ORDU/ANKARA - Özellikle 30 Mart 2014 seçimlerinin ardından, Türkiye'de en çok konuşulan konuların başında 'Taşeron İşçi Yasası' yer alıyor. Peki, TBMM'deki komisyonda görüşmeleri hala devam eden Torba Yasa'nın içerisinde yer alan Taşeron İşçi Yasası neleri getiriyor?

Tek Gıda-İş Sendikası Ordu Şube Başkanı Ali Öner, bu düzenlemeyle ana iş kolunda çalışan işçilerin de artık taşeron sisteminde çalışmasının önünün açılacağını vurgulayarak, "Ücretlerde düzeltmelerden bahsediliyor, yıllık ücret ve sosyal haklardan bahsediliyor ama bunun perde arkasındaki gerçek çok farklı" diye konuştu.

"GERÇEK AMAÇ YÜKSEK MAAŞLARIN ÖNÜNÜ KESMEK, ÇOK ÇALIŞTIR, AZ ÖDE"

Ali Öner sözlerini şöyle sürdürdü:

"Ana iş kolunda çalışan işçilerin de artık taşeron sisteminde çalışmasının önü açılıyor. En azından belediyelerde çalışan personel veya hastanelerde çalışan doktorlar, veya pilotlar, öğretmenler taşeron sistemine geçilmesinin önü açılıyor. Burada esas hedef yüksek ücretlerin önünün kesilmesi. Ücretler yeni giren işçilerle birlikte belli bir seviyeye çekilip düşürülecek. Yüksek maaşla çalışanlar elenip, daha düşük maaşla personel çalıştırılması öngörülüyor yeni sistemde. Biz bunun için karşıyız. Biz diyoruz ki, ana işi kim yapıyorsa o işi kurumun kendi personeli yapsın. Özellikle belediyelerde DSİ'de düşünebiliyor musunuz? Bir doktorun taşeron sisteminde çalıştığı bir ortamda daha az ücretle daha az çalışmasının önü açılıyor. Sağlıkta da taşeron sisteminin önünün açılması isteniyor."  

Tek Gıda-İş Sendikası Ordu Şube Başkanı Ali Öner, özellikle sağlık ve eğitimin kamu kontrolü altında olması gerektiğini belirterek, bu tasarının asıl amacının 'Çok çalıştır az öde' mantığı olduğunu söyledi.

CHP'Lİ HAMZAÇEBİ TEPKİ GÖSTERDİ: "TORBA YASA, ZORBA YASA OLMUŞTUR"

CHP Grup Başkanvekili Akif Hamzaçebi de, TBMM'de düzenlediği basın toplantısında Plan ve Bütçe Alt Komisyonu'nda kabul edilen 'torba tasarıyı' değerlendirdi. Soma maden faciasının ardından başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan üzere, hükümet yetkililerinin gerekli düzenlemelerin yapılacağını söylediğini belirten Hamzaçebi, "Biz torba yasa düzenlemesini, Soma maden faciasının yaralarının sarılması düzenlemesi olarak bekliyorduk. 301 madenci ailesinin acılarını hafifletmek, bir daha bu tür iş kazaları meydana gelmesin diye gerekli önlemleri almak, madenlerde taşeron yoluyla işçi istihdamını önlemek veya sınırlamak gibi düzenlemelerin bu torba yasada olması bekleniyordu. Ancak torba yasa, kamuoyuna sunulanın çok daha ötesinde bir görüntü arz etmektedir. Torba yasa, zorba yasa olmuştur" dedi. 

Hamzaçebi, Hükümetin, 301 madencinin hayatını kaybetmesinin üzerinden başka bir siyaset yaptığını iddia ederek, "301 madencinin ölümüne saygı duymak yerine, tam tersine bu madencilerimizin anısına saygısızlık yapan bir Hükümet vardır" diye konuştu. Başbakan Erdoğan'ın, "301 madencinin şehit sayılması için açıklama yaptığını" ifade eden Hamzaçebi, "Sayın Başbakan bu sözünden çark etmiştir. Sözünde durmayan bir Başbakan vardır" dedi. 

Akif Hamzaçebi, madenlerde çalışma süresinin 36 saate indirileceği söylendiği halde, bunun, komisyonda verilen önerge ile "Yer altında çalışan madencilerin çalışma süresi 36 saati geçemez" şekline dönüştürüldüğünü kaydetti. Tasarıda, madencilerin şehit sayılması ile taşeron işçi istihdamını önlemeye veya sınırlamaya yönelik bir düzenlemenin yer almadığını belirten Hamzaçebi, tasarıyla, taşeron yoluyla işçi istihdamının önünün açıldığını, genişletildiğini söyledi. 

