnik yapınız bu olabilir ama biz Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı altında tek milletiz. Tek millet. İki, tek bayrak. bu bayrağa alternatif bayrak olamaz. Rengi şehidimizin kanı, hilal bağımsızlığımızın ifadesi, yıldız şehidimizin simgesi."

"SİZİN PARLAMENTODA NE İŞİNİZ VAR?" 

"Bu HDP'lileri bu bayrağımıza alternatif çıkaramazsınız. Bir kongrede Türk Bayrağı'nı oraya asmaktan kaçınan HDP'lilere seslendim. Sizin parlamentoda ne işiniz var ya? Türk Bayrağı'nı kongresine asamayanların bu parlamentoda ne işi var? Bu parlamento Türkiye Cumhuriyeti'nin parlamentosu ya! Beyler rahatsız olmuşlar. Sağda solda verip veriştiriyorlarmış. Kesenizde ne varsa söyleyin, bu millet hiç bir zaman sizi affetmez. Bizim millet anlayışımızı, bizim bayrak anlayışımızı, kimsin sen ya? Sorgulamaya kalkıyorsun. Ve tek vatan diyoruz. 780 bin kilometre kareyle tek vatan. Kendilerine göre bakıyorsunuz, ameliyat, operasyon asla ve asla bu ülkede bu yola tevessül edenler bunun bedelini çok ağır öderler."

"DİREKLERE TIRMANANLAR BUNUN BEDELİNİ AĞIR ÖDER" 

"İşte bayrak direklerine tırmananlar vardı. Şimdi direklerden iniyorlar mı? İniyorlar. Devam ederlerse, inmeye devam edecekler. Bunun bedelini ağır öderler. Çünkü bu bayrak, hiçbir zaman yere inmedi, inmeyecek. Mahsun olmayacak. Bunun bedelini ağır öderler. Şimdi de 780 bin kilometrede, batı neyse, doğu, güneydoğu da o. Kuzey neyse, güney de o. Biz 780 bin kilometre karenin tamamına aynı gözle bakıyoruz. Hakkari'ye havalimanı yapacağız, adamlar havalimanı yaptırmıyor ya. Müteahhit firmaları tehdit ediyorlar. Biri gidiyor, biri geliyor ama buna rağmen yapıyoruz, yapacağız. Çünkü biz onlara biz havaalanı yapmıyoruz, Türkiye Cumhuriyeti'nin vatan topraklarına yapıyoruz. Vatandaşlarına yapıyoruz. Iğdır'da havalimanı var mı? Var. Kars'ta var mı? Var. Ağrı'da var mı? Var. Bunları hep biz yaptık. Kars'ta hepsinde biz yaptık. Çünkü niye, istiyoruz ki, benim vatandaşım artık otobüslerle aynı fiyatla uçakla gidebilsin. Hamdolsun ona yakın fiyatlarla şu anda gidiyor. 26 tane havaalanımız vardı, şimdi 52 tane havaalanımız var." 

"ORDU-GİRESUN HAVALİMANI YAPILIYOR"

"İşte bak şimdi Ordu-Giresun havaalanı da yapılıyor. Dünya'da dördüncü burası. Denizin üzerine yapılan havaalanı olarak burası dördüncü. İnşallah senede 3 milyon yolcu kapasiteli bir havalimanı. Bak nereden nereye geldik. İstersen Çarşamba'yı kullan. İstersen Ordu-Giresun Havalimanı'nı kullan, istersen Trabzon'u kullan. Nereyi kullanırsan kullan. Alternatifler çoğaldı. Benim vatandaşıma bu yakışmaz mı ya? Bu topraklara bu yakışmaz mı ya? Şimdi çıkmış, adayın bir tanesi ne diyor. Benim görevim diyor o işlerle uğraşmak değil diyor." 

