Ülke olarak son günlerde yaşadıklarımız, bir kez daha "Türk'ün Türk'ten başka dostu yok" dedirtecek cinsten...

Kuzey'de Suriyeli mülteciler, güneyde Suriyeli teröristler. Hem ülkemiz, hem devletimiz, hem milletimiz tarihi bir mücadele veriyor. Ancak bir tarafta ülkemizin ve milletimizin çıkarları için mücadele edenler, diğer tarafta da sanki bunu fırsat bilerek sırf politika olsun, muhalefet olsun diye boş boş konuşanlar var. Sanki birileri, bu ülkede huzur ve barışı istemiyor, adeta kaostan besleniyor! 

Alın, CHP Grup Başkanvekili Engin Özkoç'un son derece gereksiz, son derece cahilce yaptığı açıklamalar. Açıklama da değil, adam saygısızlık etmek için, sırf hakaret etmek için çıkmış kürsüye.  

Aslında, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın son Meclis Grup Toplantısı'nda yaptığı bir açıklamaya cevap olsun diye yaptı diye tahmin ediyorum, ama iki açıklama arasında büyük bir fark var.
 
Cumhurbaşkanı Erdoğan ne demişti?

"Türkiye'nin bu tarihi mücadelesini sürekli fitneyle, yalanla iftirayla lekelemeye çalışan her kim olursa olsun açık ve net söylüyorum, haysiyetsizdir, onursuzdur, şerefsizdir, alçaktır, haindir."

İsim verdi mi? Hayır. 
Parti ismi verdi mi? Hayır. 
Ünvan verdi mi? Hayır. 
Mevki-Makam söyledi mi? Hayır.

Niye üzerine aldın Engin Özkoç diye sormak lazım aslında. Parlamento muhabiri olsaydım sorardım da. Neyse, böyle talihsiz bir açıklama yaptı. Ancak Cumhurbaşkanı'nın açıklamalarının yanında, o direk isim verdi, parti ismi verdi, mevki makam verdi, unvan söyledi. Hakaretin bini bir para. Gülen taraf yabancı misyonlar, terör örgütleri, Esad, Putin, Trump oldu. Zaten bu isimler Türkiye'yi kurban etmeye çalışıyor. Kendilerine kurban arıyor. CHP'li Özkoç da bunların ekmeğine yağ sürdü. 

Peki yıllardır ülkemize ve milletimize bu şekilde kurbanlık gözüyle soruyorum! Sizin karşınızda koyun, deve yok. Aslan var aslan! 

Söyleyin bakalım, aslandan kurban olur mu?

RUSYA BULUŞMASI ÖNEMLİ

Cilvegözü Sınır Kapısı, Ordu'ya 10 saat uzaklıkta, ama Hatay'ın Reyhanlı İlçesi'ne 9, İdlib'e ise sadece 40-45 km. uzaklıkta. Yani Ordu-Fatsa kadar bile değil. Haliyle mesafe kısa, ama sorunlar çok büyük. 

Aslında gelişmeler tam da düşündüğüm gibi ilerliyor.

Bahar Kalkanı Harekatı etkin ve kararlı bir şekilde sürdürülüyor. Operasyonlarda Esad rejimi ağır darbeler aldı. Sadece 3 binin üzerinde askeri öldü. Dahasını saymıyorum bile.

Esad aslında Türkiye aleyhine küresel bir destek bekledi, ancak kimseden bir ses çıkmadı. Çünkü Türkiye, ABD için ne kadar kritik ve stratejik bir öneme sahipse, Rusya için de bir o kadar kritik ve stratejik bir öneme sahip. Hatta ABD için 3 yıldızlı önemliyse, Rusya için de 5 yıldızlı önemli. Ancak Türkiye geri adım atmadı, büyük bir azim, kararlılık ve titizlikle operasyonları çok daha etkin bir şekilde sürdürmeye devam etti. 

Suriye, Ortadoğu'daki konumu ve Akdeniz'e olan kıyısı nedeniyle Rusya için de önemliydi. Haliyle operasyonlar Rusya'yı aslında rahatsız etti. Üstüne üstlük Mart başında Bulgaristan Başbakanı Borisov'un Türkiye ziyareti de Putin'i rahatsız etti. Görüntüleri izleyin, Borisov'un Cumhurbaşkanı Erdoğan'a nasıl bir hayranlıkla baktığını siz de göreceksiniz. 

Fakat Rusya, Türkiye'ye ne yapmayın diyebildi, ne de etmeyin-gitmeyin diyebildi. Yine gözlemlerime göre bir ara Esad belki bastırır diye Türkiye'ye karşı bir oyun dahi oynamaya kalktı, ama Türkiye bunu da yemedi. Haliyle Rusya baktı ki, bu iş böyle olmayacak. Türkiye de Suriye'nin orta göbeğinde bulunan İdlib ile yetinmeyecek. Halep, Lazkiye, Hama, Selamiye, Humus derken en güneydeki Şam'a kadar gelecek. Esad da baktı ülke elinden gidecek. Haliyle pes ettim, havlu attım, beyaz bayrak çektim de diyemiyor. 

