Bana görev düşmez. Alan belli, satan belli. Ne iktidar ile, ne de işletici şirket ile uzaktan yakından ilgim yok. Ancak, iyi niyetimden dolayı, İstanbul Havaalanı ile ilgili olarak bir makale yazdım, yer yerinden oynadı. İlginç sorular ile karşılaştım. Araştırma yapıp, cevaplamak bana düşüyor.

- Efendim Çin'deki havaalanı 11 milyar dolara mal olmuş, İstanbul Havaalanı 36 milyar dolara mal olmuş. Halbuki, yüklenici şirket sözcüsü şimdiye kadar 7,5 milyar Euro harcadık diye beyanatta bulundu. Kaldı ki, Yap-İşlet-Devret projelerinde devlet, sadece boş arsa veriyor. Başka bir maliyete karışmıyor. Maliyeti tamamen yüklenici firma karşılıyor. Maliyet ile ilgili söylemler gerçekler ile bağdaşmıyor.

- Efendim ormanlık arazi perişan edildi, bitki türleri yok edildi söylemi de doğru değil. Belli ki, havaalanının yapıldığı yerden haberleri dahi yok. İnsan merak eder, gider bir bakar. Buralar eski linyit kömür ocakları idi. Madenciler her tarafı delik deşik etmişlerdi. Kışın, göletler oluşuyordu, bataklık bir araziydi. Üzerinde herhangi bitki örtüsü ve orman yoktu.

- Efendim kuşların geçiş yolu üzerindeydi söyleminde de doğruluk payı yok. Kuşlar Güney-Kuzey-Güney istikametinde ve aynı boylam üzerinde geçiş yapar. Haritaya bakınız. Mevcut Yeşilköy'deki Atatürk Havaalanı ile İstanbul Havaalanı aynı boylam üzerinde duruyor. Yeşilköy için söylenmeyen kuş yolu, birden İstanbul Havaalanı için gündeme taşınıyor.

- Efendim, denizden 90 metre yüksek olacaktı, 60 metre yaptılar. Milleti zarara uğrattılar. Halbuki, Yap-İşlet-Devret modelinde maliyet tartışması yapılmaz. Çünkü devletin ve milletin cebinden para çıkmıyor. Sayıştay'ın raporunda sözleşmenin 90 metre olması üzerinde duruluyor. Eğer 60 metre yeterli ise mesele yok. İşletmecinin "teknik koşullara" uymak şartıyla, en düşük maliyete göre yatırımı gerçekleştirmeye hakkı vardır. Daha ucuza çıkarıyor olması ülkenin yararınadır. Böylece daha az kaynak ile daha verimli sonuç elde edilmiş olur. CHP'li vekilin, daha ucuza yatırımı çıkaran şirketi suistimal ile suçlaması, ekonomik açıdan tam bir komedi.

- Efendim 2028'de bitecek, havaalanını bitirmeden açtılar şeklinde yapılan iddia sahiplerinin projeden haberi yok. Bilmeden uydurmak bizde moda. Halbuki, proje üç aşamalı. Birinci etapta yıllık 90 milyon yolcu, ikinci etapta 120 milyon, üçüncü etapta 150 milyon yolcu kapasiteli tesisler devreye alınacak. Açılan tesisin kapasitesi, 90 milyon yolcuya hitap ediyor. Mevcut Atatürk Havaalanı 70 milyon yolcu ağırlıyor. Dolayısyla, ilk etap mevcut yolcu kapasitesine fazlasıyla yetiyor. Şirket yetkilisi, "Yıllık 90 milyon yolcu kapasitesine yanaşınca, ikinci etabı devreye alacağız" diye beyanatta bulunuyor.

- Efendim iki yıllık kirayı ödemeycekler devleti 2 milyar Euro zarara uğrattılar diye CHP'li vekil Meclis'te bağırıyor. İşin özünü araştırdım. Havaalanı şehirden uzak. Hükumet, iki adet metro yapılacağına dair taahhütte bulunmuş. Göktürk hattı başlamış. 2019'da hizmete girecekmiş. Havaalanından, Sefaköy'e gidecek metro hattına ise daha başlanmamış. Yüklenici şirket "metro hattı bitene kadar geçecek iki yıllık süre ile ödenecek kiraların erteleme talebinde" bulunuyor. Kabul edilip edilmediği belli değil. Fakat suçlama şimdiden yapılıyor. Halbuki, şirket ödemeyeceğim demiyor. Erteleme talep ediyor, Gerekçesi de haklı görünüyor.

Aslında meselenin özü farklı. Belli bir kesim var, ülkede yapılan her şeye karşı çıkıyor. Ülkenin ilerlemesinden son derece rahatsızlar. Allah'tan rahatsızlıklarını saklamıyorlar. Vatandaş gerçekleri anlıyor. Anladığı zaman, iş işten geçiyor. Zira, sosyolojik olarak toplum "ilerleme ve gelişme şuuru" taşıyor.