ORDU - Türkiye Ziraat Odaları Birliği (TZOB) Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, fındıkta sadece Ordu ilinde 8 ilçenin sıfır çektiğini, üreticilerin yaralarının sarılması ve bu yangının söndürülmesi zarureti bulunduğunu bildirerek, "Alan bazlı desteğin devamı gerekiyor" dedi.
Bayraktar, Ordu'da 8'incisi düzenlenen sosyal güvenlik bilgilendirme seminerinde yaptığı konuşmada, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve Sosyal Güvenlik Kurumu arasında gerçekleştirdikleri protokol çerçevesinde bölgelerde toplantılar gerçekleştirdiklerini belirtti. Tarım sektörünün stratejik, dünyada enerji ile beraber çok ciddi ve önemli bir sektör haline geldiğini belirten Bayraktar, şunları kaydetti: "Türkiye'de bunun farkında olarak gerek hükümetimiz, gerek ilgili kurumlar, gerek Ziraat Odaları ve Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak tarım sektörünün gelişmesi, iyileşmesi ve verimliliği yakalaması, çiftçimizin refah seviyesinin artması için de gerekli çalışmalar yapılıyor. 77 milyon insanımızı, 35 milyon turisti besleyen tarım, 5,4 milyon insanımızı da istihdam ediyor. İstihdam rakamlarına baktığımızda tarım sektörü, bugün sanayi istihdamından daha fazla istihdam sağlıyor. İstihdamda şu anda fevkalade önemli sektör. 2013-2014 dönemini çok iyi geçirmedik. Bunu kabul etmemiz lazım. Bu bölgede de 2014'ün Mart ayında bir don felaketiyle karşı karşıya kaldık. Nitekim Bakan Yardımcılarımızla ve bürokratlarla beraber yine Ordu'ya geldik. Sizlerle beraber toplantı yaptık. Yine Türkiye'nin değişik bölgelerinde de bu afeti yerinde görme imkanı bulduk. Özellikle meyvelerimiz fevkalade büyük zarar gördü. Bu bölgede üreticilerimiz bizden özellikle fındık üreticilerimiz, kivide zarar gören üreticilerimiz vardı. Hatta bal üretimi yapan üreticilerimiz var. Bunlar borçların ertelenmesini takip ettiler. Bir de fındıkta alan bazlı desteğin devamını istediler. Bununla alakalı hem bölge milletvekillerinin hem bizim hatta biliyorum ki Büyükşehir Belediye Başkanımızın Enver Yılmaz'ın çalışmaları oldu.”
 
"FINDIKTA ALAN BAZLI DESTEK"
 
Alan bazlı desteğin devamının önemli olduğunu bildiren Bayraktar, şöyle devam etti:

"Alan bazlı desteğin devamı noktasında, burada Yönetim Kurulu üyelerim de var. Bilirler. Hazineden sorumlu bakanımız Ali Babacan ile 2011 sonrası için tam 1,5 saatlik toplantı yaptık. Alan bazlı desteğin devamını için 'fındığın alternatifi yoktur Sayın Bakan. Alternatif ürüne geçilmemiştir' dedik. Bir takım destekler verdiler, söküm tazminatları verdiler ama bir de işin realitesi var. Bu bölgede fındığın alternatifi olmadığını da gördük. Hangi desteği verirseniz verin başka bir alternatif ürüne geçmek mümkün değil. Bunu iyi anlattık. Babacan dedi ki 'Tarım Bakanlığı bize bu şekilde yazı yazsın bu desteği devam ettirelim' dedi.

Yönetim Kurulu üyelerimizle beraber oradan Tarım Bakanlığı'na geçtik. Dedik ki 'Sayın Bakanın imzasıyla şu şekilde yazın' dedik.
 
