ANKARA - TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, Danıştay'ın Kuruluş yıldönümü töreninde yaptığı konuşmada, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın kendisine tepki göstermesiyle ilgili Türkiye Barolar Birliği'nde basın toplantısı düzenledi. Feyzioğlu, yaşanan tartışmayı "İletişim kazasının kurbanı olduk heralde" diye espriyle yorumlarken, tartışmanın da Devlet geleneğine uymayan bir davranış olduğunu ileri sürdü. Feyzioğlu şu ifadeleri kullandı:

"DEVLET GELENEĞİNDE HİÇ RASTLANMAYAN BİR DAVRANIŞ"
 
"Türkiye ve hatta Dünya bir ilkle karşılaştı. Sayın Cumhurbaşkanı'nın ve çok sayıda yargı mensubunun bulunduğu toplantıda, Sayın Başbakan anlaşılamayan kişisel bir tavırla tarafımı yalancı ve edepsiz gibi sözlerle itham etti. Tabi bunları sadece şahsıma değil, orada yargının kurucu unsuru olan savunmayı temsil eden Türkiye Barolar Birliği adına bulunduğum için, bir büyük camiaya ve yargıya sarfetti, üzüldük. Devlet geleneğinde bu güne kadar hiç rastlanmayan şekilde bir davranıştır bu. Hangi cümle, hangi paragraf Sayın Başbakan'ı söylediği sözleri duymayacak hale getirmişti acaba dedik. Biz savunma adına iki yerde konuşma yapıyoruz. Birincisi adli yıl açılışı, ikinci de Danıştay'ın kuruluş yıldönümü. Yılda iki kez savunmanın, yargının, hukuk devletinin sorunlarını anlatıyoruz ve insan hakları ihlallerinden söz ediyoruz. Biz sözlerimizi hep çok yapıcı kelimelerle, düşüncelerimizi hep yapıcı üslupla aktarıyoruz, açıklıyoruz. Dolayısıyla bu kadar yapıcı bir üsluba tahammülsüzlük gösterilmesi gerçekten anlaşılan bir durum değildir. Yapılanlar için, iyi olduklarını düşündüklerimiz için, hiçbir çekince duymadan teşekkür ediyoruz. Buna rağmen anlayamadığımız şekilde sövüldük, sayıldık." diye konuştu.

Türkiye'de en büyük sorunun iletişimsizlik olduğunu söyleyen TBB Başkanı Metin Feyzioğlu, sözlerine şöyle devam etti: 

"8.5 milyon engelliyi 'Engelliler Haftası' nedeniyle hatırlatmayı borç bildik. Anayasa'da pozitif ayrımcılık var. O pozitif ayrımcılık hükümlerinden bahsettik. Bu pozitif ayrımcılık hükümleri malum 2010 referandumunda geldi, teşekkür ettik ve devamında gereğini yapın dedik. Demeyecek miyiz? 3 Mayıs basın özgürlüğünden söz ettik. Basın mensuplarının özgürlük arayışını ifade etmeyecek miyiz? Türkiye'de düşünceyi açıklama özgürlüğü sadece Sayın Başbakan’ın hoşuna giden konularla mı sınırlı acaba?" 

"EDEPSİZ KELİMESİNİN TÜRK DİL KURUMU'NDAKİ KARŞILIĞINI OKUDU" 

Feyzioğlu, Başbakan Erdoğan'ın kullandığı 'edepsiz' kelimesinin Türk Dil Kurumu'ndaki sözlük anlamını da okuyarak, "Bana şu sözleri hak ettiğimizi gösteren şuradan bir cümleyi siz bulduysanız lütfen söyleyiniz" dedi ve o diyaloğu tekrarladı. 

"Başbakan: Yanlış konuşuyorsun."
"Metin Feyzioğlu: Neyi yanlış konuşuyorum Sayın Başbakan?"
"Başbakan: Böyle bir edepsizlik olmaz ki. Türk Dil Kurumu sözlügü edepsiz kelimesi: Utanılacak işleri sıkılmadan yapan, utanmaz, sıkılmaz, terbiyesiz adam."
"Başbakan: Van depremi ile ilgili söylediklerinin hepsi baştan aşağı yalan. Neler yapıldığını bilmiyorsun. Bu senin yaptığın edepsizliktir. Sen ben oluyorum."
"Metin Feyzioğlu: Ben edepsizlik yapmadım. Kimseye de edepsizlik yapıyorsun demeyi kendime yakıştırmam. Lütfen çok yapıcı bir konuşmaydı." dedi. 

"KONUŞMANIN MÜREKKEBİ KURUMADAN NE KADAR DOĞRUYMUŞ ORTAYA ÇIKTI"

Feyzioğlu, Başbakan Erdoğan'ın kullandığı ifadeyi kendilerinin başkalarına kullanmayı yakıştırmayacaklarını söyleyerek, "O yüzden konuşmanın başından sonuna aslında dayandırdığımız sorunlarımız üslup sorunlarıdır, iletişimsizlik sorunlarıdır, hoşgörüsüzlük sorunlarıdır diye ana fikir yaptığımız konu maalesef daha konuşmanın mürekkebi kurumadan ne kadar doğruymuş ortaya çıktı. Son cümlede Sayın Başbakan ayağa fırladı. Ayağa kalkarken Sayın Cumhurbaşkanı, duyuyorum önden, 'oturun zaten bitti' dedi. Ardından kürsüye doğru hamle yaptı, Sayın Cumhurbaşkanı kolundan tuttu 'gel' demek şeklinde ve bu sırada hakaretler devam ediyordu." şeklinde konuştu.

"BİR SOSYAL HUKUK DEVLETİ SORUNUNU DİLE GETİRİYORUZ"

Van'da konteynerlerde yaşayan vatandaşların kendilerini ziyaret ettiğini söyleyen Türkiye Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu, "Bir sosyal hukuk devleti sorununu dile getiriyoruz. Evvelki gün burada konteyner kentte kalanlar bizi ziyaret etti. Çok sayıda baro başkanımız da vardı. Kayseri Barosu Başkanımız, Gaziantep Başkanvekilimiz, Van Barosu Başkanımız vardı. Geldiler konuştuk. Demişiz ki, sosyal hukuk devleti kiracı-mal sahibi ayrımı yapmamalıdır. Çünkü deprem, kiracı-mal sahibi ayrımı yapmamıştır. Kiracıların bir kısmına da kurayla ev tahsis ettiyseniz, kurada kendisine ev çıkmayanlara da lütfen ev tahsis edin demişiz. Yani şansa bırakmayalım işi, çünkü bir daha kış geliyor. Biz bekliyoruz ki toplantının sonunda, 'nasıl öneriyorsunuz, nasıl çözüm bulalım?' soruları sorulsun. Konteyner kentte kalan 70 aile var. Bunlar da kendilerine daha önceki kiracılar gibi konut tahsis edilsin istiyorlar. Türkiye Cumhuriyeti bunu yapacak kudrete sahiptir. Sizin de bunu yapmak istediğinize inanıyoruz dedik. Bunun neresi siyaset sevgili dostlar? Bu bal gibi, buz gibi sosyal hukuk devleti açıklaması. Bundan bu kadar öfkelenecek ne var bunu anlamadık. Bana edepsizlik, hakaret ve yalan içeren cümleyi bulun cevap vermeye hazırım dostlar" diye konuştu.

İşte Türkiye Barolar Birliği'nde Metin Feyzioğlu'nun düzenlediği basın toplantısı...
Editör: TE Bilisim