"MİLLET SAKSI, VAZO SEÇMİYOR, KENDİ BAŞKANINI SEÇİYOR"

"Ya bu millet 10 Ağustos'ta Çankaya'ya saksı seçmiyor. Vazo seçmiyor ya. Kendi başkanını seçiyor, başkanını. Bu devletin başı, bu devletin başı olmanın yanında başkomutan. Aynı zamanda yürütmeye istediği zaman müdahale edebilecek. Anayasa'nın verdiği yetkiler var, bu yetkileri kullanacak ama hayatında en ufak bir mesuliyet almamış kişilerden bu ülkeye Cumhurbaşkanı olur mu ya? Bunların hayatı monşer olarak geçmiş. Yok şunu yaptım diyor, yok bunu yaptı. Ya yaptığın hiçbir şey yok ya. Kardeşlerim, sırtında yumurta küfesi taşımayanlardan birşey olmaz. Damdan düşmedikleri sürece bunlardan birşey olmaz. Biz damdan düştük, biz bu toprakları eşeleye eşeleye geldik. Ömrümüz 40 yıl siyasette geçti. İşte İstanbul'a Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Ordulu kardeşlerim İstanbul'u iyi bilirler. 90'lı yıllardaki susuz İstanbul'u iyi bilirler. Çöp dağlarının yükseldiği İstanbul'u bilirler. Hava kirliliğinin olduğu İstanbul'u bilirler. Biz belediye başkanı olduktan sonra susuzluk kaldı mı? Çöp dağları kaldı mı? Hava kirliliği kaldı mı? İşimiz bu, dertliyiz, dertli. Millete sevdalıyız, sevdalı. Bizim farkımız bu." 

"TERÖR DEVLETİ İSRAİL GAZZE'YE SALDIRDI"

"Sevgili kardeşlerim, sevgili Ordulular. şu mübarek Ramazan günlerinde dertliyiz, mahsunuz. Filistin'den malesef içimizi acıtan haberler alıyoruz. Terör devleti İsrail, birkez daha Gazze'ye saldırdı. Bir kez daha masum çocukları, plajda oynayan çocukları vurdu. Masum kadınları, masum insanları katletmeye başladı. Bunların gözleri o kadar dönmüş ki, bir İsrail kadın milletvekili çıktı bütün Filistinli anneler ölmeli dedi. Sen ne biçim kadınsın ya? Kardeşlerim, kadın hakları derneklerinden ses çıkıyor mu? Çıkmadı. Niye çıkmıyor? Çünkü aynı zihniyetin mensupları bunlar. Bunlar analığa da karşı olanlar biliyormusunuz? Ben her zaman söylüyorum ya, annelik bambaşka kutsiyeti olan bir makamdır. İstanbul'da bir toplantıda bir bayan çıktı, ikide bir dedi anne, anne, anne diyorsunuz dedi. Niye kadın demiyorsunuz dedi? Ben o yüce makamı konuşuyorum dedim. Kadın için en önemli makam analıktır dedim. Bizim değerlerimizde cennet annelerin ayakları altında. Babaların değil. Ve hep hayatımda anacığımın ayağının altını öpe öpe büyüdüm. O öptürmezdi, ama ben sarılır öperdim. Niye? Anacağım çekme ayağını derdim, orada cennetin kokusu var. Böyle yetiştim ama bu makamın kıymetini bilmeyenler var, anlamayanlar var. Varsın anlamasınlar. İşte bu kadın, bunu bilmez ama biz biliriz." 

"AMERİKALILAR SİZE NE?"