"2014'TEKİ FELAKET NEDENİYLE DESTEĞİ DEVAMI GEREKİR"
 
Tabii ne oldu? 2014 yılına kadar geldi. 2014'ün destekleri bu yıl verilecek. 2014'de büyük bir felaketle karşı karşıya kaldık. Dolayısıyla desteğin devamı gerekir. Bununla ilgili de Tarım Bakanımız Mehdi Eker ile yaptığımız görüşmede, Sayın Bakan söz verdi. '2014'den sonra da bu desteği devam ettireceğiz' dedi. Bunu, üreticilerimizi rahatlatma adına basın yoluyla açıkladık. Bakıyorum. Bazı gazetelerde 'ürün bazında, bahçelerin yenilenmesi, gençleştirilmesi için verilmeli' gibi haberler çıkıyor. Gayet tabii. Zaten o ayrı biri proje. Yapısal sorunlar, fındıkta değil, çayda da var. Çayda da bahçelerimiz, ağaçlarımız bir hayli yaşlandı. Fındıkta da var. Zaten bu bahçelerin gençleştirilmesi lazım. Bununla ilgili bir projeyi Tarım Bakanlığı yürütüyor ve biz de destek veriyoruz. Destek de istiyoruz zaten. Ürün bazında desteği tartışabiliriz. Ama bugün için orta yerde bir afet var. Üreticilerimizin yaralarının sarılması ve bu yangının söndürülmesi lazım. Alan bazlı desteğin devamı gerekir. Hangi ürüne ürün bazlı destek verilir. Ürün olursa verilir. Sadece Ordu ilinde 8 tane ilçe sıfır çekmiş, ürün bazlı destekten bahsediliyor. Lütfen bundan vazgeçin. Şu an için alan bazlı desteğin devamı gerekir. Biz de Sayın Bakandan sözünü aldık ve duyurduk artık bunu tartışmanın bir mantığı yok. Yangını söndürmeye çalışalım. Orta yerde bir yangın var."
 
"ÇAY VE KİVİNİN PROBLEMLERİNİ BİLİYORUZ"
 
Ziraat Odaları olarak görevlerinin her platformda çiftçinin hak ve menfaatlerini korumak olduğunu belirten Bayraktar, şunları söyledi: "Doğru bildiğimiz şeyi yapmaya da devam edeceğiz. Bölgemizin sorunlarını biliyorum. Tabii çayın problemlerini biliyoruz. ÇAYKUR'un ayakta kalması lazım. ÇAYKUR'a her türlü desteği veriyoruz. Kivinin problemlerini biliyoruz. Özellikle depo sorunları var. Soğuk hava depolarının daha hızlı bir şekilde hasat dönemlerinde kivinin stoklanması açısından fevkalade önemli onu biliyoruz. Bununla ilgili çalışmalarımız var. Özellikle yaşlı bahçelerin gençleştirilmesi için çalışmalarımız var. Bal üreticileriyle ilgili çalışmalarımız var. Bunları Ziraat Odalarımızla birlikte gerçekleştiriyoruz. Bir de önemli olan bir şey lisansı depoculuğu muhakkak surette fonksiyonel, işlevsel hale getirmemiz lazım. Çok mesafe alınmadı. Buna destek verdik. Kanun çıktı, uygulamaları ortaya çıktı. Ancak üreticimizin buraya çok ilgi göstermediğini görüyoruz. Burada eksikliğimiz var. Lisanslı depoculuğun fonksiyonel hale gelmesi için devletimizin depo kiralarına yüzde 50'ye kadar devlet desteği veriyor. Bu da sağlandı. İnşallah bu bölgede lisanslı depoculuğu geliştirmiş oluruz."

Bilgilendirme ve enformasyon çalışmalarının çok önemli olduğunu bildiren Bayraktar, "Siz ne yaparsanız çiftçiyi bilgiyle buluşturamazsanız, tarımda bir değişim yaratamazsınız. Tarımda verimliliği yakalama şansınız yoktur. Onun için Ziraat Odalarımız değişik kurumlarla başta Sosyal Güvenlik Kurumu olmak üzere bilgilendirme çalışmaları yapıyor. Daha önce 7 bölgede yapıldı ama 2013 yılında da bilgilendirme toplantıları yapıldı" dedi.
 
