ORDU - Belediye-İş Sendikası Şube Başkanı Selim Yöndem düzenlediği basın toplantısında Ordu Büyükşehir Belediyesi'yle ilgili çarpıcı açıklamalarda bulundu. İşte Yöndem'in açıklamalarının tamamı: 

"Hepinizin bildiği gibi 30 Mart 2014 yılında Ordu'da bir seçimi hep birlikte yaşadık. O seçim süresi boyunca ve seçimden önceki süreçte belediye başkan aday adaylarını, adayları, sırasıyla önce aday adayları, sonra adayları hep televizyonlar aracılığıyla, gazeteler aracılığıyla yakından takip etme imkanını bulduk. O dönem, aday oldukları dönemde daha seçim olmadan önceki süreçte, belediye başkan adaylarının ağzından bal damlıyordu. Adeta, her birinin ağzından bal damlıyor, her biri çalışanlarla karşılaştığında en büyük emekçi, en büyük sendikacı, en çok emekten yana insan sanki onlardı. Öyle bir algı oluşturdular ki, insanlarımız çalışanlarımız, Adalet ve Kalkınma Partisi'nin çalışma hayatına katmış olduğu onca olumsuzluğa rağmen Belediye Başkanlarının o toz pembe güzel yalanlarına itibar göstermek suretiyle onlara tekrar belediye başkanlığı görevini verdiler." 

"İŞÇİYLE OYNAMAYA BAŞLADILAR"

"Peki arkadaşlar ne oldu? Belediye başkanlığı görevini aldılar, mazbatalarını aldıklarında ilk iş başladı yine işçiyle oynanmaya. Ne söylediler seçimden önce? Hiç kimse işinden olmayacak. Hiç kimse ekmeğinden olmayacak, hiç kimsenin bunun altını çizerek söylüyorum sürgün şeklinde, yer değiştirme şeklinde bir operasyona tabi olmayacaklar diye, bangır bangır bu televizyonlar aracılığıyla gazeteler aracılığıyla boy boy demeçler verdiler, insanlarımızı yalanlarla kandırdılar. Göreve geldiklerinde ilk iş olarak kapatılan belediyelerde çalışan amaz bize göre asla mevsimlik kabul edilmeyen iş kanununa göre kadrolu sayılması gereken arkadaşlarımızı siz kadrolu değilsin diyerek devri gerçekleştirmediler, onları işe başlatmadılar, ama seçimden önce şirket, taşeron, kadrolu, kadrosuz, memur hiç farketmez, hepsinin güvencesi benim diyen bir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı vardı. Sayın Enver Bey, aynen bu şekilde söylemişti. Hepsinin garantisi benim. Biz de diyoruz ki, eğer garantisiysen Sayın Başkan, şimdi in, garantörlüğün gereğini yerine getir." 

"İLÇE BELEDİYELERİNDE EKONOMİK SIKINTI VAR"

Ne yapmaya çalışıyorlar arkadaşlar? Ücretin garantisini verdiler, büyükşehir olduğumuz günden beri burada belediyede arkadaşlarımız var. Her belediyeden çalışan arkadaşlarımız var. Büyükşehir belediyesi olduğumuz günden beri ilçelerimizin tamamında ekonomik anlamda sıkıntı var. Bir çoğu maaş alamaz duruma geldi. Bir çoğu maaşları parçalı veriyor. Bazıları da kıt kanaat bir şekilde denkleştirmeye çalışıyorlar. Hani Ordu Büyükşehir olunca, Ordu bütün şehir olunca, Ordu bolluk içinde olacaktı. Ordu sıçrayacaktı, Ordu kalkınacaktı, Ordu'ya çok para gelecekti. Bir sürü yalanlar söylediler. O zaman bu uygulamanın bir büyükşehir değil, bütün şehir projesidir diyerek endişelerimizi ve kaygılarımızı anlattığımızda bizi Ordu düşmanlığıyla, vatan hainliğiyle suçladılar ama geldiğimiz noktada dediklerimizde ne kadar haklı olduğumuzu bu kısa zaman içerisinde anlamış bulunuyoruz. Ne oluyor? Üç ay geçti daha. Üç ayda belediyeler ekonomik sıkıntıdan kendilerini alamaz duruma geldiler. Aynı partinin belediye başkanının isyanına şahit oluyoruz, itirazlarına şahit oluyoruz. Hiç unutmuyorum, seçimlerden önce alacaklarla ilgili belediye başkanlarıyla bir araya geldiğimizde bana sürekli söyledikleri, başkan bizi 30 Mart'a kadar idare et. 30 Mart'tan sonra para bol, bütün sıkıntıları birlikte aşacağız diyenler şimdi maaş veremez duruma geldiler. Bunlar bir boyutu."