"Şimdi bir tişört yaptırmışlar, üzerinde hamile çarşaflı bir müslüman kadının resmi var. Altında ne yazıyor biliyormusunuz? Bir atış, iki vuruş. Yani müslüman kadının karnına ateş et, bir kurşunla iki can al diye tişört yaptırmışlar. Bunların insanlıktan nasibi yok! Bu adiliktir! Bu alçaklıktır! Bu namussuzluktur! İnsanlık adına nefret ediyorum! Lanet ediyorum! Bunlarda vicdan, izzet, haysiyet yok! Sabah akşam Hitler'e söverler ama şu anda barbarlıkta Hitler'i dahi geçtiler. Amerikalıların bazıları Sayın Başbakan diyor, niye böyle Hitler'le bir benzetme yapıyor diyor. Size ne? Size ne? Sen Amerikasın ya Hitler'den sana ne? Senin ne alakan var? Yani bu insanlar öldürülecek, sen koskoca Amerika adaleti arayacağın yerde, kalkacaksın hala İsrail'i savunma hakkı var. Ne savunması? Orantısız güç kullanıyor. Soruyorum kaç tane İsrailli öldü şu ana kadar? Bir kişi. Peki kaç tane Gazze'li öldü? Üçyüzü aştı. Hani neyin savunmasını kullanıyor? Atom bombasına varıncaya kadar herşey bu İsrail'de var. Uçak dersen uçak, füze dersen füze, hepsi var. Ama ne diyor? Ey Filistinli senin silahın olmayacak diyor. O neyle kendini savunacak? Onun için diyor tünelleri diyor bombalayarak kaldıracağız. Böyle adaleti olmayan bir dünya olur mu ya? Onun için Orhan Baba'ya diyorum ki, diyor ya batsın bu dünya. Ne için söylüyor? İşte adaleti olmayan bir dünya için söylüyor batsın bu dünya." 

"İSRAİL MEŞREBİNİN GEREĞİNİ YAPIYOR"

"İsrail, meşrebenin gereğini yapıyor fakat ben vatandaşlarıma sesleniyorum. Vatandaşımız olan Türkiye'deki Musevilere yönelik herhangi bir tavrı ben doğru bulmuyorum. Bütün bunlara rağmen. Niye? Onlar bu ülkenin vatandaşıdır. Bu ülkenin vatandaşı olmaları hasabiyle onlar şu anda bizim güvencemiz altındadır. Bizim hedefimiz, İsrail'in zalim yönetimidir, terör estiren yönetimidir. Biz onu hedef alarak konuşmalıyız, onu hedef alarak uluslararası çalışmalarımızı yönetmeliyiz. Ve İsrail halkını kendi yönetimine karşı tavır almaya davet etmeliyiz. Bundan daha da acısı, bu vahşet, bu barbarlık karşısında batı susuyor. Amerika susuyor. Medeni olduğunu söyleyen dünya susuyor. Özellikle de içim kan ağlayarak söylüyorum. İslam ülkelerinin çoğu susuyor. Hatta bunların bir kısmı, susmanın ötesinde bu insanlık suçuna destek veriyor. Biz konuşunca, biz sesimizi yükseltince de bu susanlar, zalime destek verenler rahatsız oluyor."

"EKMEL DE RAHATSIZ OLUYOR"

"Ekmel de rahatsız oluyormuş. Bayramdan sonra sesini yükseltecekmiş. Sesi fazla yükselmezmiş ama yükseltecekmiş. Geç kaldın Ekmel. Hadi sesini bir an önce yükselt. Tayyip Erdoğan, yirmisinde neyse, altmışında da o. Yirmisinde de böyle konuşuyordum, bugün de böyle konuşuyorum. Dün başka bugün başka değil. Ben sanal değilim, olduğum gibiyim ama bizim de susmamızı, bizim de zulme rıza göstermemizi bekleyenler varsa boşuna bekliyor. Yumuşak başlı isem kim dedi uysal koyunum. Kesilir belki fakat çekmeye gelmez boyunum. Kanayan bir yara gördüm mü yanar ta ciğerim. Onu dindirmek için kamçı yerim, çifte yerim. Adam aldırma da geç git diyemem, aldırırım, çiğnerim, çiğnenirim, hakkı tutar kaldırırım. Zalimin hasmıyım amma  irticaın şu sizin lehçede manası bu mu? Biz vicdanlara seslendikçe bunlar ciddi şekilde rahatsız oluyorlar. Bakın önceki gece İsrail kara harekatını başlatınca TBMM'de dört parti ortak bir bildiri yayınladı. Son derece güzel bir gelişme. Takdirle karşıladık ama parti yönetimlerine baktığınızda Meclis'teki o cesareti göremiyorsunuz. Hatta CHP'nin getirdiği teklif çok manidar. İsrail'in savunma hakkı var. Teklifi böyle yapıyor. Ne demek ya? Ne demek? Mağdur durumda olan Gazze, mazlum durumda olan Gazze. Bu ifadeyle metni teklif ediyor, kabul edilmedi tabi o ayrı mesele. Dikkat edin ne yapıyorlar, yarım ağızla Gazze'ye destek veriyormuş gibi yapıyor, ardından Hükümet'e, bize veryansın ediyorlar. Bir cümle Gazze için söylüyorlar, on cümle ile Hükümet'i eleştiriyorlar. Çünkü bunlar İsrail'e ses çıkaramazlar. Bu CHP tarihi boyunca İsrail'in yanında yer almış, İsrail politikalarını desteklemiştir. Bugün de aynısını yapıyor. Niye? Korkuyorlar. Bunlarda büyük bir devletin refleksini gösterecek cesaret yok."