"DEVRİM NİTELİĞİNDEKİ OTOMASYON İŞİNİ BİTİRDİK"
 
Ziraat Odaları Birliği'nde devrim niteliğinde bir iş olan otomasyonu bitirdiklerini vurgulayan Bayraktar, şunları söyledi:

"Başkanlar düğmeye bastığında, Tapu Kadastro'da, Sosyal Güvenlik Kurumu'nda, çiftçi kayıt sisteminde, nüfus idaresinde kayıtlara çok rahat ulaşabilecekler. Biz de düğmeye bastığımızda oda kayıtlarına ulaşacağız. Şeffaflık fevkalade önemli. Kurumu şeffaf hale getiriyoruz. Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı, Türkiye Ziraat Odaları Birliği ve İŞKUR, kendi çiftçi eğitimlerine başladık. Bunu da önemsiyoruz. Çeşitli yerlerde bunun eğitimlerini veriyoruz. Mesleki Yeterlilik Kurumu ile çalışmalara başladık. Artık mesleki formasyona sahip olan çiftçilerimize önümüzdeki yıl ustalık belgesi vermeye başlayacağız. Bu fevkalade önemli. Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığımız, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığımız, Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak, önümüzdeki dönem için yaptığımız projeksiyonlarda kadın çiftçilerimizin daha aktif olacağını biliyoruz, kadın çiftçi eğitimleri yaptık. Sertifikaya hak kazanlara da değerli bakanlarımızla gidiyoruz belgelerini veriyoruz.
Bunun dışında yine Milli Eğitim Bakanlığı, Ulaştırma ve Denizcilik Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ile yaptığımız bilgilendirme çalışmaları var.

Ziraat Odalarımız son dönemde fevkalade güçlendiler ve çalışmalara büyük katkı sağlıyorlar. Bizim dönemimizde odalarımızın yüzde 80'i kendi hizmet binalarına kavuştu. Odalarımızın yüzde 45'inde makine parkı var. Bakın bunlar önemli bir rakamlar. Bunun dışında 80'e yakın da laboratuvar açılışını gerçekleştirdik. Buralarda toprak analizi yapılıyor. Çiftçimiz de toprağın yapısına ve ihtiyacına göre besin elementi kullanmak üzere belgesini alıyor. Destek sağlanıyor. Bunu şu açıdan da önemsiyorum. Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Bey, açılışını yaptı. Ordu hem hizmet binasını bitirdi hem de laboratuvar kurdu. Yaptığımız tespitlere göre, yılda 10 milyar liralık sektörde yetersiz ve yanlış gübre kullanmaktan israf ve verimlilik kaybı var. Bu sürdürülebilir bir şey değil. Bunun önünü almamız lazım.

Bunun bilinci içinde odalarımız yatırım yapıyorlar. Biz de gerekli desteği veriyoruz. Değerli oda başkanlarımız fabrika da kurmaya başladılar. Geçen Aydın’da zeytinyağı fabrikası açtık. Kumluca’da, Manavgat’ta, değişik yerlerde fabrika açıyoruz. Ürün işleme tesisleri de yapıyoruz. 200’e yakın Avrupa Birliği projesi hayata geçirdiler ve bunların kaynağını bulduk ve çiftçimize hizmet olarak geri döndü. Tabii odalarımız idari ve mali yönden daha güçlü hale geldikçe daha önemli hizmetler veriyorlar. Bakanlığımızın da her şeyi devletten beklemek mümkün değil. Artı bu anlayıştan sıyrılmak lazım. Bize gelen kaynakları da son kuruşuna kadar çiftçimize intikal ettirmemiz lazım. Her zaman söylüyorum bize gelen alın teri. Bunu başka şekilde kullanma şansımız yok. Bu para Allah korusun hepimizi yakar. Oda başkanlarımızın da Türkiye Ziraat Odaları Birliği olarak bizim de kaynakları fevkalade doğru kullanmamız lazım. Ben de Türkiye’nin her tarafından değerli başkanlarımın hizmetlerine iştirak ediyorum. Onlara moral verme, motive etme anlamında her açılışlarında bulunmaya gayret gösteriyorum."
 