"Hükümet, madencilere saygısızlığı sadece bu konuda mı yapıyor? Hayır, asıl saygısızlık başka bir alanda yapılıyor" diyen Hamzaçebi, özelleştirme uygulamaları ile ilgili bir düzenleme getirdiğini anlattı. 

Hükümetin daha önce, özelleştirme uygulamaları nedeniyle, yargının herhangi bir şekilde yürütmeyi durdurma veya iptal kararı vermesi halinde, yargı kararlarının uygulanmamasını sağlamaya yönelik kanun çıkarttığını kaydeden Hamzaçebi, bu kanunun, özelleştirme uygulamalarında yargı kararlarının uygulanmasını önlemeye yönelik maddesini taşıdıkları Anayasa Mahkemesi'nin bu düzenlemeyi iptal ettiğini söyledi. 

"HUKUKSUZLUK KANUNLA GÜVENCE ALTINA ALINMAKTADIR"

Hamzaçebi, "Şimdi Hükümet yeni bir düzenleme getiriyor. Bu tasarının yasalaşması halinde, yayımı tarihi itibariyle devri ve teslim işlemlerinin tamamlanmasının üzerinden 5 yıl geçmiş olan özelleştirmeler hakkında verilmiş olan yargı kararları ile ilgili olarak, özelleştirilen kuruluşların geri alınması yönünde herhangi bir işlem tesis edilmez. Hukuksuzluk kanunla güvence altına alınmaktadır. Kuvvetler ayrılığı bu durumda, Recep Tayyip Erdoğan eliyle kuvvetler birliğine dönüştürülmüştür. Bu, hukuk devletinin ortadan kaldırılmasıdır" sözlerini sarf etti. 

"CHP TARAFINDAN ANAYASA MAHKEMESİ'NE TAŞINACAKTIR"

Hükümetin sürekli olarak kendisinden olmadığını, AKP memuru, bürokratı olmadığını düşündüğü kamu görevlilerini görevden aldığını, başka görevlere tayin ettiğini, sürgün ettiğini savunan Hamzaçebi, şunları kaydetti: 

"Bunun kanuni güvencelerini zaman zaman yapmaktadırlar. 2014 yılının şubat ayında böyle bir düzenlemeyi yapmışlardı. Şimdi daha ileri giderek bir düzenleme daha yapıyorlar. Bir kamu görevlisi herhangi bir şekilde görevden alınmışsa, başka bir göreve atanmışsa, tayin edilmişse, sürgün edilmişse, bu karara karşı mahkemeler yürütmeyi durdurma veya iptal kararı verirse, bu karanın gereğini ilgili bakan, kuruluş, atamaya yetkili amir 2 yıl içinde yerine getirecektir. Yani hükümete, mahkeme kararlarının uygulanması için kanunla 2 yıl süre verilmektedir. '2 yıl süreyle mahkeme kararını ben uygulamayacağım' diyor. 2 yıl sonra da o kişiyi başka bir göreve atayacak. Üçüncü düzenleme de atama, nakil, sürgün kararı iptal edilen kamu görevlisi hakkında verilen iptal kararı ya da yürütmeyi durdurma kararının gereğini yerine getirmeyenler hakkında suç ve ceza soruşturması yapılamayacak, onlar hakkında sadece disiplin hükümleri uygulanacak. Bu, hukuku ayaklar altına almaktır. 'AKP memuru değilsen, senin hakkında her türlü kanunsuzluğu yaparım' diyen bir Hükümet anlayışı var. Bu düzenlemeler CHP tarafından Anayasa Mahkemesi'ne taşınacaktır, bunların da Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edileceğinden hiç bir kuşkum yoktur. 'Ben hesap vermem' anlayışını Türkiye ilk kez görmektedir. Bütün bunlar 301 madencimizin anısı adına yapılacak düzenlemenin içerisine girilerek, saklanılarak yapılmaktadır. Madencilerin baretinin altına saklanarak, onların ölüsü üzerinden fırsatçılık yapan bir Hükümet vardır. Bu anlayışı milletime şikayet ediyorum. Hükümeti bu düzenlemeleri torba yasadan çıkarmaya davet ediyorum. Bu tam bir yakına, yandaşa rant aktarımı düzenlemesidir." 
Editör: TE Bilisim