33 canımız gitti.

33 askerimiz şehit düştü.

Siyasiler, bürokratlar, ilgililer, yetkililer, etkililer biliyorlar, ama sokak neden olduğunu gerçekten bilmiyor. 

Ordu'nun sorunlarını yerinde görmek ve gerçek anlamda teşhiste bulunabilmek için ben sık aralıklarla cami avlularına, otobüs duraklarına, parklara gider oradaki vatandaşlarla tanışır, kısa sohbetler ederim. 

Şunu net olarak söyleyebilirim. Ordulular hem ülkesini, hem devletini, hem bayrağını, hem milletini, hem de memleketini gerçekten seven insanlar. Ancak Suriye'de neler olup bitiyor, kimse doğru dürüst birşey bilmiyor. Siz de gidin, insanların arasına karışın, göreceksiniz. Bu yüzden herkes birbirine soruyor.

Türkiye neden Suriye'de savaşıyor? 
Neden canlarımız yanıyor? 
Neden Mehmetçiklerimiz şehit oluyor? 

Bunun pek çok nedeni var. Ancak en önemlisi ve en anlaşılır şekliyle söylemek gerekirse, Türkiye'nin terör örgütü PKK'ya karşı başlattığı amansız mücadele sonrası PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG sırtını Suriye'ye yasladı. Yani, Suriye Devlet Başkanı Beşar Esad ile birlikte hareket ediyor. Ülkemizi ve devletimizi yönetenler de, Türkiye'nin iç-dış ve sınır güvenliği, sınır bütünlüğü açısından bu mücadelesini etkin bir şekilde sürdürmek zorunda. Bu yüzden "Türkiye sessiz kalacak bir devlet değildir" açıklaması yapıyorlar.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir muz, bir pirinç cumhuriyeti değildir. Bu yüzden sessiz de kalamaz. Terör örgütlerine karşı başlatılan mücadelede, hiçbir zaman bir başka ülkenin toprak bütünlüğü hedef alınmadı. Aksine, Suriye Devlet Başkanı Esad'a defalarca halk diliyle "Bak biz komşuyuz. Biz birlikte hareket etmek durumundayız. Gel barış tesis edelim, birlikte hareket edelim, şu terör belasını başımızdan defedelim" denildi. 

Esad ne yaptı? 

Kulak asmadı, PKK'nın Suriye kolu PYD/YPG ile hareket etmeye devam etti.

Mücadele bu yüzden. Bu mücadele vatan mücadelesidir!

Gün; her ne fikir ve görüşte olursak olalım kayıtsız ve koşulsuz Mehmetçiğimizin yanında yer alma günüdür. Tek yürek olma günüdür. Bir olma, beraber olma, birlikte mücadele etme, bizim genlerimizden gelen o dayanışma ruhumuzu, yeniden canlandırma günüdür. 

Hatırlayın; Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Kandil'den birileri kendine göre açıklamalar yapıyor. Şehirlere ineceklermiş. Kırsaldan şehirlere ineceklermiş. Geleceğiniz varsa göreceğiniz de var bunu böyle bilin. Yani bir taraftan PKK, bir taraftan FETÖ, bir taraftan DAEŞ, bir taraftan PYD, bir taraftan YPG topunuz gelin. Allah'ın izniyle bu milleti aşamayacaksınız" demiş ve zaten daha önce bugünün özetini bu şekilde yapmıştı. 

Evet, yüreğimiz yandı...

33 askerimiz şehit oldu. Söz konusu vatansa gerisi teferruattır şiarıyla yaşayan Türk Milleti olarak bizler, ben dahil, gerekirse bu uğurda ölürüz. Ancak bunun milli bir mesele ve vatan savunması olduğu toplumun her kesimi tarafından net olarak bilinmeli. Şehitlerimiz üzerinden, her ne olursa olsun asla, ama asla siyaset yapılmamalı. 

İşte hal böyle olunca, evet bu milleti aşamazlar. Kalbimiz de, gönlümüz de, dualarımız da Mehmetçiğimiz ile. Allah şehitlerimizin mekanlarını Cennet eylesin. Cephedeki askerlerimizin yar ve yardımcısı olsun.

Çünkü bu memleket bizim, bu memleket hepimizin...