"İSRAİL'E LAF SÖYLEYEMİYORLAR"

"Korktukları için İsrail'e bir çift söz söyleyemiyor. Ak Parti'ye, Ak Parti Hükümeti'ne saldırıyor. Aynısını bunların Pensilvanya'daki akıl hocası da yapıyor. O da aynı. İsrailli çocuklara ağlıyordu, İsrailli çocuklar için taziye yayınlıyordu ya. Mavi Marmara'nın Gazze'ye gidişini eliştiriyordu? Kim? O Pensilvanya'daki zat. Ne dedi? Otoriteden izin almalıydılar dedi. Kim otorite? Otorite biziz. Bizden izin aldı ama onlar onu düşünerek söylemedi. Ya? İsrail'den izin alacak. Şimdi ne yapıyor? Gazzeli çocuklar için ağladığını duydunuz mu? Gördünüz mü? Gazzeli çocuklar için taziye yayınladığını duydunuz mu?"

"İPİNİ TUTAN EFENDİSİNİ ELEŞTİREMEZ" 

"İsrail'i eleştirdiğini gördünüz mü? Yapamaz. İpini tutan efendisini eleştiremez. Onun medyası da İsrail için Gazze için hiçbir şey söylemiyor. Hükümet'e saldırarak sıvışmaya çalışıyor. Bu ihanet, benim Ordulu kardeşimin gözünden kaçmaz. Milletim bu ihaneti affetmedi, affetmez. Biz Ortadoğu'da her zaman barış istedik. Huzur istedik ve bunun mücadelesini verdik. Ortadoğu'da hem kardeş kavgasını bitirmenin, hem de İsrail zulmünün sona erdirilmesinin mücadelesini verdik. Büyük devlet, susan, oturan, oturduğu yerden hadiseleri izleyen devlet değildir. Büyük devlet, olaylara müdahil olan, arabulucu olan, barış için mücadele eden devlettir. Bakın ben bu gece sahurda eve gittim. Dışişleri Bakanım, tüm ekiplerimiz beraber sürekli değişik ülkelerle telefon görüşmelerimizi yaptık. Ne yapabiliriz? Ne gibi adımlar atabiliriz? Dün öyle, evvelsi gün öyle. Sürekli telefon diplomasisi. Bugün özel temsilcimi aynı şekilde ilgili ülkelere gönderdim. Neden? Acaba biz ne yapabiliriz? Türkiye'yi bu ateşin içine atmayacak ama bu ateşin sönmesi için, yaraların sarılması için elimizden ne geliyorsa onu yapacağız. Şu anda insani yardımlar olarak Kızılay'ımızda Gazze'deyiz. TİKA'mızla Gazze'deyiz. Onlara birşeyler yapalım. Bunun gayreti içindeyiz ve utanmadan, sıkılmadan çıkıyorlar, ne diyorlar? Türkiye ve Katar ateşkesi engelledi diyorlar. Ya biz ateşkes için gayret ediyoruz, gayret ediyoruz da 2012'de de ateşkes yapıldı. Mısır'ın öncülüğünde yapıldı ama İsrail ateşkese uymadı. Şu anda olay Batı Şeria'da başladı. Gazze, herhangi birşey atmadı ki, havan topu, herhangi birşey