"SGK, TÜRKİYE'NİN EN BÜYÜK KURUMLARINDAN BİRİ"
 
Sosyal Güvenlik Kurumu'nun (SGK), Türkiye'nin en büyük kurumlarından bir tanesi olduğunu, 28 bin personel çalıştığını, 485 Sosyal Güvenlik Merkeziyle 77 milyona da hizmet verdiğini bildiren Bayraktar, şöyle dedi:

"Sosyal güvenlik kurumu sosyal güvenlik merkezlerini de açmaya devam ediyor. Ben de Yönetim Kurulu üyesiyim. Bize gelen talepler oluyor. SGK, 2008 reformundan sonra bir değişim içine girdi. Bunu kabul etmemiz lazım. Hızlı bir şekilde aktüeryal dengeyi korumaya çalışıyor. Bunu yaparken de sosyal devlet olma ilkesini de göz ardı etmiş değil. Tabii orada sosyal bir anlayışla da hizmet vermeye çalışıyor. Gelirlerin giderleri karşılama oranı bu dönemde fevkalade yükseldi. Her şeye rağmen SGK'nın mali sürdürülebilirliği çok önemli. Dünyada da bunun tartışmaları yapılıyor. Burada en önemli parametre nedir diye sorarsanız. En önemli parametre kayıtdışılıktır. Kayıtdışılığı bir şekilde önlemeniz lazım. İşte bizim SGK ile işbirliği yapmamızın bir nedeni de bu. Kayıtdışılık tarımda fevkalade fazla ve kayıtdışılığı da azaltmamız lazım.
Tarımın elbette yapısal sorunları var. Zaman zaman bu doğal afetler de işgücü fazlası çıkarıyor. Bunlar da kayıtdışılığı artırıyor. Kırsal kalkınmaya bunun için önem veriyoruz. Yani insanlar tarımda işgücü fazlası ortaya çıktığında, varoşlara, gecekondulara gitmesinler. O insanları kırsalda tarım dışı istihdam yaratmak suretiyle istihdam etmemiz lazım. O insanlara iş, aş vermemiz lazım. Son yıllarda kırsal kalkınmayla ilgili verilen destekler fevkalade önemli. Bizim karıştırdığımız bir olay var. Tarımda çalışan nüfusla kırsalda yaşayan nüfus farklıdır. Avrupa Birliği ülkelerinde kırsalda yaşayan insanların nüfusa oranı yüzde 25. Tarım uğraşanlar yüzde 3’ler, 4’ler seviyesindedir. Kırsalda tarım dışı istihdam yarattığınız da insanlar kırsalda kalıyor, büyük şehirlere gitmiyor. Bizde yüzde 22’ler civarında kırsalda yaşayan kesimimiz var. Bu insanları uzun yıllar kırsal kalkınmayı, kırsalda yatırım imkanını sağlayamadığımız için büyük metropollere yatırım yaptığımız için kırsalda tarım dışında istihdam edemedik. Kırsal yatırımlara destek veriyor, fevkalade önemsiyoruz. Kendimiz de zaman zaman bu yatırımları zeytinyağı fabrikası, ürün işleme tesisleri gibi yapıyoruz. Kayıt dışılığı önlemenin değişik enstrümanları var. Zaman zaman denetleme, zaman zaman bilgilendirme yaparsınız. Bizim gördüğümüz en önemli enstrüman burada, ne yaparsanız yapın, cezalar da verseniz, cezaların da burada çok etkili olmadığını da görüyorum, bakın Trabzon’a geldik, uluslararası toplantı yaptık geçen, Azerbaycan temsilcisi ‘Azerbaycan’da kayıtdışılığı önlemek için cezaları artırdık ama kayıtdışılığı bir türlü azaltamıyoruz’ dedi. Demek ki sadece ceza yetmiyor. Burada anahtar kelime nedir derseniz, toplumsal duyarlılıktır. İşte yaptığımız bu çalışmalar buna yönelik. Eğer sosyal güvenlik kurumuna bu toplumun niye ihtiyacı olduğunu iyi anlatamazsak, kayıtdışılığın toplumumuza, ülkemize ne kadar zararlı olduğunu iyi anlatamazsak ne yaparsak yapalım. Gideriz küçük işletmelere cezaları keseriz. Küçük işletmeleri de kapatırız size söyleyeyim. Kaş yapalım derken göz çıkarırız. Sosyal güvenlik kurumunun çok dikkatli ve hassas götürmesi gerekiyor. Burada biz eğitimin, bilginin, özellikle küçük işletmelerde teşviğin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Son 12 yılda kayıtdışılık Türkiye’de yüzde 53’den yüzde 33’e düştü. Yüzde 33’ün ülkemize maliyeti 30 milyar liradır. Her yüzde 1’lik düşüş ekonomiye 1 milyar lira katkı sağlıyor. Bu çok ciddi bir rakam. Biz 30 milyar lira civarında bir parayı heba edemeyiz. Ekonomiye kazandırmamız lazım. Hedef yüzde 15’dir. Avrupa Birliği ülkelerinde de bu civardadır. Özellikle tarım sektöründe kayıtdışılığı azalttıktan sonra çok rahatlıkla bu hedefe ulaşacağız."
 