"BELEDİYELERDEN PERSONEL İSTEDİLER"

"Bir başka boyutu, biliyorsunuz bu Büyükşehir yapılanmasıyla birlikte itfaiye teşkilatları, kanalizasyon birimleri, park bahçe büyükşehir belediyesinin görev alanına giren iş kollarının oluşturulması aşamasında, ilçe belediyelerden insan istediler. Bakın, altını çizerek söylüyoruz. İlçe belediyelerden personel istedi Büyükşehir Belediyesi. Dedi ki, bana itafiyeci ver, bana şoför ver, bana operatör ver. Bana düz işçi ver şeklinde taleplerle ilçe belediyelerinden bu talepler yazılı olmayabilir. Belki yarın itiraz da edebilirler ama taleplerle yapıldığını biliyoruz. Bazı talepler de bizden, işçi arkadaşlarımızdan gitti. Ordu Belediyesi bünyesinde çalışma isteği arkadaşlarımızda oluştu. Çünkü ilçelerinde maaşları gününde ve zamanında ikramiyeleri gününde ve zamanında alamıyor olmaktan sebep, itfaiye teşkilatına, OSKİ'ye mezarlıklara özel talebi olan arkadaşlarız da oldu. Bu arkadaşlarımız, talepte bulunan arkadaşlarımız, gerekse talep eden makam, bu arkadaşlarımızı itfaiyede çalışacak, kanalizasyonda çalışacak, mezarlıklarda çalışacak diye Ordu'ya naklettiler. Ne oldu arkadaşlar? Bugün itibarı ile dün bütün itafiye teşkilatında ve mezarlıklardaki arkadaşlarımıza telefonlar gitti, dediler ki yarın hepiniz şu saatte İtfaiye Daire Başkanlığı'nda bekliyoruz dediler. Bizi işçi arkadaşlarımız aradı. Biz de ne olabilir ki, arkadaşlarımızın birbiriyle kaynaşması, birbirleriyle tanışsınlar şeklinde bir toplantı umuyorduk. Ancak gördüğümüz manzara karşısında şaşırdık." 

"HAVUZA KOYACAKTINIZ NİYE BÜYÜKŞEHİR'E ÇAĞIRDINIZ?"

"Daha önceden insanlara hiçbir bilgi, hiçbir araştırma yapılmadan, onların görüşü alınmadan, onların onayı alınmadan birden bire ellerine bir kağıt uzattılar. Dediler ki, sizi havuza koyduk. Şimdi biz de buradan soruyoruz. Kimi havuza koydunuz? Niye koydunuz? Madem bu insanları havuza koyacaktınız, niye Büyükşehir'in bünyesinde aldınız? Arkadaşlarımızın Büyükşehir'e geçişleri bir ay olmamış durumda. Bir ay önce Büyükşehir bünyesine dahil ettiğin personel arkadaşlarımızı daha bir ayını doldurmadan maaşını düzgün almadan, şimdi havuza koyuyorsun. Bunun bir açıklaması olabilir mi? Bunun bir mantığı olabilir mi? Maden havuza koyacaktın niye adamı yerinden ettin? İlçesinden aldın, köyünden aldın getirdin Büyükşehir bünyesine dahil ettin, şimdi de siz ihtiyaç fazlasısınız diyorsunuz. Şimdi bu yasa çıkarken norm kadro ve ihtiyaç fazlası diye çıktı, norm kadro zaten şu anda Büyükşehir bünyesinde çalışan işçilerin tamamını üst üste koysanız Büyükşehir'in norm kadrosunun yarısını doldurmuyor."