atmadı ki ama İsrail bahane uyduruyordu. Neydi hedefi? Hamas'la El Fetih birleşti ya, ortak Hükümet kurdular ya, şimdi bu Hükümet'i yıkmak istiyor. Derdi o. Onun için bu adımı attılar. Çünkü müslümanın, müslümanla birleşmesini istemiyorlar. Bölmek istiyorlar, parçalamak istiyorlar ondan sonra da bitirmek istiyorlar. Şunu unutmayın. Ortadoğu huzurlu olursa, Türkiye daha çok huzurlu olur. Balkanlar, Kafkasya, Kuzey Afrika huzurlu olura Türkiye daha da büyür. İçimize kapanarak büyüyemeyiz. On yıllar boyunca Türkiye içine kapandı ve adeta yerinde saydı. Şu anda çıkmış adaylardan bir tanesi ne diyor? İşte on bin dolarda Türkiye kaldı diyor. Ya sen bizim on bin dolarda kalmamızı bırak, biz kaçtan aldık bunu onu söyle? Biz bunu 3400 dolardan aldık, 11 bin dolara çıkardık. Ya biz IMF'ye şu anda seni destekleyen partilerden MHP'nin iktidarda olduğu, CHP'nin yavrusu olan DSP'nin iktidarda olduğu 23,5 milyar dolar Türkiye'nin borcu vardı Türkiye'nin. Bu borcu biz ödedik, biz. Senin ağaların ödemedi. Milli bankamız Merkez Bankası. Bunlar milliyetçiyiz diyorlar. Ne milliyetçisi ya? Bunlar kafatası milliyetçisi. Milliyetçi olan biziz. Bak 27,5 milyar dolardan Merkez Bankası'nın şu andaki döviz rezervi 135 milyar dolara çıktı. Bunu biz yaptık. Onlar batırdı, biz çıkardık. Bak şimdi daha da güçleniyoruz. 6 bin 100 km. bölünmüş yol yapıldı 79 senede. Biz 12 senede 17 bin km. bölünmüş yol yaptık. Hiçbir şeye gerek yok. Samsun-Sarp arasındaki şu Karadeniz Sahil Yolu bunun en büyük ispatıdır. Dağları kim deldi ya? Biz deldik biz. Biz Ferhatız, siz Şirin. Size ulaşmak öyle kolay mı? Dağları dele dele geldik ama sizinle kucaklaştık. Bizim için aslolan bu." 

"Eğer sizler takdir ederseniz, 10 Ağustos'ta Cumhurbaşkanlığı makamını şahsıma emanet ederseniz, bütün tecrübemle Türkiye'yi daha da büyütmenin gayreti içerisinde olacağım. Her zaman 77 milyonu kucakladık, yine 77 milyonla birlikte hareket edeceğiz. Biz 77 milyona efendi olmaya değil, hizmetkar olmaya geldik. Her zaman barışın, uzlaşmanın kardeşliğin yanında olduk. Yine bu şekilde devam edeceğiz. Demokrasiyi daha ileri standartlara kavuşturacağız. Ekonomiyi 12 yılda üç kattan daha fazla büyüttük, daha da büyüteceğiz. Toplumsal barışı daha da güçlendireceğiz." 

"1,5 YILDIR ŞEHİT GELİYOR MU?"