Rusya, artık kendisinden ne istediyle şartsız-koşulsuz kabul ediyor, Türkiye ile arabulmasını istiyor. 

Bunlar sadece gözlemlerim ve tahminlerim. Bildiğim stratejik veya çok özel bir bilgi de yok, ama bunu da şuna dayanarak söylüyorum. Beşar Esad, Rus 24 kanalına "Türkiye'ye karşı düşmanca bir şey yapmadık" açıklamasını yaptıysa, ardından Suriye Enformasyon Bakanlığı Müsteşarı Bessam Abu Abdullah, Türkiye ile görüşmeye hazır olduklarını belirterek Ankara'ya "Terörü bitirelim, Suriyelilerin geri dönüşünü sağlayalım. İdlib'i de çözelim, PKK/PYD'ye karşı birlikte mücadele edelim" çifte seçeneğini sunduysa, bunu da Putin'den habersiz yapamaz. 

Bu iki başlıkta Türkiye'nin tam da istediği başlıklar. Bana göre de, Suriye'nin beyaz bayrak çekmesi anlamına geliyor. Ancak bölge hakimiyetimizi garantilemek için sadece bunlarla da yetinileceğini sanmıyorum. 

Dediğim gibi Beşar Esad da, Putin'den habersiz bir Rus kanalına bu şekilde bir demeç veremeyeceğine göre demek ki... 

İşte bundan sonrası Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile yapacağı görüşmeler sonrasında belli olacak.

Bana göre, ileriki süreçlerde Rusya da, Suriye de Türkiye'nin tüm taleplerini yerine getirecek. Türkiye, tıpkı Kuzey Irak'ta olduğu gibi Suriye'nin kuzeyinde de kendi kırmızı çizgisini oluşturacak ve zamanla ortalık sakinleşecek.

Türkiye, kazanan taraf olmuş olacak. İnşallah kazanan ülkemiz olur. Hadi hayırlısı diyelim...

YÜREĞİMİ BURKAN OLAY!

Düşünün...

Bir tarafta Türk askeri cephede çarpışıyor, diğer tarafta Dünya sadece seyrediyor, kimseden çıt çıkmıyor. Sözde insan hakları savunucusu hepsi. İşlerine gelince insan hakları, işlerine gelmeyince vurun gitsin. Yunanlılar öyle yapmıyor mu? 

Geçtiğimiz günlerde Ukrayna'dan bir grup  vatandaş çıkıp, "İdlib'de gönüllü olarak Türk ordusu yanında savaşmak istiyoruz" dedi.

Mihail Saakaşvili taraftarı bir grup Ukraynalı mesela, Türkiye'nin Kiev Büyükelçiliği önünde şehitlerimizi andı. Kendi inançları gereği mum yaktılar, dualar ettiler, çiçekler bıraktılar. "Kardeş Türkiye halkının hak savaşını destekliyoruz" diye bağırdılar. 

İşte Anavatan'ın yanında 'Yavru Vatan'dan beklediğimiz bu davranış, Ukraynalılar'dan geliyor ya, yüreğimi asıl bu olay burkuyor. 

KKTC dahi Anavatanı'na karşı haince açıklamalar yaparken, ne diyeyim! 

Helal olsun Ukrayna! Helal olsun... 

BUNDA DA BİR İNGİLİZ OYUNU OLABİLİR Mİ? 

Hiçbir uygulamalarını sevmediğim İngilizler, nasıl olduysa özellikle koronavirüs açısından tehdit içermeyen ülkeler arasına Türkiye'yi de almış. Zaten öyle de; güzel olan yanı İngiliz basınının kendi vatandaşlarına tatil için Türkiye'yi özellikle de Muğla, Marmaris, Bodrum, Fethiye gibi gözde tatil merkezlerini tavsiye etmesi. 

İngiliz ya bunlar! Güvenilir mi? Sakın ola bu da bir İngiliz oyunu olmasın?

TEZGAHLARDA ÇUPRA VE ORKİNOS ŞENLİĞİ
 
Ordu'da balıkçı tezgahlarında daha önceleri, Hamsi, İstavrit, Mezgit, Palamut, Somon, Tekir, Lüfer, Çinekop-Sarıkanat balıkları görüyorduk. Şimdilerde ise dikkatimi çekiyor Orkinos, Çupra, Lidaki, Kuzu, İzmarit, Mırmır, Mercan gibi balıklar da sergilenmeye başladı. 

Farklı lezzetleri bir araya getirme düşüncesi midir, yoksa Karadeniz'deki balık kıtlığından mı bilemedim, ama çeşitlilik hoşuma gitmedi de değil hani... 

Malum; Karadeniz'de 2019 balık sezonu hem benim gibi amatör olta balıkçıları açısından, hem de büyük balıkçı takımları açısından pek de bereketli geçmemişti. Mart ortaları, Nisan başı gibi amatör olta balıkçılığı sezonu da başlayacak. Ne diyelim? İnşallah bu yıl bol ve bereketli olur.