"520 TANE İNSANI İŞE ALDIĞINIZI BİLİYORUZ"

"Şimdi bu insanları ihtiyaç fazlası diye gönderiyorsunuz, şirketler aracılığıyla 520 tane insanı işe aldığınızı biz biliyoruz. Madem ki bunlar ihtiyaç fazlası, personele ihtiyacınız yoksa taşeron şirketler aracılığıyla Belediye'ye bağlı şirketler aracılığıyla Belediye'ye işçi alıyorsunuz? Bunlara ihtiyacınız yoksa? O zaman bunun adını doğru koyalım. Dürüstçe konuşsun herkes. Biz işçiye ihtiyacımız var, ama bizim kölelik sisteminde çalışacak işçiye ihtiyacımız var deyin. Yalandan arkadaşlarımızın hiçbir tercih hakkı yokken, kanun burada elimizde. Çıkan 5360 sayılı kanunun geçici maddeleri bu gidişleri, personel hareketlerini düzenleyen kanun elimizde. Burada söylemiyor, işçiden onay alınır, işçiye sorulur diye hiçbir düzenleme olmamasına rağmen birden bire bizim Büyükşehiri yönetenler emek ve emekçiden yana tavırla soruyorlar. Hangi İl'e gitmek istersiniz diye?"

"BİZ KÖYÜMÜZDE YAŞAMAK İSTİYORUZ"

"Biz hiçbir yere gitmek istemiyoruz. Biz hiçbir İl'e gitmek istemiyoruz. Biz köyümüzde yaşamak istiyoruz. Bunu niye soruyorlar? Bunu sorma sebepleri şu. Yarın Ordu kamuoyundan baskı gelirse şayet, biz arkadaşları göndermedik. Arkadaşlar bakın bize imzalı dilekçeleri var, onlar istediği için biz gönderdik diyorlar. Arkadaşlarımıza da verdikleri matbu dilekçede, Büyükşehir Belediye Başkanlığı'na diye sanki işçi kendisi yazıyormuş gibi dilekçe verdirerek yaptıkları belki yasal olabilir, ama ahlaki olmayan insani olmayan bu uygulamayı meşrulaştırmaya çalışıyorlar." 

"BU UYGULAMADAN VAZGEÇİLMESİNİ İSTİYORUZ"

"Talebimiz şudur. Buradan Büyükşehir'i yöneten, başta Büyükşehir'in Sayın Başkanı'ndan, Genel Sekreteri'nden ya da yetkililerinden bu uygulamadan bir an evvel vazgeçilmesini talep ediyoruz. Bu arkadaşlarımızın her biri, kendi ilçesinde, kendi beldesinde ben belediyede çalışacağım diye işe girdiler. Diğer kamu kurumlarındaki gibi Türkiye'nin her yerine nakli olabilen, tayini olabilen ataması olan bir kurumu tercih etmedik biz. Biz Belediye'yi tercih ettik. Çünkü kendi bölgemizde yaşayalım istedik. Bu iradesi dışı, reesen gönderilen arkadaşlarımızın bir çoğunun bırakın başka İl'e gitmeyi, kendi köyünden ayrılma şansı yok. Hastası var, eşi hasta, anası hasta, bakmakla yükümlü olduğu bir sürü insanlar varken, bunların hiçbiri dikkate alınmamaksızın hiçbir kural, hiçbir kaide olmamaksızın sizi havuza gönderdik diyerek göndermek insani, ya da vicdani değildir diye düşünüyoruz."