"Bak şimdi Çözüm Süreci. Yasalaştırdık görüyorsunuz. Elhamdülillah 1,5 yıldır şehit geliyor mu? Bunlar durup dururken olmadı. Attığımız adımlarla oldu. Şimdi 6 maddelik bir yasa geçirdik Meclis'ten. Cumhurbaşkanımız da onadı. Kim muhafelet etti? MHP. Niye? İstiyor ki, şehitler gelsin. Şehitler gelsin ki onu istisman etsin. İki yer bu işi istismar eder. Bir tarafta siyasal Kürtçülük yapanlar, diğer tarafta siyasal Türkçülük yapanlar ama biz kardeşlerim 77 milyonun tamanını seviyoruz ve yavrularımızın bayrağımıza sarılı tabutlarla gelmesini istemiyoruz. Kardeşlerim, 2 yıl boyunca Ordu'yla, Ordulu kardeşlerimin sorunlarıyla yakından ilgilendim."

"20'DE 20 DEDİNİZ"

"Ordu'yu daha da kalkındırmak, Ordu'yu daha da güzelleştirmek için belediyelerimizde, Hükümetimizde her zaman Ordu'nun yanında olduk. Şimdi Ordu'ya tarihinin en büyük yatırımlarını, en büyük hizmetlerini kazandırdık. Fakat şimdi siz 20'de 20 dediniz. 20'de 20 dediniz. Şimdi inşallah bir tarafta Hükümet, bir tarafta 20'de 20 yerel yönetimler el ele verecek ve inşallah Ordu'yu uçuracağız ama benim sizden bir ricam var. Çirkin yapılaşmaya karşı, kentsel dönüşüm, değişim projelerimizde ne olur bize destek olun. Bize yardımcı olun. Bunu sizi mağdur etmek için söylemiyorum. El ele verelim, modern binalarda Ordulu hemşehrelerimi inşallah oturtalım derdimiz bu. Güzel bir şehir. Yeşiliyle, inşallah modern binalarıyla Ordu Karadeniz'de örnek şehirlerimizden bir tanesi olsun. 12 yılda Ordu'ya ne kadar yatırım yaptık biliyor musunuz? Biliyormusunuz? Söyleyeyim. 9 katrilyon yatırım yaptık. Ulaştırma ve haberleşmede 2 katrilyon. Tarım ve hayvancılıkta 2 katrilyon, eğitimde 615 trilyon. Orman ve su işlerinde 632 trilyon, aile ve sosyal politikalarda 585 trilyon, sağlıkta 243 trilyon yatırım yaptık. Sevgili kardeşlerim şimdi Ordu'ya 600 yataklı bir şehir hastanesi yapıyoruz. Yapacağımız hastane şu anda ihale sürecinde. Neticelenir neticelenmez yapımına başlıyoruz. Ayrıca 300'er yataklı biliyorsunuz Fatsa ve Ünye Devlet hastanelerinin yapımı devam ediyor."

"DÜNYA'NIN DÖRDÜNCÜ HAVALİMANI YAPILIYOR"

"Dünya'da sadece 3 tane olan denizin üstünde havalimanının dördüncüsünü de inşallah biz Ordu-Giresun ortak yapım oraya yapıyoruz. Ordu-Giresun Havalimanımızın yapımı da hızla devam ediyor. 3 milyon yolcu kapasiteli. Maliyeti ne biliyor musunuz? 290 trilyon havalimanımızın maliyeti ama size bu yakışır. İnşallah bundan sonra geldiğimizde Ordu-Giresun Havalimanı'na ineceğiz, oradan buraya geleceğiz. Ordu-Giresun Havalimanı'nın tamamlanmasıyla ekonomi, turizm, ticaret diğer alanlarda burası bölgenin gözbebeği olacak. 3 kilometrelik pistiyle Türkiye'nin en konforlu inişi yapılacak havalimanı sadece Ordu'ya değil, tüm bölgeyi de değiştirecek."

