POLİTİKA

İYİ Parti Lideri: "İmralı'nın değil, milletin halini sor"

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, Bahçeli'ye "Bu ısrarı anlayamadım, İmralı'ya gidecekmiş. İmralı'ya gidip cani başıyla hasbihal edeceğine, milletin halini hatrını sor" dedi.

Abone Ol

İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, TBMM'deki haftalık grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Dervişoğlu'nun ana gündeminde MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli vardı.

Bahçeli hakkında "Senin adın Devlet sen devlet değilsin" diyen Dervişoğlu, "Salın gitsin" dedi.

İşte o açıklamalarından satır araları...

"Önce İmralı'nın sözcüsü çıktı, umut hakkı verilsin dedi. Olmadı. Çıktı, Meclis'e gelsin konuşsun dedi, olmadı. Allem etti, gullem etti, cani başının gönül dostu Kurtulmuş'u da kattı yanına. Meclis'i caninin ayağına götürmek istedi. Baktı, o da olmadı. Çünkü aklı selim direniyordu. Türk Milleti kanmadı, korkuya, baskıya, açlığa rağmen yılmadı. Sonunda da çıktı, gerekirse ben ve üç arkadaşım İmralı'ya gideriz dedi. Bir de alkışçılarından izin istedi, İmralı'ya gitmeme izin veriyor musunuz diye sordu. Bunlar yine ayakta alkışladılar. Onlara sormak lazım. Bu zamana kadar ne yaptı da sizden izin istedi ki, bugün izin istiyor. Anlaşılan o ki, Cumhurbaşkanı'ndan izin alamadı, salondakilerden izin istemeye kalkıştı. Vah ki vah. Bunların hasreti görülüyor ki, kucaklaşmadan bitmeyecek. O yüzden salın gitsin arkadaşlar.

Mustafa Kemal Atatürk, Mudanya'da bozguna uğrattığı düşmana ateşkes imzalattı. Bunlar biçari hainle kucaklaşmaya, Mudanya'dan gitmeye kalkışıyorlar. Bandırma Vapuru'na binen kahramanların adını dillerinden düşürmezken, İmralı feribotuna binmek için can atıyorlar. Bitmiş tükenmiş terör örgütüne ve onun ele başına can simidi atmaktan utanmıyorlar. Neymiş de, üç arkadaşıyla gidecekmiş. Ya yine söyleyeceğim, o halde tutmayın bu İmralı yolcularını. Salın gitsin.

"Hep lisanı münasiple uyarmaya çalıştım. İp attık anlamadın. O ip aklının iplerine daha fazla salma diyeydi. Anlamadın, dilsiz uşağına astın. Benim dilimin kemiği yok dedin. Bunu da fazlasıyla ispatladın, ama artık vakit tamam. En erkeninden düş yola, ihanet bir ömür sürer. Kavuşmak bir dakika. Şimdi aslında sana can simidi atmak isterdim, ama madem aklının iplerini saldın, gemileri de yaktın. Bu yolun dönüşü olmasın demektesin. Madem alayınız bu yolda bir nefer, her biriniz artık kandil, her biriniz artık İmralı'sınız. Alayınıza uğurlar olsun."

"Anlayamadım ya, bu ısrarı anlayamadım. İmralı'ya gidecekmiş. Millete ihanet edenin ayağına gidip hayaller kuracağına, milletin yanına git de gerçekleri gör. İmralı'ya gidip cani başıyla hasbihal edeceğine, genel merkezinin üç adım ilerisinde ve onun karşısında bir pazar yeri var. Git de, milletin halini hatrını sor. Teröristin derdini merak edeceğine, gençlerin halini merak et."

"SADECE ADIN DEVLET, SEN DEVLET DEĞİLSİN"

"İsteyen Adalet Bakanı'ndan izin alır. İstediği cezaevine ziyarete gidebilir. Buna mani bir hal yoktur, ama bak işte ben devleti ayağına getiriyorum diyerek böyle bir suça Meclis'i alet edemez. Unutma, senin sadece adın Devlet, sen devlet değilsin."

"Hep merak ediyorum. Bu inat acaba niyedir? Öcalan canisiyle devleti eşitlemeyi istemek, onu devletle muhatap kılmaya çalışmak, hangi murada hizmettir? Kurucu önder diyerek hangi oyunun kaçıncı perdesi açılmak istenmektedir? Ya bu devlet senin malın mıdır? Bu millet senin kölen midir Sayın Devlet Bahçeli."

"Kendi imkanlarımla İmralı'ya giderim demek, hükümete ve komisyona aba altında sopa göstermek bir irade beyanı olmanın ötesinde aslında bir çürüme itirafıdır. Son bir yıl içinde yaşananlara bakarsak, Öcalan'ı bebek katili imajından sıyırıp lider, hatta önder figürü olarak yeniden gündeme taşınması hali hiç sebepsiz bir durum değildir."

"Bu dönüşüm bireysel bir imaj rehabilitasyonu değil, bir siyasal mühendislik projesinin bir parçasıdır. Bahçeli'nin yeni bir kimlik inşa edeceği söylemi de, bu bağlamda yalnızca retorik bir çıkış değil, ideolojik bir yeni kurgunun ip uçlarını taşımaktadır. Eğer bu süreç gerçekten planlı bir kimlik inşasının parçasıyla, hedef yalnızca Öcalan'ın konumunu değiştirmek değil, Türkiye'nin ulusal kimlik tanımını, birlik anlayışını ve hatta devletin ideolojik omurgasını yeniden tanımlamaktır. Hükümet, bu oyuna gelmemelidir. Komisyona dahil partiler bu tuzağa düşmemelidir. Bu orta oyunu artık mutlaka son bulmalıdır."

window.dataLayer = window.dataLayer || []; function gtag(){dataLayer.push(arguments);} gtag('js', new Date()); gtag('config', 'AW-790554599');