"YUKARIDAN EMİR GELDİ"

"Bunu Büyükşehir'in Belediye Başkanı duymalı. Diyor ki, Korgan Belediye Başkanı. İşçilerimizi zorla sendika değiştirme sürecinde ben diyor sizin sendikanızı bilmem. Ben sizin sendikanızı da bilmem, sendika başkanınızı da tanımam. Bakın Korgan Belediye Başkanımızın söylediği. O yeni üye olmanız gereken sendikayı da tanımam. Benim bir sorunum yok ama yukarıdan emir böyle geldi. Bizzat isim vererek, Büyükşehir Belediye Başkanı Enver Yılmaz'ın talimatı var. Bu sendikayı değiştirmek zorundasınız diyor. Değiştirdiniz, değiştirdiniz. Değiştirmediniz Cuma günü hepinizin iş akdini fesh edeceğim diyor. Allah aşkına, buradan soruyoruz. Sayın Büyükşehir'in belediye başkanı da içinde. Korgan'ı da içinde ve diğerleri de içinde. Sizler işçilerin hangi sendikaya üye olacağını belirlemek için mi belediye başkanı oldunuz? Siz Ordu halkından bunun için mi yetki istediniz? Sendikaları tercih etmek, işçilerin özgür iradesine bağlıdır. İşçi hangi sendikayı istiyorsa o sendikayı tercih eder. Buna ne işveren, ne de ben müdahale edemem. Bu işçinin özgür iradesine bırakılmıştır ve Anayasa bunu teminat altına almıştır. İşçiler diledeği zaman dilediği sendikaya üye de olur, istifa da eder diye hükmaltına almıştır. Bugün işçilerimizi başkasendikaya zorlayan Belediye Başkanlarının Anayasa'yı ihlal ettiğini, bu konuda da daha önce ceza almış Belediye Başkanlarının olduğunu da buradan hatırlatmak istiyorum." 

"HUKUKİ SÜREÇ BAŞLAYACAK"

"O ses kayıtlarını ve arkadaşlarımızın ifadesini ilgili makamlara ilettik. Başvurumuzu yaptık ve bu konuda da başta Korgan'ın Belediye Başkanı, Korgan'ın Belediye Başkan yardımcısı ve büyükşehir belediye başkanının ismi kullanıldığı için o da dahil olmak üzere bundan sonraki hukuki süreç başlayacaktır." 

"DİKENSİZ GÜL BAHÇESİ İSTİYORLAR"

"Finali de şöyle yapmak istiyoruz. Bugün Korgan'daki işçileri başka sendikaya geçirmek isteyen, itafiyadeki işçileri torba yasa ya da havuz sistemi marifetiyle başka kurumlara atmak isteyen zihniyetin tek bir amacı var. Onların derdi burada ihtiyaç fazlalığıyla değil. Onların derdi norm kadro fazlalılığı değil. Bunlar birşey istiyorlar. Dikensiz gül bahçesi istiyorlar. Yaptıkları hukuksuzluğa itiraz edecek sendikayı, yaptıkları haksızlığa karşı gelecek sendikacıyı istemiyorlar. Onlar kölelik sistemi istiyorlar. Onlar 1800'lü yılların başında olduğu gibi gel denildiğinde gelen, git denildiğinde giden, hava yağdığında eve gönderilen, hava açtığında çalıştırılan, hakaret de edilse sesini çıkaramayan, iş akdini fesh ettim dediğinde boynunu büken, çalışma saatlerini 8 saat kuralını aşan, 10-12 saat çalışabilecek bir yapıyı oluşturmak istiyorlar. Onun için maaşı yüksek olan işçileri ihtiyaç fazlazı diye başka belediyelere gönderiyorlar, gönderemediklerini de yandaş sendikaya geçirmek suretiyle burada kölelik düzeni kurmak istiyorlar." 
Editör: TE Bilisim