"SGK'DA ÇİFTÇİLER İÇİN YAPILANLAR"

Aşağı yukarı 5 yıldır SGK Yönetim Kurulu üyeliğini sürdürdüğünü vurgulayan Bayraktar, şöyle devam etti: "Tabii önemli çalışmalar yaptık. Değerli bakanlarımızla görüşerek, değer başkanıyla, bürokratlarıyla, Yönetim Kurulu üyelerinin de desteğiyle bu çalışmaları gerçekleştirdik. Tabii burada özellikle 1994 yılından bu yana prim kesintisi yapılan çiftçilerimiz vardı. Bunların geriye dönük yapılandırmalarını, bakanlarla görüşerek, birçok çiftçimizin de emekli olmasını sağladık. Bunun dışında kadın çiftçilerimiz vardı. Kadın çiftçilerimiz de 2003 yılından önce aile reisi olamadıkları için sosyal güvenlik kapsamına girememişlerdi. Biz bunları geriye dönük borçlandırmayla sosyal güvenlik kapsamına aldık. Birçok kadın çiftçimizi emekli olmasını sağladık. Hayır dualarını aldık. Tarımda kendi nam ve hesabına çalışan çiftçilerimizden emekli olduktan sonra yüzde 15 kesinti yapılıyordu. Bu kesintiyi Ziraat Odalarının girişimiyle kaldırdık. Borcu olsun olmasın, 2012 yılında yüzde 5 olan kesintinin yüzde 2’lere düşürülmesini ve sadece borcu olanlardan, borcu kadar alınmasını sağladık. Bir de prim ödeyemeyecek olan çiftçilerimiz var. Tabii bunları belgelemeleri halinde, oda kayıtları silinmeden kendilerine muafiyet belgesi veriliyor. Bu fevkalade önemli. Ben değerli başkanlarımdan da rica ediyorum. Buna önem versinler. Durumu iyi olmayan çiftçilerimizin muafiyet belgesi almasını sağlayalım. Bu imkanı getirdik. Bir de oda kaydı olmayan 65 yaş üzeri çiftçilerimiz vardı. Talepte bulunmaları halinde kendilerini muafiyet kapsamına alıyoruz Bu da önemli. Bunu da Türkiye Ziraat Odaları Birliği’nin talebi olarak gerçekleştirdik. Tarım dışı sektörlerde çalışmak isteyenler vardı. Bu da önemliydi. Tarım dışında part time olarak hizmetler, turizm sektörlerinde çalışmak isteyen insanlarımıza, çiftçilerimize ziraat odalarından kaydını sildir gel başka türlü seni çalıştırmamız mümkün değil" deniyordu. Bu fevkalade büyük bir zorluktu. Biz bu konuyu da hallettik. Sayın bakanla görüşmek suretiyle. Artık başka sektörlerde de çalışabiliyorlar. Oradan sosyal güvenlik primleri yatar o işi bıraktıklarında tekrar tarımdan prim ödemeleri devam eder.

Ziraat Odalarına verilen üyelik bildirimleriyle ilgili cezaları da torba yasaya koyduklarını, onları da sildirdik. Ayrıca çiftçilerimizin sosyal güvenlik kurumu ve vergi dairelerine olan borçları da biliyorsunuz yapılandırıldı. Bu ve benzer hizmetleri de orada bulunduğumuz müddetçe devam edeceğiz. Zaten bu toplantılarda da çiftçilerimizin ve başkanlarımızın sosyal güvenlikle ilgili taleplerini de sosyal güvenlik kurumu nezdinde değerlendireceğiz. Sorunları çözmeye gayret göstereceğiz. Yine doğal afetlerden zarar gören çiftçilerimizin başka talepleri var. Tabii o taleplerini de takip ediyoruz."   
 
