ANKARA - TZOB Genel Başkanı Şemsi Bayraktar, yaptığı açıklamada, bu yıl tarımda kuraklık, don, dolu gibi afetlerin yaşandığı bir dönemde, çiftçiye destek olmak amacıyla, Doğal Afetleri Değerlendirme toplantıları düzenlerken, Soma'da yaşanan felakette 301 madencinin hayatını kaybetmesinin kendilerini fazlasıyla üzdüğünü, 16 Mayıs Cuma günü Konya'da yapılacak toplantıyı ertelediklerini ve Soma'da hayatını kaybeden maden işçilerinin ailelerine yardım kampanyası başlattıklarını belirtti.

Şemsi Bayraktar, uzun yıllar ortalamasına bakıldığında Türkiye'de tarımda istihdam edilen sayısının hızla azaldığını belirtti. Tarım, modernleşip, makineleştikçe, 30 Nisan 2014'de TBMM'de kabul edilen, 15 Mayıs 2014'te Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren, miras kanununda değişiklik yapan Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanunu, arazi parçalanmasını önleyip, arazi toplulaştırmasını sağladıkça, işletme arazi büyüklüklerinin artacağını ve istihdamın hızla azalmaya devam edeceğini vurgulayan Bayraktar, bugün gelişmiş ülkelerde tarımdaki istihdamın yüzde 1-2'lere indiğine dikkati çekti.
Şemsi Bayraktar, Türkiye'de tarımda milyonlarca gizli işsizlik olduğunu, bunun hem tarımda gelir seviyesini düşürdüğünü hem de verimsizliğe neden olduğunu da belirtti.
 
"MADEN İŞLETMELERİ TARIMDAN GELEN UCUZ İŞGÜCÜNÜ KULLANIYOR"

Soma'daki madende çalışanların, Manisa'nın, Balıkesir'in, İzmir'in sulu tarım yapılmayan köylerinden geldiğini, kuruda hububat tarımı yapan bu çiftçilerin yeterli geliri elde edemediğini bildiren Bayraktar, şu bilgileri verdi: "Küçük ve verimsiz işletmeler yüzünden tarımda geçimini sağlayamayan çiftçiler, ailelerinin ihtiyaçlarını karşılamak için maden ocaklarında, inşaatlarda düz işçi olarak çalışıyor. Kırsalda yoksulluk şehirlerden çok daha fazla. Kırsal, ülke milli gelir ortalamasının üçte biriyle yaşıyor. İstihdamda yüzde 23,6 pay alan tarım, cari fiyatlarla ülke gayri safi yurtiçi hasılasının yüzde 7,4'ünü karşılıyor. Maden işletmeleri de tarımdan gelen ucuz işgücünü tercih ediyor. Yıllar itibarıyla baktığımızda tarım sektörünün istihdamdaki payının da azaldığını görüyoruz."  

Tarım istihdamının 1991 yılında yüzde 47.8'lik payının 2013'te yüzde 23.6'ya gerilediğini vurgulayan Bayraktar, "Toplam 22 yılda tarımda istihdam edilen nüfusun oranı yüzde 50.6 azaldı. Bu çok hızlı bir değişim demektir. Yine aynı dönemde tarımdaki istihdam 9 milyon 212 binden 6 milyon 15 bine indi."

"MADEN FACİASINDA ÖLENLERİN ÇOĞU TARIMDAN AYRILANLAR"

"Bu da 3 milyon 194 bin istihdam azalması demek oluyor. 2011 yılında 6 milyon 143 bin olan tarımdaki istihdam, 128 bin azalmayla, 2013 yılında 6 milyon 15 bine indi. Bu yıl kuraklık, don ve dolu afetleri yüzünden sıkıntılı ve mağdur olan çiftçilerimizde daha fazla göç yaşanmasını bekliyoruz. Öyle görünüyor ki bu yıl mağdur olan çiftçilerimizin her yıl olduğundan daha fazlası tarımı bırakacak. Yıllar itibarıyla hem tarımdaki istihdam hem de kırsaldaki nüfus azalmıştır. Tarım sektöründen diğer sektörlere istihdam kayması ve göç, Türkiye için kaçınılmaz bir süreçtir. Önümüzdeki süreçte milyonlar tarımdan ayrılacak. Tarımdan ayrılanlar, mesleki eğitimleri olmadığı için kalifiye işçi değildirler. Madenlerde, inşaatlarda düz işçi olarak, düşük ücretlerle çalışıyorlar. Bu işyerlerinde iş güvenliği ve işçi sağlığı standardları iyileştirilemezse büyük ölümler kaçınılmaz olacaktır. Son felakette de ölenlerin çoğu tarımdan ayrılan çiftçilerimiz. Bu çiftçilerimizin kalifiye eleman olması, hem kendilerine hem de ülke ekonomisine çok fayda sağlar."
 
"DAHA FAZLA İNSANIMIZIN ÖLMESİNİ İSTEMİYORUZ"
 
Önümüzdeki yıllarda daha fazla tarımdan kopan insanın maden ve inşaat sektörlerinde kalifiye olmayan işlerde çalışacağını tahmin etmenin zor olmadığını bildiren Bayraktar, şunları kaydetti:

"Çiftçilerin ve çiftçi çocuklarının çiftçilik dışında bir meslekleri yok. Bir meslek formasyonu kazandırılmalı. Tarım dışında çalışacakları zaman, düz eleman değil, kalifiye eleman olmalılar.
Bu alanlarda daha fazla insanımızın ölmesini istemiyoruz. Bu kaza hiç unutulmamalı, bir milat kabul edilmeli. Yanlışlar tespit edilmeli ve ortadan kaldırılmalıdır. Benzer bir faciayı 17 Ağustos 1999 yılında Marmara Depremi'nde yaşadık. İnsanlarımızı deprem değil, dayanıksız binalar öldürdü. Deprem sonrası inşaat sektöründe yapılan düzenlemeler, yapılarda iyileşme sağladı. Marmara depreminden sonra alınan radikal düzenlemeler, maden sektörümüz için de yapılmalıdır."
Editör: TE Bilisim