"KARADENİZ, AKDENİZ'E BAĞLANIYOR"

"Şimdi bir şeye daha geliyorum. Karadeniz-Akdeniz Yolu'nun yapım çalışmalarını sürdürüyoruz. Ordu'yu Sivas üzerinden Hatay ve İskenderun'a bağlıyoruz. Yani Karadeniz'le Akdeniz'i birbirine bağlıyoruz. Bu yol ile Ordu, İç Anadolu ve Akdeniz'in Karadeniz'e açılan kapısı olacak. tam 144 yıl önce Sultan Abdülhamit Han'ın projlendirdiği Karadeniz-Akdeniz Yolu'nun toplam uzunluğu ne biliyormusunuz? 600 kilometre. İnşallah bunu yapmak da bize nasip olacak. Biz gelmeden önce Ordu'da duble yol ne kadardı biliyormusunuz? 88 kilometre. Kardeşlerim, pardon 50 kilometre yapılmıştı, biz geldik 12 yılda 74 kilometre yaptık. Böylece Ordu'nun toplam bölünmüş yol miktarı 124 kilometreye çıktı. Kardeşlerim, Ordu ekonomisi fındığa bağlı. Ordu ekonomisiyle fındık üretimi birbirine paralel ama bak paralel yapı değil ha, o başka birşey. Fındık veriminin düştüğü yıllarda Ordu ekonomisi de yara alıyor. Ordu, fındığını dünyaya pazarlıyor ama dünyada sadece o fındığı kullanan markalar biliniyor. Şimdi biz bunu değiştirmek için hem fındıkta, hem de turizmde Ordu için yeni geçim alanları oluşturmaya gayret sarfediyoruz." 

"ÇİKOLATA PARK KURUYORUZ"

"İnşa ettiğimiz Ordu-Giresun Havalimanı'na yakın bir bölgede toplam 61 dönüm alan üzerine bir Çikolata Park kuruyoruz. Çikolatanın ana maddesi fındığa katma değer kazandırmayı, markalaştırmayı hedefliyoruz. Çikolata Park'ta çikolata fabrikası, otel, üretilen ürünlerin teşhir ve satış yerleri, tematik parklar gibi alanların yer alacağı bir kompleks kuruyoruz. Ordu ekonomisini canlandırmaya yönelik projelerimiz bunlarla sınırlı değil. Kabadüz ilçesi sınırları içindeki Çambaşı Yaylası'nda yaptığımız Çambaşı Kayak Merkezi de bunlardan biri. Bir kilometre uzunluğundaki profesyonel kayak pistinin yapımını bitirerek, biliyorsunuz hizmete açtık. Kayak tesisimizin inşaatı devam ediyor, onu da önümüzdeki yıl tamamlıyoruz. Aynı şekilde Ordu'ya Karadeniz'de bir ilk. Ne yapıyoruz? Botanik Bahçesi'ni kuruyoruz. Botanik Bahçesi'nde bin 650 değişik türde bitki olacak. Böyle bir botanik bahçesi. Eskipazar'da inşa ettiğimiz bahçe tamamlandığında Ordu, yerli ve yabancı turistlerin uğrak yeri olacak."

"PROJELERİN TAKİPÇİSİ OLACAĞIM"

"Kardeşlerim, Hükümet olarak üzerimize düşen görevleri yapıyoruz, yapacağız. 12 yıldır Ordu'yu büyütmeye, geliştirmeye, Ordulu kardeşlerimin cebine giren parayı, sofrasındaki ekmeği aşını arttırmaya çalıştık, çalışıyoruz. Size buradan söz veriyorum. Bu hizmet aşkı bitmiyor, inşallah sizlerin desteğiyle seçilirsem, 10 Ağustos sonrası da yapımı devam eden ve başlayacak projelerin takipçisi olacağım. Kardeşlerim, Allah nasip eder de, milletimin teveccühü ile, sizin teveccühünüzle oylarınızla Cumhurbaşkanlığı'na seçilirsem, Ordu'da devam eden hiçbir hizmet yarım kalmayacak. Hiçbir yatırım, hiçbir proje, hiçbir eser atıl kalmayacak. Seçilmiş bir Cumhurbaşkanı, seçilmiş bir Başbakan el ele, omuz omuza vereceğiz ve Türkiyemizi uçuracağız inşallah. Kardeşlerim bütün bunlarla beraber kim ne derse desin, şunu hiç unutmayın. Biz, bu topraklara olan aşkımızı, eserlerimizle taçlandırdık, eserlerimizle taçlandırmaya devam edeceğiz. Bizim işimiz, eser üretmek, hizmet üretmek, yatırım yapmak, bu ülkeyi kalkındırmak. Bu ülkeyi hakettiği muhassır medeniyetler seviyesine ulaştırmaktır. İşte bunun için bizim hizmet sevdamız asla bitmeyecek. Kardeşlerim, her yerde ifade ediyorum. 10 Ağustos'ta Türkiye'de bir ilk yaşanacak. 10 Ağustos'ta sandıklarda tarih yazılacak. Onun için sizlerden özellikle rica ediyorum. 10 Ağustos'ta sandığa gitmeyi ihmal etmeyelim. Siz bizim ablalarımızsınız. Ablalar, kapı kapı dolaşmaya varmıyız? Abiler, kapı kapı dolaşmaya varmıyız? Herkesi sandığa teşvik edelim."