VALİ BALKANLIOĞLU: "TARIM GİZLİ İŞSİZLİĞİ KAMUFLE EDİYOR"

Ordu Valisi İrfan Balkanlıoğlu da yaptığı konuşmada zirai faaliyetlere devletin elinden gelen desteği verdiğini, birçok alanda teşviklerin devam ettiğini söyledi. Balkanlıoğlu, "Tarım da bir istihdam alanı bizler için. Tarımda istihdam deyince gizli işsizliği bir şekilde işsizliğimizi kamufle ediyor. Fakat, tarım sektöründe kayıt dışı istihdam çok fazla. Kayıt dışı istihdam çoğu zamanda risk taşır. Yani orada çalışan işçiler herhangi bir kaza geçirdiğinde, sakat ya da ölüm olayı olduğunda çalıştıranlar da ağır para cezalarıyla muhatap olmak zorunda kalıyor" diye konuştu.
 
Yaşanan don olayı nedeniyle çiftçilerin büyük oranda zarar gördüğüne dikkat çeken Balkanlıoğlu, çiftçilerin tarım ürünlerini mutlaka sigorta yaptırmaları gerektiğini kaydetti. Konuşmasında gıdanın önemine değinen Balkanlıoğlu, "Teknoloji değişti, gelişti. Fakat, gıda hiç değişmiyor, değişmemesi de gerekiyor zaten. Esas olan gıdanın doğal olması, natürel olmasıdır. Tarımsal faaliyetler hayatımızın en önemli unsuru, vazgeçilmezidir. Çiftçilerimiz memleket için çok önemli ve değerli" dedi.

BAŞKAN YILMAZ: "TOPLUM BİLİNCİ İÇİN HER TÜRLÜ ÇALIŞMAYA DESTEĞİMİZ TAM"

Ordu Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz, Ordu’nun 114 bin 400 kayıtlı çiftçisiyle birlikte en fazla kayıtlı çiftçinin olduğu il olduğunu belirterek, "Bizler Valiliğimiz başta olmak üzere tüm kuruluşlarla uyum ve işbirliği içinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bu tür toplantıların yapılması son derece önemlidir ve her zaman teşvik edeceğimiz toplantılardır. Geçen yıl yaşanan don afeti bölgemiz için son derece olumsuzluk oluşturmuş ve göç oranı artmıştır. Toplumun bilinçlenmesi noktasında yapılacak her türlü çalışmalara desteğimiz tamdır" diye konuştu.

SGK Sigorta Primleri Genel Müdürü Ahmet Açıkgöz konuşmasında, sosyal güvenliğin ziraatçılar için de, diğerleri için de çok önemli olduğunu, kayıt dışılığın günümüzde hem Türkiye'nin, hem dünyanın önde gelen sorunlarından bir tanesi konumunda bulunduğunu belirtti. Bütün ülkelerin kayıt dışı sorunuyla, kayıt dışı ekonomi ve istihdam sorunuyla çok ciddi bir şekilde mücadele ettiğini vurgulayan Açıkgöz, şöyle konuştu:

"Ülkemizde bu anlamda ciddi çalışmalar içinde. Özellikle kayıt dışılığın nedenleri içinde, genel anlamda ülkelerin içinde bulunduğu ciddi işsizlik oranları, eğitim seviyelerinin çok düşük olması, erken emeklilik var. Küçük işletmelerde bilgi ve bilinç eksikliği de kayıt dışılığın nedenleri arasında yer alıyor. Kayıt dışı oranlarımıza baktığımızda çok ciddi gelişmeler var. Tarım sektöründe hala yüzde 84 civarında bir kayıt dışı oranımız var. Türkiye'deki kayıt dışılık bölgelerine baktığımızda batıdan doğuya doğru geçildikçe kayıt dışılık maalesef artıyor. İş yerlerine baktığımızda büyük iş yerlerinde kayıt dışılığın az, küçük yerlerde ise çok olduğunu görüyoruz. 2008 yılından beri kamu kurumlarından aldığımız bilgi ve belgelere göre 1 milyon 900 bin civarında kişiyi kayıt altına aldık."
Editör: TE Bilisim