"O ÜSLÜB BİZE YAKIŞMAZ"

"Bakın CHP'nin genel müdürü gibi tıpış tıpış sandığa gideceksiniz demiyorum. O üslüb bize yakışmaz. Üslübu beyan, ayniyle insan diyor büyüklerimiz. Biz milletimizde sahici bir dil kullanıyoruz, samimi bir dil kullanıyoruz. Biz gönül diliyle konuşuyoruz. Bütün şehirlerde yaptığımız gibi Ordu'da bütün kardeşlerimden bunu istiyorum, mutlaka sandığa gidin. Yeni Türkiye'nin kuruluşu için mutlaka oy pusulasına mührünüzü basın. Yarın çocuklarınıza, torunlarınıza inşallah anlatacak güzel bir hikayeniz olsun. Biz 10 Ağustos'ta, 10 Ağustos 201'te tarih yazdık diyeceksiniz. Torunlarınız bununla övünecek, evlatlarınız bununla övünecek. Halkın oylarıyla belirlenen ilk Cumhurbaşkanının seçiminde bende oy kullandım diyeceksiniz. Vesayete, statükoya son verdim diyeceksiniz. Tatile gidenler, orada oy kullanamıyorlarsa lütfen dönsünler. Bu tarihi günde oylarını kullansınlar. Tatillerine sonra devam etsinler. Evet, 10 Ağustos seçimleri, ülkemiz için, milletimiz için, demokrasimiz için hayırlara vesile olsun. Ramazan-ı Şerif bir kez daha mübarek olsun, kutlu olsun. Artık iyice yaklaşan Kadir Gecemiz ve Ramazan Bayramımız şimdiden hayırlara vesile olsun. Kardeşlerim, dualarınızda Filistin'i unutmayın, dualarınızda Gazze'yi unutmayın. Suriyeli mazlumları unutmayın. Irak'taki mazlumları unutmayın. Rabbim bizi iyi yoldan, doğru yoldan ayırmasın. Allah bizi millete hizmet yolundan ayırmasın. Allah bizi utandırmasın, mahçup etmesin. Kardeşlerim, bize Allah yeter, bize millet yeter, bize Türkiye yeter. Hazır mıyız? hep beraber. Coşkulu. Milli irade, milli güç, hedef 2023. Beraber yürüdük biz bu yollarda, beraber ıslandık yağan yağmurda, şimdi dinlediğim tüm şarkılarda, bana herşey Ordu'yu hatırlatıyor. Bana herşey Türkiye'yi hatırlatıyor. 10 Ağustos hayırlı olsun. Günümüz mübarek olsun, bayramımız barışla dolsun inşallah. Allah yar ve yardımcımız olsun."

Cumhurbaşkanı Adayı ve Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, mitingin ardından Ordu Valiliği'ne yaptığı ziyarette bir süre dinlendikten sonra partisinin düzenlediği iftar programına katıldı ve iftarın ardından Ordu'da ayrıldı.
Editör: TE Bilisim